Dikkat spoiler içerir!
Filmekiminin merakla beklenen incilerinden birisi de şüphesiz All Of Us Strangers filmiydi. Diyalogları, müzikleri, çekim açıları ve sağlam kurgusuyla Andrew Haigh’in yarattığı dünya izleyicileri 105 dakikalığına gerçek hayattan sıyırarak o kocaman perdeye kilitledi.
Hem hassas hem de acı bir noktaya değinen bu hikâye, Adam’ın yalnız geçirdiği hayatına komşusu Harry’nin tesadüfen dâhil olmasıyla başlıyor. İkilinin arasındaki çekim ve sıcaklık Adam’ın geçmişle çözemediği kilitlerinin, asla barışamadığı yanlarının yakasını bırakmayışı ile farklı bir noktaya eviriliyor.
Filmin birçok sahnesinde aslında Adam’ın söylemek istedikleri ve duymak istedikleri arasında bir çizgide ilerliyoruz. Ailesiyle olan diyalogları bu çizgide bizleri çok fazla tutuyor. Özellikle ailesine cinsel yönelimini açıkladığı sahnede, onların asıl verebilecekleri tepkiyle daha sonrasında kendisinin duymak istediği tepkiyi farklı sahnelerle aralayarak anlıyoruz. Ailesini çok küçük yaşta kaybeden Adam için bu diyaloglar hem bir anlamda çağrı hem de yankı uyandırıyor.
Seyirci olarak ailesinin, erkek arkadaşını onayladığı ve onu desteklediği sahneyi izledikten sonra artık Adam’ın dışarıdaki hayata karşı değişen hareketlerini ve tavırlarını izliyoruz. Bu içsel dönüşüm ve rahatlama aslında bizlere Adam’ın onaylanma arzusuna ulaştığını fakat bunu nasıl yöneteceğini bilmediğini gösteriyor çünkü sonrasında Adam’ın sanrıları artıyor ve aslında bu yüzleşme hikayesi Adam için sarsıcı bir hale geliyor.
All Of Us Strangers filmini izlerken hepimiz aslında kendi geçmişimiz ile bir köprü kuruyoruz. Kuramadığımız o cümleleri, onay almadığımız için cesaret edemediğimiz o duygularımızı, cesaret edipte kaybettiklerimizi düşünüyoruz. Aslında en zoru duygularla yüzleşmekken hepimiz günün sonunda bu duruma mağdur kalıyoruz. Kendimizi anlatmaya nereden başlasak bilemediğimiz için bazen Adam gibi kendi gerçeğimiz ve aslında gerçekleşenin arasında sıkışıp kalıyoruz.
Kalplere dokunan bu hikayeye sadece Adam’ın zihninden dahil olup sonrasında onunla beraber, onun dünyasını terk ediyoruz. Filmin son sahnesi seyirciye tam olarak da bunu hissettiriyor. Yıldızlarla baş başa kaldığımız o an tüm süreci sorguluyor ve kendi ruhumuzun diyaloğu ile baş başa kalıyoruz.