İstanbullu bağımsız tiyatro topluluğu “hangardz” ekibi, İstanbullu muhalif yazar Zaven Biberyan’ın doğumunun 100. yılı anısına saygı duruşunda bulunduğu KANTSI oyunuyla dikkatleri üzerine çekiyor.
Zaven Biberyan’ın Beyrut’ta şantiye şefliği yaptığı yıllardaki gözlemlerinden beslenerek kaleme aldığı aynı adlı öyküsü, KANTSI; animasyon, resim, seslendirme gibi farklı disiplinlerin bir araya gelmesiyle tiyatro filmine dönüşmüş. Klasik sahneleme biçimlerinden farklı olarak karşımızda. Dijital tiyatro olarak izlediğimiz oyunda, oyuncuları zaman zaman Lego zaman zaman insan formunda görüyoruz.
hangardz ekibinin radyo tiyatrosundan bu sezon dijitale uyarladığı ve kısa tiyatro filmi tadındaki Kantsı oyunu üzerine sorularımızı ekibe ilettik. Hem KANTSI oyunu hem de tiyaro kültürü üzerine keyifli bir söyleşi oldu.
Farklı bir tiyatro deneyimlemek isteyenler info@hangardz.com adresinden hangardz ekibine ulaşarak oyunu izleyebilirler.
KANTSI Nisan ve Mayıs Tarihleri:
- 8 / 15 / 22 / 29 Nisan 2022
- 6/ 13 / 20 / 27 Mayıs 2022
“hangardz” tiyatro topluğunu tanımayanlar için; “hangardz” ne zaman, nasıl bir istekle ve kimler tarafından kuruldu?
2018 yılında, Dünya Tiyatro Günü’nde “aniden” yola çıkan İstanbul’lu bağımsız tiyatro topluluğu “hangardz”; ilk oyunu “Mer Çunetsadzı İrarmov Kıdnenk” ile Sırbistan, Novi Sad’da düzenlenen Uluslararası Synergy Tiyatro Festivalinde Dünya Prömiyerini gerçekleştirdi. Aynı oyunla, pandemi koşullarına dek: Moda Sahnesi, Bomontiada Performans Sahnesi, Tiyatro Bereze, Theatron, Tatavla Sahne gibi İstanbul’un önemli tiyatro mekanlarında temsiller gerçekleştirdi.
2021 yılında Zaven Biberyan’ın 100. Doğum yılına ithafen, yazarın Kantsı öyküsünü, bir dijital tiyatro araştırması olarak ele alıp kendi web sitesinde izleyicileriyle buluşturdu ve 2022 tiyatro sezonu boyunca da buluşturmaya devam edecek.
Kurucu üyelerden: Garine Maral Çizmeciyan, Lara Narin, Tara Demircioğlu, Yeğya Akgün;
İstanbul Ermeni Tiyatrosunun ayrılmaz bir parçası olan, geleneksel usta-çırak ilişkisiyle başlayan tiyatro eğitimlerini, şehrin önde gelen akademik çatıları altında sürdürdü.
Yaratıcı serüvenine, ekip üyeleri: Antranik Bakırcıoğlu, Diana Çilingaryan, Mane Kopar, Sevada Haçik Demirci ve ekibin çeviri ihtiyaçlarını özveriyle destekleyen Artun Gebenlioğlu ve Bared Çil ile kolektif bir üretim anlayışını benimseyerek devam eden “hangardz” ;
İstanbul’da uzun yıllardır var olan Ermeni kültür-sanat yaşamı hakkında oluşturmaya başladığı uluslararası düzeydeki farkındalığı, dayanışmayla yaşatmayı hedeflemektedir.
hangardz’da neler yapıyorsunuz? Bu sezon hangi oyunlar yer alıyor?
Yeni projemiz “Kantsı” ile:
Bu yıl 100. yaşını kutladığımız İstanbul’lu muhalif yazar Zaven Biberyan’ın, Beyrut’ta şantiye şefliği yaptığı yıllardaki gözlemlerinden beslenerek; insanın iç çatışmalarını, ihtiraslarını, nefsi üzerindeki hakimiyet kaygılarını renkli bir üslupla kaleme aldığı aynı adlı öyküsünün peşi sıra, Batı Ermenicesi’nin nefesiyle yerelden evrensele doğru esecek bir seyir deneyimi sunmayı hedefliyoruz. Oyunumuz web sitemiz üzerinden yayınlanlayarak, bize ulaşan seyircilerimizle buluşturuyoruz. İletişime geçmek isteyen tiyatroseverler bize: info@hangardz.com adresimizden yazabilir.
Farklı disiplinleri bir araya getirerek hazırladığınız Kantsı oyununu izledim. Bildiğimiz oyun teknikleri dışında izleyiciye alternatif bir tiyatro deneyimi sunuyorsunuz. Kantsı oyun detaylarını ve oyunu farklı kılan özelliklerini sizden almak isterim…
Projenin yönetmenliğini üstlenen Yeğya Akgün’ün, pandemi sürecinde, ilk olarak hangardz ekibiyle paylaştığı ve daha sonra toplumda çoğalan bir beğeniyle karşılanan radyo tiyatrosu pratiğiyle bu öyküyü ele alıp, obje tiyatrosu sularında bir araştırmaya çıkmasıyla proje şekillendi. Pandemi koşullarının sınırlandırdığı oyun alanlarımızı dijital olanaklar ile genişletmek istedik. Teatral iskeletimizin uzuvları: animasyon, resim, seslendirme gibi farklı disiplinlerle tamamlandı.
Alanlarında uzman, kıymetli sanatçı dostlarımız ile birlikte çalışma fırsatı bulduk: Yapım sürecini ortaklaşa yürüttüğümüz Novva Film… Eş görüntü yönetmenimiz ve kurguda sihirli bir iş çıkartan Sayat Dağlıyan… Oyundaki resimleri çizen sevgili Anet Sandra Açıkgöz… Müziklerimizi yapan Ari Hergel…
Böylelikle, karanlık günlerin içinden geçerken, Biberyan’ın “Gömü”sünü keşfe çıkan hangardz ailesinin bulduğu en büyük hazine: üzerini toprakla örtmenin hiçbir zaman mümkün olmadığı Ermeni dili ile bir arada üretme iradesi oldu.
İstanbul’da Ermeni kültür ve sanat hayatını sürdürmeye çalışan bir ekipsiniz. Ermeni kültür ve sanat hayatının sürdürülebilir olması için hangardz neler yapıyor?
Öncelikle, repertuvarımızı belirlerken Ermeni sanatçıların biyografilerini ve Ermenice yazılmış eserleri araştırıyoruz. Oyunlarımızı anadilimizde, Batı Ermenicesi ile oynamayı tercih ediyoruz. Batı Ermenicesini kamusal alanda duyulur hale getirmek, Ermeni kültür ve sanat dünyasının kapılarını büyük topluma aralayıp, farklı bir pencereden seyredilir kılmak başlıca hedefimiz.
Türkiye’nin tiyatro tarihinde, Ermeni Oyuncuların ve onların yer aldığı kumpanyaların önemli bir yeri olduğunu görüyoruz. Ekip üyelerinin de, İstanbul’da, kültürel çeşitlilikle iç içe büyüdüğünü göz önünde bulunduracak olursak: “hangardz” ne tür oyunlarla yoluna devam edecek? Seyirci bu kültürel zenginliğin ürünlerini sahnede görebilecek mi?
Bu dilin duyulmasını ve kaybolmamasını istediğimiz gibi, hatırlanması gereken isimlerin sahnede tekrar vücut bulmasını sağlamak adına da projelerimiz var. Oyuncu, yönetmen ve hatta eğitmen olarak bu ülkede tiyatronun gelişiminde etkili olmuş, bizlere ilham veren tarihi kişilikleri bugün beraberce tanıma; onların sanatını, sevinçlerini ve karşılaştıkları zorluklar sonucu yaşadıkları hayal kırıklıklarını görme ve onları sonsuza dek sahnede yaşatma fikri heyecan verici… Bununla birlikte, evrensel tiyatro değerlerinin de repertuvarımızı zenginleştireceğine inanıyoruz.
Özel tiyatroların pandemi sonrası da olsa dijitale sıcak baktığını, bazılarının dijitale de oyun ürettiğini izliyoruz. Tiyatronun bu evrilme sürecini ve geleceğini nasıl değerlendirirsiniz?
Tiyatro her seferinde unuttuklarımızı veya görmezden geldiklerimizi bize hatırlatan bir köprü oluyor. Bir çeşit ayna tutmak… Bunu klasik bir metinle veya biçimle de yapabiliyor; teknolojinin birçok avantajını kullanarak farklı bakış açıları ile de… Bu evrilme, dijital olanakların nasıl kullanıldığıyla ilişkili olarak değişebilir. Eğer tüketmek ve sadece görünür olmak adına yapılıyorsa eksik kalır… Ama bu olanaklardan faydalanıp sahneye veya metne daha anlaşılır bir boyut katılıyorsa, farklı biçimler denemek ve seyretmek her zaman çekici ve kafa açıcı olacaktır.
Son sorum, özel tiyatroların pandemi başından beri bir çıkmazda olması, görülmemeye devam edilmesi hakkında olsun istiyorum. hangardz’da durum nedir? Böyle zor bir ortamda tiyatro üretmeyi, hangardz’ın şartlarını nasıl görüyorsunuz? Bunun hangardz üretimlerinin sürdürülebilirliğine etkisi nedir?
Pandemi şartlarında, sanata ve sanatçıya ayrılan desteklerin yetersizliği iyiden iyiye görünür oldu. Bununla birlikte, haklarımızı öğrenmek ve net bir dille talep etmek adına bir araya gelen Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifinin iletişim ağına katıldık. Özellikle o izolasyon psikolojisinde, yan yana hissedebilmek, ortak sorunları dillendirmek önemliydi.
Öte yandan, özellikle yaz aylarında, şehrin nefes aldığı noktalarda bulunan sahnelerde, bu şehirde konuşulan kadim dillerin duyulmayışı büyük bir eksiklikti. Bu konuda aleni bir engelle karşılaşmamış olmakla birlikte, muhalif basında bu etkinliklerde anadillerimizle var olmamız hususunda görünmez bir sansür uygulanmış olduğu konusunda haberlerle karşılaştık.
Pandemi öncesinde, oyunlarımızı dost tiyatro çatıları altında sahnelemiştik. Biliyoruz ki Ermenice üretirken, bu şehrin tiyatro insanlarıyla dayanışmamız mümkün. Fakat özgürce var olabileceğimiz alanlar da bir o kadar kısıtlı…
Bununla birlikte, yeni projemizin yapım sürecinde başlatmış olduğumuz kitlesel fonlama kampanyası hepimize umut verdi. Bilinirliğimizin artmasıyla, yurt içi ve yurt dışından yeni insanlar tanıdık. Yapım desteğinin ötesinde, dostane bağlar kurduk. Bu noktada günümüzde İstanbul’da Ermenice Tiyatro yapılmasının yalnızca Ermeni Camiası için önem taşımadığını, bu ülkenin demokratik geleceğine dair umudu olan birçok kişi için de anlam ifade ettiğini görmüş olduk. İşte bu dayanışma ruhu bizi yüreklendiriyor. Ne olursa olsun, devam etme azmi veriyor.