Candeğer Furtun’un Retrospektif Sergisi

Candeğer Furtun’un Retrospektif Sergisi
Candeğer Furtun heykelleri

Arter, 2021–2022 sezonunu Candeğer Furtun’un altmış yıla yayılan yapıtını kapsayan ilk retrospektif sergisiyle karşılıyor. Küratörlüğünü Selen Ansen’in üstlendiği sergi, sanatçının 1960’lı yıllardan bu yana ürettiği seramik ağırlıklı heykellerden ve nesnelerden oluşan geniş bir seçkiyi üretim süreçlerine eşlik eden arşiv malzemeleriyle buluşturuyor. Sergi, Furtun’un seramiğe dair özgün yaklaşımlarını sunarken pratiğinin yaşamsal, felsefi, tarihsel, toplumsal ve siyasi sorunsallardan beslenen katmanlarına da ışık tutuyor. Candeğer Furtun retrospektifi, 16 Eylül Perşembe gününden itibaren Arter’in giriş ve -1. kat galerilerinde ücretsiz olarak ziyarete açık olacak.

Arter’in, yaklaşık üç yıla yayılan bir hazırlık sürecinin ardından Selen Ansen küratörlüğünde gerçekleştirdiği sergi, Candeğer Furtun’un retrospektif niteliğindeki ilk sergisi olma özelliği taşıyor.

16 Eylül 2021 tarihinden itibaren görülebilecek Candeğer Furtun retrospektifi, sanatçının zengin form ve doku dünyasını yansıtan yüzden fazla yapıtını, atölyesindeki araştırma ve üretim süreçlerine yakından tanıklık eden arşiv malzemeleriyle bir araya getiriyor. Furtun’un sergide yer alan yapıtları seramiğe yeni bir yön veren Bauhaus, Konstrüktivizm veya Soyut Dışavurumculuk gibi akımlarda ifadesini bulan özgürlük ivmesini yansıtmakla kalmıyor, varoluşsal bir yaklaşımla ele aldığı çağdaş seramiğin sınırlarını da genişletiyor. Böylelikle, sanatında tesadüflere de izin vererek doğal süreçleri yapıtına dahil eden ve toprağı özgür bırakan Furtun’un, 1960’larda önemli bir dönüşüm geçiren seramik sanatına katkıları ziyaretçilerin deneyimine açılıyor.

Sanatçının seramikten ve kendi üretiminden bahsederken sıklıkla referans verdiği “kabuk” kavramı etrafında kurgulanan sergi, Furtun’un sanatında biçimsel ve düşünsel bir öneme sahip doğa ve beden temalarını odağına alıyor; “Doğayı izlerken bile, her kabukta, tohumda, taşlarda insan figürleri gördüğünü” belirten sanatçının doğayla beden arasında kurduğu ilişkileri ve oluşturduğu geçiş olanaklarını vurguluyor. Doğanın süregelen yıkımını ve insanın doğayı ötekileştirerek sebep olduğu ekolojik ve toplumsal felaketleri sıklıkla vurgulayan Furtun, bu karanlık gidişata kendi pratiği ile doğa arasında bir yakınlık, hatta bir içkinlik ilişkisi inşa ederek karşılık veriyor. Furtun’un 1960’lar ve 1970’lerde yarattığı, organik hatlar benimseyen heykelleri, doğadaki mevcut formların taklidine dayanan geleneksel mimetik bir yaklaşımdan ziyade, analojik bir ilişkilenme biçimini benimsiyor. 1980’ler, 1990’lar ve 2000’lerde ürettiği serilerinde parçaları üzerinden öne çıkan insan bedeni ise varlığımızı eksiklik ve sonluluk üzerinden düşünmeye çağırıyor. Sergide bir eşik işlevi gören “kabuk” kavramı, sanatçının yarattığı formlarda vücut kazanan iç/dış, boşluk/doluluk, soyut/somut, parça/bütün ve tekillik/çoğulluk gibi dinamiklere de işaret ediyor.

Arter’in giriş ve -1. kat galerilerine yayılan sergi, kronolojik bir güzergâhın izini sürmenin yanı sıra ziyaretçileri, sanatçının altmış yıla yayılan üretimini formların uğradığı evrim ve renk merceğinden deneyimlemeye de davet ediyor. Bu deneyim alanı toprak ve sonbahar tonlarının hâkim olduğu erken dönem soyut eserlerden başlayıp Furtun’un 1980’lerden itibaren daha somut bir dil ile üretmeye başladığı bacak, kol, el ve gövde serilerinde mevcudiyet kazanan ten rengine kadar uzanıyor. Candeğer Furtun sergisi bir araya getirdiği yapıtlarla işlevselliğinden arınmış nesnenin sanatsal boyutunu temsil üzerinden değil, yaşam ve yaşamın içkin bir parçası olan ölümle yakın teması aracılığıyla düşünmeye teşvik ediyor.

Candeğer Furtun Hakkında

1936 yılında İstanbul’da doğan Candeğer Furtun, Güzel Sanatlar Akademisi’nde Nurullah Berk’in atölyesinden 1957’de resim dalında mezun olduktan sonra İsmail Hakkı Oygar’ın atölyesinde seramik eğitimine devam etti ve 1959’da bu bölümü tamamladı. 1959–1960 yıllarında İstanbul Üniversitesi Kimya Fakültesi’nde kil ve mineral üzerine laboratuvar çalışmaları gerçekleştirdi. 1960 yılında Eczacıbaşı Seramik Fabrikası Sanat Atölyesi’nde çalışmaya başladı. 1961’de kazandığı Fulbright bursu ile ABD’deki Rochester Institute of Technology, School for American Craftsmen’a giren sanatçı, 1963’te yüksek lisansını tamamlayıp Türkiye’ye döndü. Ardından Worcester Craft Center’da öğretim görevliliği yaptı. Furtun, 1964’ten bu yana Şişli’de Hanımefendi Sokak’taki atölyesinde çalışmalarını yürütüyor. Maçka Sanat Galerisi (İstanbul, 2020, 1994, 1988, 1980), Urart Sanat Galerisi (Ankara, 1990), Artisan Sanat Galerisi (Ankara, 1974), Melda Kaptana Sanat Galerisi (İstanbul, 1973), Ankara Oran Yapı Endüstri Merkezi Or-An Sanat Galerisi (Ankara, 1970), Taksim Belediye Sanat Galerisi (İstanbul, 1969) ve Worcester Craft Center’da (Massachusetts, 1963) kişisel sergiler gerçekleştiren sanatçının yapıtları aralarında 15. İstanbul Bienali’nin de bulunduğu birçok grup sergisinde de yer almıştır.

Künyeler:
1- Candeğer Furtun, İsimsiz, 1973 , Seramik, 16 x 36,5 x 34 cm
2- Candeğer Furtun, Suskun (detay) ,1987, Fiber, 123 x 46 x 8 cm (3 adet heykelin her biri)
3- Candeğer Furtun, Bacak, 1994, Seramik, 48 x 46,5 x 40 cm
4- Candeğer Furtun, Çaydanlık, 1963, Seramik, 14 x 21,5 x 13,5 cm
5- Candeğer Furtun, Depar (detay) ,1988, Seramik, 61,5 x 52 x 9 cm (3 adet heykelin her biri)
6- Candeğer Furtun, Portre, 1980, Seramik, 53 x 41 x 5 cm
7- Candeğer Furtun, Yaprak, 1980, Seramik, 49 x 37 x 5 cm
Fotoğraflar: Hadiye Cangökçe

Arter
Irmak Cad. No:13 Dolapdere, Beyoğlu/İstanbul

Türkiye'nin En Büyük Sanat Haber Portalı, Güncel Sanat Haberleri, Sergi Rehberi, Sanatçı Portfolyoları, Sanat Üzerine Röportajlar