Düşbaz Kitaplar’den Ses Getiren İlk Romanlar Raflarda

Hayalperestler Tiyatrosu - Sen Çok Seversin Bu Yemeği - Karşılaşmalar
Hayalperestler Tiyatrosu – Sen Çok Seversin Bu Yemeği – Karşılaşmalar

Ayrıntı Yayınları’nın renkli markası Düşbaz Kitaplar, dünyanın farklı köşelerinde oluşturdukları yepyeni tarzlarla dikkat çeken yazarları keşfedip Türkiye’deki okurlarla buluşturuyor! Düşbaz Kitaplar ilk romanlarını Türkçede yayımladığı üç başarılı yazarın, Hayalperestler Tiyatrosu’nda Leonard Cohen’in Hydra Adası’nda geçen aşk hikâyesini anlatan Polly Samson; Sen Çok Seversin Bu Yemeği ile büyülü gerçekçilikle harmanlanmış bir Uzakdoğu romanı sunan An Yu ve Karşılaşmalar’da herkesin kendini bulacağı bir “ötekilik” hikâyesi anlatan Natasha Brown’un yeni kitaplarını da edebiyatseverlerle buluşturuyor. Düşbaz Kitaplar’ın tüm eserleri, raflarda ve internet satış sitelerinde!

Hayalperestler Tiyatrosu
Polly Samson
Çevirmen: Nil Ege Özden

1960 yılı. Dünya kültürel, siyasi, cinsel ve sanatsal devrimin kıyılarında dolaşıyor. Bu sırada Yunanistan’ın Hydra Adası’nda ise bambaşka bir dünya kuruluyor. Yazar Charmian Clift ile George Johnston’ın, namı diğer bohemin sıkıntılı kralı ve kraliçesinin gayriresmi liderliğinde hayatlarına devam eden şairler, ressamlar ve müzisyenlerden oluşan bir topluluk, hayal kurmaktan da hayallerini yaşamak için çabalamaktan da vazgeçmiyor. Bu uyumsuz sanatçı çemberinin tam ortasında ise üç kişilik bir üçgen şekilleniyor: karizmatik olduğu kadar esrarengiz yazar Axel Jensen, onun cazibeli karısı Marianne Ihlen ve Kanadalı acemi şair Leonard Cohen.
Yakın zaman önce annesini kaybeden on sekiz yaşındaki Erica, hem annesinin yaşamına dair gizemleri çözmek hem de acısından ve babasından kaçıp kafasını dağıtmak arzusuyla yanına aldığı bir tomar defterle Londra’dan çıktığı yolun sonunda kendisini bu grubunun ortasında buluveriyor. Gelir gelmez de bu sanatçıların arasında her şeyin sınandığı bir ütopyaya dahil oluveriyor; sanatın, ilişkilerin ve hatta kendi masumiyetinin de sınandığı…

Hayalperestler Tiyatrosu, saflıkla acımasızlığın, kaosla ütopyanın, sanatçıyla ilham perisinin arasındaki güzelliğin olduğu kadar kadınla erkek arasındaki çatışmaların da muazzam güç gösterisini sunuyor bize. Yunanistan’ın yaz sıcağının ateşiyle hararetlenen roman Guardian’a göre hem “muazzam bir kaçış romanı” hem de “yaza damgasını vuracak çok sağlam bir hikâye”.

Sen Çok Seversin Bu Yemeği
An Yu
Çevirmen: Gökçe Çalışkan

“Hareket etmeyi bıraktığımızda gideceğimiz yere vardık demektir. ”

Eserlerinde İngilizceyi tercih eden Çinli genç yazar An Yu, ilk romanı Sen Çok Seversin Bu Yemeği ile ilk kez Türkçede, Seda Türkmen tarafından seslendirilen sesli kitabı ise Storytel’de.

Pekin’de bir sonbahar sabahı… Ciya Ciya yalnızca birkaç dakika önce kahvaltı masasında tatil planları yaptığı kocası Çen Heng’i küvette ölü bulur. Bu beklenmedik ölüm kadar tuhaf bir şey varsa o da küvetin yanında gözüne ilişen gizemli çizimdir. Gördüğü şeyi aklından bir türlü çıkaramayan genç kadın, aklıyla oyun oynayan esrarengiz bir yaratığın peşine takılıp yapmam dediği şeyleri yapacaktır. Barmen Leo ile yası, aşkı, cinselliği ve evliliği sil baştan tanımlaması ise yaşayacağı aydınlanma yanında henüz hiçbir şeydir.

An Yu, okuru Pekin’in yüksek binaları ve kadının hâlâ ikinci planda bırakıldığı orta sınıf aileler arasında dolaştırıp Tibet’e uzanan büyülü gerçekçi bir yolculuğa çıkarıyor.

Farklı sofralara buyur edileceğiniz ve tek bir yemeğin nasıl olup da geçmişin kilidini açabildiğini göreceğiniz bu kitapta suya da doyacak, su dünyasına dalacaksınız. Son sayfayı da çevirdikten sonra kendinize bir lale buketi hediye etmek isteyeceksiniz.

Karşılaşmalar
Natasha Brown
Çevirmen: Fatma Gül Özhan

Kredi krizinde yetişkinliğe adım at. Düşmanca bir ortamda medeni kal, nezaketi elden bırakma. “Ülkene Dön” yazılı propaganda araçlarının sokakları turladığı bir dünyaya adım at. Dünyanın en iyi üniversitelerinden birinde eğitim gör, iş hayatına atıl. Bütün doğru şeyleri, bütün gerekenleri yap. Ev al. Sanat eseri al. Sözüm ona mutluluk satın al. Ama hepsinden önemlisi başını önüne eğ. Sessiz kal. Yoluna devam et. Öylece. Karşılaşmalar’ın anlatıcısı Britanyalı siyahi bir kadın. Erkek arkadaşının ailesinin, varlıklı bir İngiliz kasabasındaki malikânesinde gerçekleşecek şatafatlı kır partisine katılmaya hazırlanıyor. Bir yandan da kimliğini oluşturmak üzere büyük bir özenle bir araya getirdiği parçaları teker teker gözden geçiriyor. Dakikalar ilerleyip de uzaktaki gelecek yaklaştıkça zihnini kurcalayan sorudan kaçamıyor: Her şeyi yıkıp geçmenin vakti geldi mi?

Karşılaşmalar, hepimizin yaşadığı ırk, sınıf, güvenlik ve özgürlük meselelerini, kazananların ve kaybedenlerin hikâyelerini anlatıyor. En nihayetinde yaşamına mal olacak olsa da kendi hikâyesinin kontrolünü yine kendi ellerine alma cüretini gösteren bir kadının hikâyesini…

Türkiye'nin En Büyük Sanat Haber Portalı, Güncel Sanat Haberleri, Sergi Rehberi, Sanatçı Portfolyoları, Sanat Üzerine Röportajlar