2019’ta bağımsız olarak başladığı aktif müzik yaşamında hiçbir zaman sistemden yana müzik yapmayan, müziğini listelere kurban vermeyen bir müzisyen olarak takip ettiğim sevgili Efza ile kendisi adına gözlemlediklerimi ve gelecek için neler planladığını konuştuğumuz güzel bir sohbet gerçekleştirdik.
Söyleşimizin sonunda Efza’nın sosyal medya hesapları yanında, Spotify sayfasını da bulacaksınız. Söyleşimizi okurken açıp dinlemeyi ihmal etmeyin.
Efza sentezi diye seslenmeyi çok seviyorum müziğime… : ) Onun dışında açıkçası tanımlayamıyorum, bir müzik türüne de dahil edemiyorum ve bu beni çok mutlu ediyor.
Efza
Opera eğitimli müzisyenlerimizdensin. Bu eğitimin alternatif müzikteki tarzını nasıl etkilediğini düşünüyorsun? Bu klasik temellerin, şarkılarında bir yansıması var mı?
Kesinlikle daha geniş bir açıdan bakmamı sağladı ve müziğimi zenginleştirdiğini düşünüyorum. Bunu zaten okuldan aldığım bilgileri sindirdikten sonra özellikle düzenlemeleri yaparken farkettim. İlk başlarda öğrendiklerime bağlı kalmaya çalışıyor gibiydim, biraz zorlayıcıydı ama sonra kuralların dışına çıkmaya başladım bu da en keyifli tarafı oldu benim için… Bu yüzden bazı şarkılarımda yansımaları var bazılarında yok diyebilirim.
İlkokul yıllarından bu yana şiir ve müziği bir araya getirdiğini hakkındaki bilgileri araştırırken öğrendim. Şarkı sözlerindeki şiirsel derinliğinin bir nedeni de şiir yazıyor olman diye düşünüyorum. Şiirlerini şarkıların dışında da okuyabilecek miyiz?
İlkokul yıllarımda Türkçe öğretmenime yazılarımın olduğu defterimi götürmüştüm, beni çok desteklemişti. O günden beri yazmayı bırakmadım. Sesimi keşfettiğimde de yazdıklarımı söylemeye çalışıyordum. Şarkı haline gelmeyecek biçimde olanları başka bir deftere şarkı sözlerini başka bir deftere geçirmiştim ve bir kitap için de hayal kurmuştum. Fakat uzun zamandır pek düşündüğüm bir şey değil. Ama bu soruyla da heyecanlandım 🙂 Olması gerekiyorsa olacaktır diyelim 🙂
Aktif müzik yaşamına başladığın zamandan bugüne hem bağımsız olarak hem de belli müzik şirketleri markası altında deneyimlerin oldu, bu deneyimler hakkında neler söylemek istersin?
Bağımsız olmak açıkçası epey zor ama çok da keyifli. Süreç içinde de müziğimi destekleyen yapım şirketleriyle çalışma fırsatı yakaladım, bu benim için çok ama çok değerli.
Müziğinizde özellikle acı, özgürleşme, içsel yolculuk ve hatta doğanın ve insan ruhunun ilişkisini sık sık ele alıyorsun. Bu temaların senin için önemi nedir?
Acının yaşamdaki öğretmenliğine inanıyorum. Özgürleşme daha çok kendin olmak, içsel yolculuk ise ben daha ne kadar özgürleşebilirim? sorusuna cevap bulmak benim için. Doğa beni özüme yakınlaştırıyor gibi geliyor. Doğada bulunmayı ve izlemeyi çok seviyorum aynı zamanda bana çok ilham veriyor. İnsan ruhuyla da doğanın bütün olduğunu düşünüyorum ve bir çok noktada benzediğimizi de…
Düet projelerinde ortak bir müzikal dil yaratmak senin için nasıl bir süreç? Düet yapacağın isimlerde en çok neye dikkat ediyorsun? Bunu şu açıdan soruyorum; seninle düet çalışması yapmak istediğini bildiğim birkaç müzisyen arkadaşım benim de var. Dahası da vardır diye düşünüyorum; onların da söyleşimizi okuyacağı düşüncesiyle belki yol gösterici olur.
Düet sanki aynı anda aynı şeyleri hisseden, o an aynı enerjiyi taşıyan ve ifade etmek isteyen kişilerin buluşması gibi hissettiriyor bana. Herkes kendinden bir parça bırakıyor şarkının içine.
Şarkıya ait hissetmek benim için çok önemli. Kendimi ifade edebileceğim bi’ alan var mı? Ee tabii hepimiz her şarkıyı beğenmeyebiliriz, her şarkı bizim zevkimize uymayabilir haliyle bu da önemli bir etken. Şarkının dışındayken mi keyfim yerinde yani dinlerken mi iyi hissediyorum yoksa şarkının içinde kendime bir yer bulabilir miyim? Eğer buluyorsam zaten hemen yazmaya başlıyorum. Müziğini ve kendisini çok sevdiğim arkadaşlarımla da bir şeyler yapmaya niyet ediyoruz ama bazen o da bir türlü olmuyor. Bu yüzden özetle düetler de bence kendiliğinden gelişiyor. 🙂
Düetlerden konu açılmışken; son çalışman da bir ortak çalışma. “Karanlık Aydınlanacak”ta Ruomo ile olan çalışmanızdan ve şarkınızdan bahsedebilir misin?
Ruomo’nun müziği Spotify’da birden karşıma çıktı. Müziğini, anlattıklarını kendi müziğime çok yakın hissettim. Kendisini ekledim ve birkaç ay sonra ‘’Birlikte bir şarkı yapabilir miyiz?’’ diye sordum. Ortada şarkı yoktu ama mesajı attıktan sonra birden düzenlemeyi yapıp kendisine gönderdim. Kendisinin olumlu cevabından sonra bir araya geldik, bir yol haritası belirledik. Farklı şehirlerde olduğumuz için geri kalan süreci mesajlaşarak ve mail yoluyla hızlıca tamamladık. Acı duygusunun yaşamdaki öğreticiliğiyle kendini tanıtmaya başlıyor şarkı. İnsan kendi içine dönüp baktığında, birçok şeyin değişebileceği inancını da içinde barındırıyor. Doğanın bizi her zaman uyardığını da es geçmediğimiz bir nakarat da buna eşlik ediyor. Şarkının düzenlemesi de dönüşümü, yükselişi ve umudu tanımlıyor.
Şarkılarının söz, müzik ve düzenlemesinde büyük ölçüde bireysel bir yaratım süreci izlediğini takip ediyorum. Zor olmuyor mu her şey ile ilgilenmek?
Hepsini keyif alarak yaptığım için benim açımdan zor olmuyor. Şarkıyı yayınlamaya karar verip bir tarih koyduysam biraz stresli anlar yaşayabiliyorum. Bazen de dinlenmeden çalıştığım zamanlarda objektifliğimi kaybedebiliyorum. O zamanlarda da biraz mola veriyorum.
Biraz daha arka planda sorularımla devam ediyorum: Mastering süreçlerinde hep aynı imzayı görüyoruz: Pieter Snapper. Kendisi ile nasıl tanıştın? Şarkılarının başka imzalarda nasıl duyulacağını hiç karşılaştırma imkanı yarattın mı kendine?
Kendisiyle eski çalışma arkadaşım sayesinde tanıştım. Pieter Snapper ile çalışmak büyük bir şans ve kendisinin hayranıyım. Ne yapmak istediğimi, ne yaptığımı benim kadar, bazen benden de daha iyi anlayan biri sanki son dokunuşu yapıyor. Sanki her şarkının hikayesine göre bir mastering dinliyorum. O yüzden bu imkânı yaratmayı düşünmedim.
Şarkıların kadar kapak tasarımlarını da farklı ve yaratıcı buluyorum. Tasarımlarında sıkça yapay zekadan faydalanıyorsun. Yapay zeka artık sadece görsel alanlarda değil, müziğin içinde de kullanılmaya başlandı, bu konuda neler düşünüyorsun?
Öncelikle kapak tasarımlarını farklı ve yaratıcı bulduğunuzu dile getirdiğiniz için çok teşekkür ederim.
Müziğin içinde kullanılan tarafıysa benim pek ilgimi çekmedi, çünkü müziği üretmeyi çok seviyorum ve bu sebeple hiç araştırmadım da, deneyimlemedim de. Açıkçası sadece sosyal medyada gördüğüm kadarıyla biliyorum, şu an geldiği noktaya da çok hâkim değilim. İşime yarayacak ve keyifli gelebilecek bir şey keşfedersem belki üretimime dahil edebilirim.
Alternatif müzik sahnesinde kendine has bir tarz yaratmış durumdasın. Bu özgünlüğü ben giriş yazımda kendimce anlattım ama merak ettiğim; sen müziğini ve durduğun yeri nasıl tanımlıyorsun ve müziğinin daha geniş kitlelere ulaşması konusunda neler söylemek istersin?
Efza sentezi diye seslenmeyi çok seviyorum müziğime… 🙂 Onun dışında açıkçası tanımlayamıyorum, bir müzik türüne de dahil edemiyorum ve bu beni çok mutlu ediyor. Kısıtlanmıyorum, çok özgür hissediyorum ve her seferinde yeni bir şey keşfediyormuşum gibi geliyor. Haliyle durduğum yer de belli aralıklarla değişiyor sanki her çıkan yeni şarkıyla…
Zamanla da tabii ki müziğimin daha çok insana, ülkeye ulaşmasını çok istiyorum. 🙂
Birçok müzisyene aman uzak durun dediğim şeyin tersini sana söylemek istiyorum. Seni gerçekten hissettiğin birkaç cover projede dinlemeyi çok isterdim. Neden hiç cover çalışma yapmıyorsun ve eğer cover projede yer alırsan en çok hangi şarkıcıdan yorumlamak isterdin?
Uzak durun fikrinize katılıyorum 🙂 Çünkü şu an değil de, kendi şarkılarımla istediğim yere geldikten sonra neden olmasın?
Bu yüzden de şu an kafamda böyle bir düşünce olmadığı için isim konusuna net bir cevap veremiyorum.
Seninle ilgili bir de akustik proje hayal ediyor olmam konusunda yalnız olmadığımı Sanat Okur’dan Hasan Nazif’le de seninle ilgili görüşmelerimden biliyorum. Müziğinde elektronik altyapılara yer veriyorsun; akustik proje düşünür müsün? Sesinin gücünü dinleyenler olarak fark etsek de akustik bir serinin sesini daha ön planda tutacağını düşünen bir ekipiz, bu konuda senin fikrini öğrenebilir miyiz?
Benim de bir kaç düşüncem var bu konu ile alakalı, hatta tüm detaylarına kadar düşündüğüm aynı zamanda beni çok heyecanlandıran… Açıkçası kendi içinde detayları fazla, hepsinin bir teması var diyebilirim ve tek başıma gerçekleştiremeyeceğim projeler. Bu yüzden biraz doğru zamanı bekliyorum; tasarladığıma en yakın olanı ve hayal ettiğim şekilde olmasını istiyorum.
Uzun bir müzik yolculuğun daha başlarında ama bir o kadar da deneyim kazanmaya başlayan bir müzisyen olarak yapmak istediklerini gerçekleştirdin mi, gelecekte Efza’yı neler bekliyor?
Söylediğiniz gibi kendimi şu an yolun başında olarak tanımlarım ve yapmak istediğim, yapacağım, hayalini kurduğum çok fazla şey var. O yüzden birçoğu henüz gerçekleşmedi.
Gelecekteki Efza’nın üretmeye devam ettiğini, sahnede olduğunu ve Efza müziği ile ilgili kurduğu hayallerinin gerçekleşmesini diliyorum ve bekliyorum. 🙂
Bu arada son sorum aile ile ilişkili olsun; babanın da profesyonel olarak müzisyen olmasa bile bir müzik aşığı olduğunu ve evde kendi kendine belli enstrümanlar çalmayı öğrendiğini söyleyebiliriz. Müziğini birlikte değerlendirme şansı buluyor musun?
Babamla müzik zevklerimiz pek uyuşmuyor, bazen de çok ortak noktada buluşuruz ve bazen de müzik yaparken makamlarla ilgili sorular sorarım bildiğini anlatır. Bazen birbirimizin dinlediklerine burun kıvırırız, bazen çok iyiymiş bana gönderir misin şarkıyı deriz 🙂 Ama babamın bir şarkımda birkaç notada olsa ud çalmasını çok istiyorum. Çok tatlı bir hatıra olabilir. Aynı zamanda babamın yazdığı bir şarkı var, ben de bestesini yaptım sayılır. Pek tarzım olmasa da kendisi de benim o şarkıyı yapmamı epey istiyor. 🙂 O yüzden büyük ihtimalle bir şey yapıyor olabiliriz… 🙂
Benim sorularım bitmez böylesi yetenekli ve farklı genç bir müzisyeni bulunca ama şimdilik yeni projelerinde tekrar bir araya gelmek dileğimle, burada duruyorum ve yanıtların için sana teşekkür ediyorum. Senin eklemek istediğin bir şey var mıdır Efzacım?
Ben de sizlere bu keyifli söyleşi için teşekkür ediyorum 🙂