Bazı şarkılar fon müziğine de uygundur hani, çalışırken-sohbet ederken de dipten gelir ya… Söyleşi konuğumun müziği öyle değil; kulaklığı takıp özenle dinlenme isteği ile dinlediğim şarkıların sahibidir; Emre Nalbantoğlu. Ve bunun sadece bana olduğunu da sanmıyorum.
Bu arada söyleşimizin şöyle de bir farklı ayrıcalığı var; ekipte seveni çok olunca sevgili Hasan Nazif’in de sorularıma katkısı çok oldu.
Tam bir ekip çalışması olan söyleşimizi keyifli okumalar dileriz.
“Dinlenme sayıları ve platformlar hakkında çok uzun konuşabilirim, bence insanları manipüle ederek dinleme alışkanlıklarına zarar veren, ticareti esas alan ve müziği sığlaştıran mekanizmalar.”
Emre Nalbantoğlu
2011 yılında yayımladığınız şarkınız “Hadi Sev Beni” den 2023’teki son albümünüz “En Kral Ceket Benim” arasında biz şarkılarınızı keyifle dinlerken arka planda neler oluyordu? Bu 10küsür seneki müzik kariyerinizi düşündüğümüzde -ki aslında çok daha fazlası vardır-başlangıcınızdan bugüne sizde neler değişti? Mesela müzik çizginizde size göre değişim oldu mu?
Selamlar ve ekipteki tüm arkadaşlara sevgiler, müziğimi böyle tarif etmeniz beni gerçekten çok mutlu etti.
2011’de müziğimi paylaşmaya başladığım günden bu yana geçen zamanla beraber müziğim de değişim gösterdi tabii ki. Bunun birinci nedeni öğrenmeye devam etmeyi bırakmamak için gösterdiğim çabadır, bir diğeri ise yaşla gelen zihinsel değişimlerdir, hayattan aldığımız derslerdir. Çaldıkça öğrenmeye, öğrendikçe daha ileri seviye çalmaya doğru adım adım giden bir yol gibi düşünebilirsiniz. Bu yol boyunca hem enstrümanınızı hem aklınızı hem de kalbinizi dinlemeyi öğreniyorsunuz ve onları daha iyi dinledikçe kendinizi daha iyi anlatmanın yollarını buluyorsunuz.
Şarkılarınız Blues ve Rock’ın muhteşem uyumu diyebilir miyiz? Hatta Cazı da dahil ediyorum. Siz müziğinizi hangi çizgide tanımlıyorsunuz?
Benim müziğim gitar müziği olduğu için temelinde blues yatar, yazdığım şeyler yaşadığım memleket meseleleri ve insan işleri ile ilgili olduğundan içinde folk müzik de görülebilir. Gitar çalmayı öğrendikçe müziğimi zenginleştirmek, hatta bir enstrümanist olarak sahnede daha mutlu olmak için yıllar içinde caz müziğine doğru adımlarken, dünya müziğini yakalama çabalarım yüzünden son zamanlarda da R&B dokunuşlar müziğimin içine dahil olmaya başladı.
Şarkı yazarlığınız ve solistliğiniz dışında aynı zamanda sağlam bir enstrümanistsiniz. Harika çaldığınız “Gitar” süreciniz nasıl gelişti? Ne zaman çalmaya başladınız? Çaldığınız farklı enstrümanlar var mı?
Gitar ile olan bağım çok sağlam… Otuz seneden fazla süredir hayatımda ve sıkılmadan çok uzun mesailer yapmaya devam ediyoruz beraber. Telli enstrümanların çoğunu ufaktan çalabiliyorum. Bas gitara özel bir ilgim var, hatta bir sene boyunca konserlerde sadece bas gitar çalmışlığım bile var ama gitarın yeri ayrı tabii.
Dinlenme sayılarının bu kadar önem kazandığı -bana göre sosyal medyalaşmış- müzik platformları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bunu size de şu nedenli soruyorum: 2013 yılında yayımladığınız ‘’Derdi Neydi’’ isimli 10 şarkılık dijital albümünüzü, 2017 yılında CD formatıyla yeniden yayımladınız. Dijital ve somut albüm arasındaki farkla ilgili hislerinizi öğrenebilir miyiz?
Dinlenme sayıları ve platformlar hakkında çok uzun konuşabilirim, bence insanları manipüle ederek dinleme alışkanlıklarına zarar veren, ticareti esas alan ve müziği sığlaştıran mekanizmalar.
Küçük bir bilgi kirliliği olmuş, Biz “Derdi Neydi” albümünü yayınladıktan hemen sonra yani yine 2013 yılında, kendi imkanlarımızla, arkadaşlarım desteğiyle, anı olması amacıyla 500 kopya bastık ve paylaştık, şimdi bende bile yok o CD’lerden ve işin güzel tarafı da bu bence. Sadece 500 CD var sınırlı ve kıymetli.
Somut albümlerin duygusal tavırları tabi ki dijital yayınlara göre daha dokunaklı gelir bana da, dijital daha geçici ve tüketilebilir bir his barındırıyor doğası gereği, ikisinin bir arada olmasından yanayım ben.
Müzikal kalitesi çok iddialı şarkıların sahibisiniz ama ortalarda görünme konusunda tam tersi durumdasınız. Bunun özel bir nedeni var mı? Kişisel tercih mi, ortamların ve müzik sektörünün durumunun size etkisi mi?
Öncelikle müziğim hakkında böyle düşünmeniz beni gerçekten çok mutlu ediyor, çok teşekkür ederim. Çok görünür olmamamın birinci nedeni bağımsız bir müzisyen olma konusundaki ısrarımdır. Doğrusunu söylemek gerekirse görünür olmak ile ilgili bir sorun hissetmiyorum ama şarkılarımı yeni insanlara ulaştırmak gün geçtikçe zorlaşıyor, platformlar yapım şirketlerini kayırıyor, dinlenme ve takipçi sayılarını türlü şekillerde arttırarak büyük kârlar elde ediyorlar. Şöyle anlatıyım 2013 yılından bu yana müzikle hayatına devam eden memleketin birçok yerinde konser yapan ve bir şekilde çaldığı salonu doldurmayı başarmış, 50 ye yakın şarkı yayınlamış ve milyonlar dinlenmiş biri olarak Spotify’ın hiçbir editöryel listesine dahil edilmemiş olmam normal olamaz diye düşünüyorum, bana tekliflerle gelen yapım şirketlerinin Spotify listeleri üzerindeki güçlerini anlatırken gururla kullandıkları sözleri duysanız utanırsınız gerçekten. Bence bu sistemlerin hepsi hilelidir, ilerde bağımsız manipüle edilemeyen bir müzik platformu tasarlamaksa benim hayalimdir. Bir gün başaracağımıza da eminim.
Dede mahlasınızın anlamını açıklayabilir misiniz?
“Dede” üniversiteden arkadaşlarımın koyduğu bir lakap, üniversitede onlardan daha eski olmamla, anlatacak hikayemin çok olmasıyla ve bit pazarından alınmış bir ceketle ilgili. En temelinde ise birlikte geçirdiğimiz güzel zamanlar var tabii ki. Ama asla bir yetki falan belirtmiyor “hala, enişte” gibi bir şey de olabilirdi yani.
Son dönemin albüm çıkarma cesareti gösteren müzisyenlerinden olduğunuz için öncelikle sizi tebrik etmek istiyoruz. Fakat 5 Şubat’ta çıkan ‘’En Kral Ceket Benim‘’ albümünüzün gecesi sabaha karşı çok büyük depremler ile sarsıldık. Albümünüz çıkar çıkmaz yaşadığımız bu büyük yıkımlar size neler hissettirdi? Tarihe not düşmesi adına duygularınızı paylaşır mısınız?
Rica ederim, tabii ki albümler yapıp yayınlamaya devam edeceğiz… Daha çok insana ulaşmak istiyoruz evet ama ’’single’’ olarak şarkıları tek tek paylaşmak gibi dönemin ticari algılarına/kurallarına itaat etmek zorunda hissetmiyorum. Ben ve bu işi yaptığım arkadaşlarım içimizden gelen şeyi, içimizden geldiği gibi yapmaya devam edeceğiz.
Deprem felaketi için öncelikle hepimize geçmiş olsun ve başımız sağ olsun. Deprem aileleri, evleri, hayalleri yıktı böyle bir felaket üzerine duygularını, hissettiklerini anlatabilmek neredeyse imkânsız ama şunu biliyorum ki benim hissettiklerimi hisseden bir sürü insan var. Yalnız olmadığımı bilmek bana güç veriyor. Söyleyebileceklerim şunlar; toparlanmalı ve etrafımızı toparlamak için gayret göstermeliyiz, bunun uzun bir süreç olduğunu unutmamalıyız, sabırlı ve çalışkan olmalıyız.
Bunu konuşmak bile çok kötü ve bencil hissettiriyor, bütün bu yaşananların albümü yayınladıktan hemen sonra olmasının herhangi bir önemi yok benim için. Şanslıyım ki çok çalıştık ve gerçekten iyi bir müzik ortaya çıkartmayı başardık, kaybolacağını ya da değer görmeyeceğini düşünmüyorum. Aksine dinleyene iyi geleceğine inandığım bir albümü tam zamanında paylaşmış gibi hissediyorum. Umarım dinleyen insanlara ilaç olur, yaşadığımız kötü şeyleri atlatmamıza yardımcı olur. Dediğim gibi hepimiz zor bir şey atlattık geçmiş olsun.
Depremler sonrası hemen yardım konserleri düzenlediğinizi ve geliri depremzedeler adına bağışladığınızı biliyoruz. Bu konuda yeni yardım organizasyonlarınız ve konserleriniz olacak mı?
Gelen bütün teklifleri hemen kabul ettik. Yardım konserleri devam edecek, elimizden ne geliyorsa yapmaya devam edeceğiz, tarihleri belli olanlar da var gerekli bilgilendirmeleri sosyal medyadan paylaşmaya devam ediyoruz. Fakat yardım konserlerinde sadece bilet gelirlerinin bağışlanıyor olmasını yeterli bulmuyorum. Bu tip konserlere organizatörlerin, işletmelerin ve sponsor firmaların daha büyük ekonomik katkı yapması gerektiğini düşünüyorum.
Albüm sorularımızdan devam edelim: “En Kral Ceket Benim” albümünün ilk klibi “Hanımefendi”’ye hemen sonra “Şiir Oldum”’a çekildi. Yeni klip olacak mı, planda varsa hangi şarkınıza klip çekeceksiniz?
Evet yeni bir klip daha gelecek. 6 Nisan’da Kalbi Çicek’in klibini yayınlamayı planlıyoruz bir sorun çıkmazsa.
Önceki iki albümünüz bildiğim kadarıyla “Hücum Kayıt”tı. Bu albümünüzde de kayıtlarınız yine “Hücum Kayıt” mı?
Evet bu albümümüzü de iki gün içinde hücum çalıp kaydettik, böyle yapmanın müziğin etkisini büyüttüğüne inanıyoruz, kayıt ne kadar organik olursa dramatik yapıda o kadar kuvvetli oluyor gibi hissediyorum. Kayıt öncesinde ise 7 ay boyunca albüm üzerinde çalışmalarım sürdü. 3 aydan fazla grup arkadaşlarım Derun Tekelioğlu ve Serkan Güneyi ile provalar yaptık. Prova sürecimizi bu kadar uzun tutmanın albüme ve bize çok önemli katkılar sağladığı düşünüyorum. Tüm aşamasında hep birlikte gerçekten çok emek verdik.
Sorduğunuz kıymetli sorular için çok teşekkür ediyorum, sevgiler.