Hayale İlham Veren Şehir, Napoli // Aykut Bildan

Okumaya başlarken: Brisbane Mandolin Ensemble/Una sera A Napoli

Napoli ve Pozzuoli Katedrali kubbesi
Napoli ve Pozzuoli Katedrali Kubbesi

İhtiyaçlarımızı karşılayan her ürün bir hayalin eseridir esasında. Evvela beşer dünyamızda bir gereksinim yaratır, akabinde ‘Evreka!’* diye seviniriz. Peki ya bunu yapabileceğimizi mümkün kılan ilhamın kaynağı nedir?

Hayal yani Sogno.. ‘İmgelem, zihinsel görüntü’ anlamına gelen ve dilimize Arapçadan girmiş bir kelim. Tüm bu ihtiyaçlarımızın ve belki de beklentilerimizin ilk kıvılcımı. Ortalama 60-65 sene hüküm sürdüğümüz şu hayatta hayallerimizi gerçekleştirebildiğimiz kadar zenginiz esasında. Sahip olduğumuz iş, aşık olduğumuz eş, yaşadığımız şehir bu zenginliğimizin bir kaç kalibresidir. Lakin iş ve eş seçimi bizim bir nebze elimizdeyken şehir için aynı oranda net konuşamayız. Sonuçta genetiğimize kodlanmış bir dna kalıntısı olarak baskın gen olabilir yaşamak zorunda olduğumuz yer. Sahip olduklarımız ya da olamadıklarımıza istinaden bağlıyızdır doğduğumuz şehre. Eski Guarani kızılderililerine göre ise zengin insan ‘doğduğu ev ile öldüğü ev aynı olup arada dünyayı gezen insandır’. Öyle ki aynı kızılderili kökenli bir Arjantinli bir hayalin peşinden koşarak bir şehre hayallerinin bile alamayacağı mutluluk yaşatmıştır. Ya da İtalyan atasözünde de dediği gibi ; ‘Olanaksızı isteyerek olası en iyiyi elde etti’.

İstanbul’dan direk uçuşla yaklaşık 2 saat 10 dakikada ulaşabileceğiniz ve Yunanca ‘yeni’ ve ‘şehir’ anlamlarına gelen ‘nea’ ve ‘polis’ kelimelerinden türemiş olan Napoli, hem İtalya’nın en büyük hem de Dünyanın en eski 3. şehridir. Çizmenin güneyinde bulunan Napoli şehri, müzik dünyasına ‘Napoliten’ terimini ekleyerek pop müziğini halk müziği ile harmanlaştırarak apayrı bir tat katmıştır. Napoliten müziğin ilk eseri niteliğindeki ‘Santa Lucia’ şarkısının Perry Como’nun sesinde ilahlaştığı kaydıyla Napoli seyahatimize başlayabiliriz.

Napoli’den konu açılmışken ‘Gian Lorenzo Bernini’yi de anmamak olmaz. Her ne kadar hayatının geri kalanını Roma’da da geçirmiş olsa heykel sanatının gerçek bir ustası olan Napolili Bernini’nin ‘Persephone’nin kaçırılışı‘ eserini gördükten sonra sanırım bir daha ‘-heykel ağlar mı hiç!’ dememeliyiz.. Luigi Pirandello’nun Gölge Adam adlı kitabını da bu gezimizde bilahare yanınızda bulundurmanızı yürekten öneririm.

Hayale İlham Veren Şehir, Napoli // Aykut Bildan
Pompeii antik şehri

Napoli de diğer İtalya şehirleri gibi senelerce şehir devlet statüsünde yönetildi. Bu da ona kendi özgün mimari, sanat ve kültürel yapısını inşa etme fırsatı sundu. Pompei ise bunun çok daha ötesinde, çok daha eskilere dayanan bir toplum.

UNESCO Dünya Mirası listesinde de bulunan Pompei, Napoli’ de kronolojik önceliğinden dolayı gezilip görülmesi gereken ilk nokta. Gördüklerimizden dolayı kalbimizin sıkıştığı bu anlardan bir başka napoliten eser ‘O Sole Mio’ ‘nun benim de çok beğendiğim ‘Pavarotti&Bryan Adams’ düetine kulak vererek sıyrılabiliriz. Sanki her an kalkıp hareket edecekmiş gibi duran Pompei’nin kül olmuş şehir sakinlerinin müsaadelerini isteyip birçok film çekimine de ev sahipliği yapan Caserta Sarayı’na geçme zamanı geldi. 18.yüzyıl Avrupa’sının en büyük sarayı olma özelliği taşıyan bu sarayın Taç odasındaki mermer ve tavan işçiliği yapıldığı dönem baz alındığında kusursuzluğun sınırında.. Bahçesindeki çağlayanda yer alan Akteon heykellerini görmeden ‘Piazza Del Plebiscito’ ‘nun bize vadettiği zengin İtalyan mutfağına geçmeyelim derim.

Hayale İlham Veren Şehir, Napoli // Aykut Bildan
San Carlo Tiyatrosu Kraliyet locası merkezli panoraması.

Seyahatimizin ilk akşamında ‘San Carlo Tiyatrosu’nda*’ bir etkinliğe denk gelmenizi temenni ederim. Ola ki salona girebilme şansına nail olursanız lütfen 1737 yılındaki açılışı yad edercesine ‘Achille in Sciro’ adlı overtureye kulak vererek tepenizdeki freski inceleyiniz. Bu koltuklarda ise sizden önce kimler oturdu bir bilseniz?

San Carlo’da bir şey izleyemezsiniz de pes etmeyiniz çünkü Napoli, Piazza*’da eğer çocuklar futbol oynamıyorlarsa sürekli bir etkinlik garantisi veriyor. Sabahtan beri arşınladığımız Napoli sokaklarının altında da bir Napoli şehrinin var olduğunu hatırlatmak isterim. 2500 yıl öncesine dayanan bu yer altı şehrinin kapısına ulaşmak isterseniz San Gaetano Meydanına geçmeniz gerekecektir. Yol üstündeki ‘Via dei Presepi’ ye de zaman ayırın derim.

Napoli, ziyaretçilerine farklı ada deneyimleri de sunmaktadır. Bu adalardan biri -diğerlerine kıyasla en değişik görünümlüsü- olan Gaiola Adası, kötü ünü ile isim yapmış bir ada. Efsanesi fazlasıyla masalsı. Ona rağmen insanlar önünden geçerken istavroz çıkarmayı da ihmal etmiyorlar. Bir diğer alternatif Capri adası ile alakalı olarak ise söyleyecek tek söz yok.

Ada seyahati yerine anakarada kalmak isteyenler ise Donna Anna Sarayı, marina bölgesi ve Napoli’nin sembolü Nuovo kalesini gezebilirler.

Yorucu günü uğurlarken artık son durak Galleria Umberto. Baş döndürücü çatısı ve benzersiz mozaik zemini ile bir hayali daha gerçekleştirdiğimiz bu anlarda, Napoli’de son nefesini veren Nobel Edebiyat ödüllü şair Salvatore Quasimodo’nun ‘Akşam Oluverir’ şiirinin dizeleri çınlar kulaklarımızda..

‘her birimiz bir güneş ışını yaralamış gibi dururuz tek başımıza, evrenin yüreğinde akşam oluverir..’

Napoli diğer denklerinden ayrı olarak bize farklı bir şehir hayatı sunmakta. Gerek şehir yaşantısı, gerekse de sosyo-kültürel yapısı olarak bence diğer İtalya şehirlerinden açık ara çok farklı. Belki diğer akdenizliler kadar cana yakın değiller ancak yine de her an diğer komşuları gibi ‘Vivi la vita senza rimpianti*’ demeden duramıyorlar. Çünkü onlar hala yarım kalan hayalleri peşinde koşuyorlar..

İyi uçuşlar…

Aykut Bildan, 1986 Sakarya doğumlu. Şehirleri, o sokakların notaları ve kitaplarıyla keşfetmek isteyenler için kelimelere döker.