Mehmet Can SÜRÜCÜ ile saz, zakirlik ve müzik hakkında söyleşi

Mehmet Can Sürücü ile zakirlik ve müzik üzerine harika bir söyleşi gerçekleştirdik. Keyifli okumalar.

Öncelikle seni biraz tanımak isteriz. Kimdir Mehmet Can SÜRÜCÜ?

26 yaşındayım ve İstanbul’da yaşıyorum. Tokat’ın Turhal ilçesinde doğdum. Daha küçüklükte babamın söylediği türkülerle uykuya dalmaya başlamışım. O yüzden olsa gerek ozanlık, aşıklık ve zakirlik belki de oradan içime işlemiştir. Bu yolda birşeyler yapabilmek adına üniversite tercihlerim arasında Hacı Bektaş ilçesi bile vardı. İstediğimde oldu ve Nevşehir’in Hacı Bektaş ilçesinde yer alan, Hacı Bektaş-i Veli Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı bölümünden mezun oldum. Üniversite hayatım boyunca da zakirlik ve alevilik adına çok fazla şey kazandım. Eğitimimi tamamlayıp İstanbul’a döndüğümde bu bilgi birikimimi ve tecrübelerimi mümkün olduğunca etrafımdakiler ile paylaştım.

Saz merakın nasıl başladı?

Saz merakım babamla başladı. Babam küçüklüğünden beri çalarmış, bizde babamızdan görüp merak saldık. 12 13 yaşımda başladım diye hatırlıyorum ama belki bir kaç sene daha önce olabilir.

Zakirlik nedir?

İslam’ın 12 imam mezhebi içinde yer alan Alevilikte, cem ibadeti içerisinde deyişleri söyleyen ve bu statü çekirdekten, daha doğrusu kuşaktan kuşağa sözlü aktarma yolu ile yetişerek gelen ozanlardır. Her ozan bir zakirdir. Ancak her ozan bir Aşık değildir. Bunları karıştırmamak gerek. Zakirlik dedenin 1 adım arksında kalan bir hizmettir. Dede’den destur almadan söylemez. Dede desturunu niyaz ile zakire verir. Zakir ise niyaz ile sazına destur verir. Sonra nefes tel ile bir olur. Nefes tel ile aşk olunca gönüllerde seyran olur.

Zakir ile Dede’nin ilişkisi nasıl?

Zakir olan kimse, beraber çalabileceği, aşkına güvenebileceği, kendine yol gösterebilecek bir dede ararken. Dede olan kimse ise, yola duyduğu aşkı taliplere doğru bir şekilde aktarabilen, nefesi keskin olan, özü sözü bir olan bir zakir arıyor. Dede ve zakir birbirini bulduktan sonra çoğu şey rayına oturur. Ancak bazen dedeler ve zakirler mevcut kurumlarından ayrılıp başka yerlere gidebliyorlar. Genelde dede gider ama zakir kalır. Zakir posta bağlıdır dedeye bağlı değildir. Ancak dedeyle gitmek isterse tabi ki kimse birşey diyemez.

Zakirlik yapmaya nasıl karar verdin?

Küçüklüğümden beri annemle beraber Bağcılar’dan Yenibosna Cemevine kadar yürürdük. Hatta oraya giderken bir ekibimiz vardı. Mahalleden çevreden 3 5 teyze amca hep birlikte giderdik. O ekip içinde ilk ve tek çocuk bendim. Saz çalmayı bilmediğim zamanlar bu zamanlar okula yeni başlıyorum belkide. Sonra saz çalan kişileri orada da görürdüm sesleri hoşuma giderdi. Söylediği şeyler ilgilmi çekerdi. O zaman heves etmiştim bende bir gün çıkıp orada çalar mıyım demiştim anneme. Sarılıp öpmüştü yaparsın demişti. Saz çalmayı öğrendim kendi başıma, biraz babadan biraz aşıklardan bişeyler kaparak sonra 3 aylık bir kurs dönemim oldu. Ardından zakirliğe azar azar giriş yaptım. Büyüklerimin yanında bişeyler öğrenerek. Sonra da hangi cemevi çağırdıysa gittim ve söyledim.

Zakirler için bir dernek ya da bir topluluk var mı?

Zakirler için böyle bir platform yok. Ancak olmalı. Zakirlerin bir araya gelerek kendilerini geliştirebileceği bir alan bir dal ya da bir ortam olmalı. Zakirler birbirinden koparsa eğer yaygınlaşmaz. Ama birliktelikleri sürerse birbirlerinde bir ışık bırakabilirler. Bu ışık ise tüm topluma ışık olabilir. Zakirler en az dede kadar cemde aktifler ve hata yapma şansları yok. Yanlış çalabilir ama yanlış söylemeyez. Buna çok dikkat etmesi gerekir.

Zakirlik yapmaya ne zaman başladın?

Liseye 2 yıllarında Yenibosna Cemevinde Volkan Yılmazer’in öğretmenliğinde bir zakirlik kursuna başladım. Öncesinde zakirlik yapıyordum ama söylediğim deyişlerin ne anlama geldiğini daha iyi idrak edip, daha iyi şekilde insanlara yansıtmam lazımdı. Çünkü bu yol hata kabul etmezdi. Ağır bir sorumluluk çünkü her Aşık düşüncelerini gönlündekiyle yazar. Gönlüyle ne yazdığını görürsün ama gördüklerinde ne düşünmen gerektiğini senin bilmen gerekiyor. O düşünceye erişmek lazım.

Yeni yetişen zakirler hakkında neler düşünüyorsun?

Yeni yetişen zakirler hakkında yorum yapmak ne kadar üstüme düşer bilmiyorum. Benden daha büyüklerin aslında buna cevap vermesi lazım. Ama benden sonra gelenlerin sadece güzel saz çalan ve güzel sesi olan kişilerden ibaret olması beni korkutuyor. Çünkü zakirlik yapan kişinin yolun gerekliliklerinide ortaya koyması gerekiyor. Bu tarz bir anlayışa sahip kişiler ancak bu yolun hakkını verir. Perşembe akşamı cemde, cuma akşamı barda o iş olmaz. Bu benim şahsi düşüncem tabi ki önermediğim ve onaylamadığım birşey. Ancak benden de büyüklere sormak daha doğru bu soruyu.

Zakirlik yapan kişi erkek mi olmalı?

Kesinlikle hayır. Kadın zakirlerimiz de var ancak kadınlar tarafından çok ilgiyle yaklaşılmıyor. Onun sebebini kadın bir zakirden dinlemek gerek. Ama bence yolun ağırlığından diye düşünüyorum. Sevdiğim ve dinlediğim kadın zakirler var. Gerçekten ne hissetiklerini ve ne hissetirmeleri gerektiğini çok iyi bilen zakirler.

Zakirlerin kullandığı standart bir saz var mi varsa neye göre tercih saz tercih ediliyor?

Aslında tüm zakirler önceden divan sazı diye isimlendirilen, normal bağlamadan daha uzun sapı olan bir sazla çalıyorlardı. Ancak teknoloji ve ihtiyaç değiştikçe tabi ki çalınan sazda değişiyor.

Ülkemizde Zakirlik bir meslek dalı mı bu işten para kazanılıyor mu?

Aslında meslek dalı olarak görmek çok yanlış. Çünkü para kazandığın herşey bir meslek olmayabilir. Zakirler genelde cemlere gittikleri için kimseden para talep etmez. Bana şu kadar verirseniz ben gelir çalarım demiyor diyemezler. Ancak insanların içinden gelip para vermek isterlerse o parayıda geri çevirmezler. Çünkü günümüzde bir yerden bir yere gitmek masraf. Yani kapıdan dışarı çıktığın an 1 minibüse otobüse binip gidiliyor. Gittiğin yerde en az 2 saat ile 3 saat zaman geçiriyorsun. Bunların elbette hak katında bir karşılığı var. Ancak halkında bunları düşünüp hareket etmesi daha doğru olabilir. Çünkü ben cebimde 5 TL para verken Sefaköy’de bir ceme katıldığımı hatırlıyorum. Para vermemişlerdi ve bende istemedim. Sırtımda sazım ile sefaköy’den İkitelli’ye kadar yürüyerek gitmiştim. Bu durumdan da hiç gocunmadım. Üstelik onur duydum.

En sevdiğiniz değiş hangisi ve seni etkileyen yanı ne?

Neçedir ağlarsın ey kaşı keman isimli Şah Hatayi deyişi. Bana kader ve kısmet arasındaki farkı anlatan en güzel deyiş. Tabi kişiden kişiye değişerek bir çok anlama bürüne bilir. Ama en doğrusunu yakalamak için önce Şah Hatayi okuyup anlamak gerek.

Yeni başlayacak olan zakirliğe merakı olanlara tavsiyelerini alabilir miyiz?

Zakir olacak kişinin edep erkan kurallarını bilmesi gerek. 4 Kapı 40 Makam çok iyi anlaşılmalı. Cemdeki hayatı ile gündelik hayatı arasında fark olmamalı. Kadın zakirler giyimine kuşamına özellikle dikkat etmeli. Erkek zakirler ise eline beline diline sahip ol sözüne dikkat etmeli. Bol bol hissetmeli kerbelayı, dersimi, maraşı, çorumu, sivası ve daha günümüze kadar olan herşeyi. Bol bol 7 ulu ozan dinlemeli ve okumalı.

Zakirlerin çaldığı saza neden telli Kur’an diyorlar?

Çünkü zakirler o ellerindeki sazla Kur’an ayeti okuyorlar. Her deyişte farklı bir ayete ya da o ayetin anlamına yer verir. Bu yüzden telli Kur’an deriz.

Duaz İmam ile deyiş arasındaki fark ne ve bütün bunlarla türkü arasındaki fark ne?

Duaz imamlarda 12 imamların isimleri zikredilir. Deyişlerde daha çok ayetlerin tefsirleri yer alır. Bu özellikleri söyledikten sonra türküyle aralarındaki farkı anlatmaya ne kadar gerek kaldı bilmiyorum. Ama türküyüde açıklayalım. Türkü anadoludan günümüze kadar gelmiştir. Gündelik hayatta yaşadıklarımızdan ders alarak yazılıp söylenir.

Günümüzde zakir veya aşık bazında örnek aldığınız ve araştırdığınız birisi var mı?

Dertli Divani mahlaslı Veli Aykut örnek aldığım bir sanatçı, bir zakir ve bir aşıktır.

Zakirliği ne derece icra ediyorsunuz?

Zakirliğe bir süre ara verdim. Ticari boyutlardan dolayı. Ancak evimde sürekli sazımı elime alıp çalarım. Çünkü paslanmamam ve daha çok öğrenmem gerekiyor. Bu yolu yürüten çok fazla kişi var. Beğendiğim ve sevdiğim insanlarda var. Ancak bu yolu dört dörtlük götürebildiğime inanmıyorum. Özellikle de bu zamanda yapabileceğime bir güvenim yok. İnsanlar kötü ve toplum çok kötü. Kendimi hazırladığım zaman ve kendimi pişirdiğim zaman tekrar devam edeceğim. Bunun içinde kendimce hazırladığım bazı çalışmalar var ve tamamladığımda yine cemevlerinde gönlümü, hislerimi doyasıya paylaşacağım.

Zakirlik dışında ki hayatınızda neler yaparsınız?

MCS Ajans adında bir şirket işletiyorum. Burada yazılım, reklam ve danışmanlık hizmetleri veriyoruz. Bununla beraber tiyatro ile ilgileniyorum. Ancak işlerden fırsat bulup bir türlü devam ettiremedim. Bazı cemevlerinde tiyatro ile ilgili eğitim ve Kerbela isminde bir canlandırma üzerinde çalışıyoruz. Geçtiğimiz sene 4 yerde hazırladığımız canlandırmayı insanlarla buluşturduk. Burada Hz.Hüseyin i canlandırmak bana düştü ve ciddi anlamda onu hissetmiştim. Ardından kendi yazdığım şiirler ve türküler var onları hayata geçirmeye çalışıyorum. Yakın zamanda bir albüm çalışması düşünüyoruz. Üzerinde bazı denemeler yaparak ilerliyoruz. İnşallah Nisan Mayıs gibi böyle bir çalışmaya başlayıp sonlandırabiliriz.

Tüm dünya seni duysaydı ne söylemek isterdin?

Tüm dünyaya doğadan artık elinizin çekin, insanları öldürmeyin, kadınlara hak ettiği değeri verin, çocuklara dokunmayın, hayvanları katletmeyin, kötülük yapmayın, ölümsüz olduğunuzu sanmayın, paranın kölesi olmayın, teknolojiyi doğru kullanın, yolda yürürken ya da araba sürerken telefon vs. Kullanmayın, içki sarhoşu değil aşk sarhoşu olun, kadınınızı ve erkeğinizi sevin, ihanet etmeyin, hakkınızı silahla değil kalemle savunun, nefesinizi boşa harcamayın, birgün ölecekseniz eğer serefenizle ölün derdim.

Sana ulaşmak isteyenler için iletişim adreslerini paylaşır mısın?

Instagram: @mehmetcansurucuofficall , www.mehmetcansurucu.com.tr

1998 doğumlu. Uçak Teknolojisi mezunu. Sanat sever.