SANATORIUM, Agnès Guillaume’un “Kaçalım” Başlıklı Türkiye’deki İlk Kişisel Sergisine Ev Sahipliği Yapıyor

SANATORIUM, Agnès Guillaume’un “Kaçalım” başlıklı Türkiye’deki ilk kişisel sergisine 18 Şubat 2021 – 4 Nisan 2021 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor.

Agnès Guillaume‘un işleri kinayeli, metaforik, asla gerçekçi olmayan, ancak yine de varoluşsal bir gerçeklikle bağlantılı olmalarıyla birleşiyor. Paul Ardenne’in belirttiği gibi Guillaume’un işleri, varoluş olgusu ve yaşam boyu şu soruları sorarak düşünme üzerine kafa yormakla meşgul: Doğru yönü seçip seçmediğimizi hiç bilebilir miyiz? Nasıl ve ne ile var oluruz? Sevgi, talihsizlik, direnç, akışa bırakmayla mı? Ölümlü kaderimizin eylemlerimize uyguladığı korku ve odakla mı? Sığındığımız hayal gücüyle mi?

“Kaçalım” ile sanatçı, meditatif hali kendi üzerine düşünmeye ve gerçeklikten kaçmak için birer davet olarak iki farklı yöne itmeyi amaçlıyor. İnsan olmanın ne anlama geldiğini, özellikle psişe açısından derinlemesine sorgulayan sanatçı, işlerinde bu meditatif hale kapı açmak için, tümü tanınmaz haldeki bedensel biçimlerle karışmış su, kum, kaya, rüzgar ve ışık gibi çeşitli doğa unsurlarını kullanıyor.

Somuttan bir kaçış ve her türlü kesinlik ve tekil düşünce yapısının karşısında olarak sergi, daha açık fikirli, eleştirel ve kişisel bir bakışla gerçekliğe geri dönüş için bir çağrı niteliği taşıyor.

Sanatçı Hakkında

Geçmişte müzisyen olan Agnès Guillaume (1962), 2010 yılında video sanatına yöneldi. Video, karışık medya işleri ve nakış üretiyor. Sanatçının videoları, öz farkındalığı düşünen şiirsel biçimler olarak işlev görüyor. Artan bir uluslararası üne sahip olan Agnès Guillaume’un işleri, Petit Palais – Paris Şehri Güzel Sanatlar Müzesi, Belçika Kraliyet Güzel Sanatlar Müzesi, Nuit Blanche 2020, Videoforme ve ArtBrussels gibi farklı mekanlarda sergilendi. İşleri pek çok kamusal ve kişisel koleksiyonda yer alan Agnès Guillaume, Paris ve Belçika arasında bir yaşam sürüyor.

“Hem videolarında hem nakışlarında, Agnès Guillaume sadece bizlerden, insanlardan bahseder. Durumumuzun idealleştirilmiş bir kavrayışına cisim veren soyut, aşkın, uydurma bir insanlık değil. Nietzsche’nin deyişiyle, çokça insan olan insanlar… İçinde yaşadığımız hız ve sürekli ivme hali çağında, bu tarz bir görsel çaba teslim olmaz: Sanat, dikkati talep ve hak eden bir ifadedir.” Paul Ardenne, Sanat tarihçisi ve yazar

“Kısa filmlere göre video sanatı ne ise, romanlara göre şiir de odur: Anlatı yerini düşsele bırakır.” Christophe Leribault, Petit Palais Paris Şehri Güzel Sanatlar Müzesi Direktörü

SANATORIUM
Kemankeş Mahallesi, Mumhane Caddesi, No:67/A Karaköy/İstanbul

1988 doğumlu, Sanat ve Kültür Yönetimi mezunu, sanat ve kültür meraklısı.