GHOST IN THE SHELL (2017)
GHOST IN THE SHELL (2017)

Yapay Zeka, Sanat ve Nekropolitika Üzerine

26 Mart 2024

Yapay zekanın sanat alanında kullanılması ile birlikte birçok yeni ve eski tartışmalar gün yüzüne çıktı. Kökleri sanayi devrimine kadar giden teknoloji ile ilgili tartışmalar 1957’de Transhümanizm kavramının kullanılmasıyla farklı bir boyuta geçer ve günümüzde yapay zeka teknolojilerindeki gelişmeler ile devam eder. Şüphesiz yapay zeka ve sanat ilişkisi çok katmalı ve heyecan verici olayları içinde barındırıyor. Bu yazıda yapay zeka ile üretilen başarılı sanat yapıtlarından ziyade olgunun daha sorunlu taraflarına değinmek istiyorum. Basit bir teknoloji karşıtlığı durumu gibi anlaşılmasından korktuğum için de tartışmanın teknoloji karşıtlığı tarafının tam karşısında durduğumu belirtmek isterim.

Yapay zekanın gündelik hayata girişi, 2. Dünya Savaşı’ndan sonra başladı ve sonuçları hakkında tartışmalar hızla artıyor. Bu durum, bilgisayarın 1990’lı yıllarda gündelik yaşama girmesine benzer boyutlara ulaşıyor. Üretim, sosyolojik değişim, işçi sınıfı ve finansallaşma gibi konularda önemli değişimler ve tartışmalar yapay zekanın gündemi belirlemesine neden oluyor. Artık yapay zeka her yerde. Ancak yapay zeka topluma onarılamaz zararlar da verebilir. Yapay zeka, mevcut krizlerimizin çözümüne yardımcı olmak yerine, insanların yaşam şansını sınırlayan çatlaklara neden olabilir ve hatta toplumsal sorunlara faşist çözümler sunabilir. Bu tartışmalara sınıfsal boyuttan bakarsak, bilim ve teknolojinin sermayenin kontrolünde ve denetiminde olmasından kaynaklanan birçok tehlikeyle karşı karşıya kalıyoruz.

Yakın zamanda sanat dünyasında çokça konuşulan NFT örneğini incelersek yine benzer bir durumla karşılaşıyoruz. Doğası gereği başlarda bireylerin anonim olabildiği bir kamusal alan olan internet, giderek otoriter rejimlerin ve sermayenin denetimi altına girdi. İnternette üretilen anonim görseller NFT ile belirlenerek muğlak alandan çıktı ve denetim alanına girdi. Bunu sanat eserinin internet ortamında daha görünür olduğu, hızlı dolaşıma girdiği ve böylece her sanatçıya eşit fırsat verdiği iddiasıyla gerçekleşti. Gelecekte teknolojik gelişmelerle birlikte insanların Metaverse’te (sanal evren) daha çok vakit geçirmesini ön gören sermaye yatırımlarını bu alana kaydırmaya başladı. Özellikle dünyanın en büyük şirketlerinden biri olan Facebook, adını Meta olarak değiştirerek bu alanda ciddi çalışmalara başladı.[1] Sermayenin denetimindeki bu alanın güzellemeleri NFT sanat eserleri ile yapıldı.

Bir yapay zeka araştırma şirketi olan OpenAI’ın CEO’su Sam Altman yine sanat üzerinden kendi şirketini meşru bir zemine oturtuyor.[2] Yapay zekayı sermayenin elinde olan bir güç olarak düşündüğümüzde bu konuya dair endişelerimiz de artıyor. Dan McQuillan’ın “Yapay Zekaya Direnmek Antifaşist Bir Yaklaşım”[3] kitabı bu endişeleri merkezine alıyor. McQuillan kitabında bu durumu Nekropolitika kavramı çevresinde şekillendiriyor.

Nekropolitika, sosyal ve politik gücün kullanılmasıyla insanların yaşamını ve ölümünü dikte etmeyi içeren siyasal bir kavramdır. Nekropolitika terimi Achille Mbembe tarafından detaylı olarak incelenmiştir ve biyoiktidar kavramının bir uzantısı olarak kabul edilir. Michel Foucault’un biyo-iktidar ve biyopolitika kavramlarıyla bağlantılı olarak ele alınan nekropolitika, belirli nüfus gruplarının daha değerli olarak önceliklendirilmesi üzerinde durur. Mbembe’ye göre, nekropolitika öldürme hakkını içerir ve diğer insanları ölüme maruz bırakma yetkisini de kapsar. Nekropolitika, biyoiktidar ve biyopolitika tartışmalarıyla iç içe geçer ve yaşam ile ölüm arasındaki ilişkiyi analiz etmeyi amaçlar. Mbembe, nekropolitikanın insanlar üzerindeki etkilerini kölelik, Filistin’in işgali ve intihar bombacıları örnekleriyle açıklar.[4] Yapay zekanın (AI) yükselişiyle birlikte, yapay zekanın nekropolitikte kullanımının insanlıktan çıkarılmaya, ayrımcılığa ve mahremiyetin erozyona uğramasına yol açabileceğine dair artan bir korku var. Yapay zeka şiddeti önlemek, insan haklarını geliştirmek, kamu güvenliğini ve emniyetini geliştirmek için kullanılabilirken, bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasını sağlamak için kullanımının düzenlenmesi büyük önem taşıyor.

Yapay zekanın nekropolitikte kullanılması insanlık dışılaşmaya yol açabilir. Yapay zeka, şiddet veya dışlama amacıyla belirli popülasyonları hedeflemek için kullanılabilir. Örneğin yapay zeka, bireyleri etnik kökenlerine, dinlerine veya siyasi inançlarına göre tespit etmek ve takip etmek için kullanılabilir ve bu da onlara zulme yol açabilir. Yapay zeka aynı zamanda karar alma sürecinde insan unsurunu da ortadan kaldırabilir ve bu da empati eksikliğine yol açabilir. İnsan yargısı olmadan şiddeti meşrulaştırmak ve hedef alınanları insanlıktan çıkarmak daha kolay hale gelir. Yapay zeka kullanımı, şiddetin siyasi hedeflere ulaşmanın kabul edilebilir bir yolu haline geldiği şiddetin normalleşmesine yol açabilir. Bu durum da bizi faşizm ile karşı karşıya getirir. McQuillian bu durumda alttan gelen hareketlerin de altını çiziyor ve “bildiğimiz hâliyle yapay zekâya direnmemiz, algoritmik optimizasyon yerine ortak faydaya öncelik vererek onu yeniden yapılandırmamız” gerektiğini belirtiyor.

Sonuç olarak teknoloji, bilim ve yapay zeka üzerindeki tartışmalarda bu güçleri kimlerin elinde tutuğu işlevini de belirliyor. Yapay zekanın faşist ideolojileri desteklemek için kullanılması ciddi bir tehlikedir. Yapay zeka vatandaşları izlemek, muhalifleri takip etmek ve ifade özgürlüğünü bastırmak için kullanılabilir. Bu durum mahremiyetin ihlaline ve temel insan haklarının bastırılmasına yol açabilir. Sanat alanında yapay zeka ile ilgilenen ve bu alanda üreten sanatçıların ve araştırmacıların bu olgunun bilince olarak üretimlerini ele almalıdır.


[1] Bknz: Facebook adını neden ‘Meta’ olarak değiştirdi? – https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-59085284
[2] Bknz: https://www.youtube.com/watch?v=jvqFAi7vkBc&t=2411s
[3] Bknz. https://www.e-skop.com/duyuru/yapay-zek%C3%A2ya-direnmek/948
[4] Bknz. Necropolitics, A. Mbembe, Duke University Press, 2019

Emin Çelik

Üretimleri genel olarak heykel, enstalasyon ve video odağında olan bir sanatçıdır. Aynı zamanda güncel sanat alanında çeşitli yazılar yazar.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası
Önceki

Akbank Sanat’ta Yeni Sergi: Dijital Sanatta Şimdi: Oyun Odası

"Sahadan" 5 Nisan'da İstanbul Tasarım Müzesi’nde!
Sonraki

“Sahadan” 6 Nisan’da İstanbul Tasarım Müzesi’nde!

Kaçırmayın!

21GR

21GR’dan Yeni Tekli “Rüzgar”

21GR, Yüksek Sadakat’ten tanıdığımız Kutlu Özmakinacı tarafından müzik sahnemizin önde
TEBDİL

Tebdil Oyunu Haziran’da Pops Balat’ta!

Ahmet Sami Özbudak’ın yazdığı ve rejisini üstlendiği, 2383 Yapımı olan