Dârülbedâyi Kurucusu André Antoine’ın Filmleri Sinematek/Sinema Evi’nde

La Terre
La Terre

FIAF’a kabul edilerek uluslararası sinematekler ağına katılan Kadıköy Belediyesi Sinematek/Sinema Evi, Yoğurtçu Parkı yakınındaki binasında gösterim ve etkinliklerine yeni yılda da son hız devam ediyor. 30 Ocak-07 Nisan 2024 tarihleri arasında izlenebilecek yeni programında Chantal Akerman’a odaklanan ve Marcello Mastroianni’nin 100 Yaşını bir seçkiyle kutlayan Sinematek’in düzenli programı Sessiz Perşembe’nin konuğu ise André Antoine.

Kurukahveci Mehmet Efendi’nin desteği ve Amsterdam Eye Filmmuseum sessiz film küratörü Elif Rongen-Kaynakçı’nın danışmanlığında hazırlanan Sessiz Perşembe gösterimleri, sessiz sinemanın seçkin örneklerini birbirinden yetenekli müzisyenlerin canlı müziğiyle buluşturarak eşsiz seyir deneyimleri yaratmaya devam ediyor.

André Antoine kimdir?

André Antoine (1858-1943) özellikle Paris’te sahnelediği oyunlarla natüralist tiyatro anlayışının kurucusu olarak anılıyor. Antoine, kabul gören klasik tiyatronun kalıplarını yıkarak gerçekçi ve doğal yorumuyla büyük sansasyon yarattı. Örneğin, oyuncuların seyirciyi yok sayarak bazen karanlıkta, bazen de salona sırtlarını dönerek oynamaları tiyatro dünyasını derinden sarsmıştı. Antoine 1915’ten ölümüne dek sinema ile de ilgilendi. Yönetmenlik serüveni sinema tarihi tarafından yakın zamana kadar neredeyse tamamen göz ardı edilmişti.

Antoine, Osmanlı İmparatorluğu’nda da tanınıyordu; 1890’larda birkaç kez İstanbul’a gelerek oyunlarını sergilemiş, gitgide aralarında Muhsin Ertuğrul’un da olduğu genç tiyatro hayranlarının yakından izlediği bir isim hâline gelmişti. Nitekim Cemil Topuzlu, Dârülbedâyi’nin kurulması sürecinde Antoine’ı müdür atayarak İstanbul’a getirtti. Ertuğrul’un anılarında anlatıldığına göre, Antoine kendisine edebiyatçılardan oluşan bir grup danışman istemişti. Dârülbedâyi’nin kuruluş aşamasındaki ilk toplantılarda yanında Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Yahya Kemal Beyatlı, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Abdülhak Hamit Tarhan gibi birçok isim vardı. Ancak Birinci Dünya Savaşı’nın çıkmasıyla Antoine aniden Fransa’ya
dönmek zorunda kaldı.

“Hayattan bir kesit”

Filmlerindeki belgesel doku pazarlar, sokak kutlamaları, folklorik ayrıntılar ve yerel figüranlar gibi gerçek detaylardan kaynaklanan Antoine’ın üç filmi en iyi kopyaları ve canlı müzik eşliğinde sinemaseverlerle buluşuyor.

Suçlu (Le Coupable, 1917), geriye dönüşlere (flashback) dayanan güçlü dramaturijisi ile izleyiciyi Paris’te sokak sokak gezdirerek bu büyük şehirde farklı kişilerin aynı mekânları nasıl deneyimlediğini gözlemler. Toprak (La Terre, 1921) ise Émile Zola’nın 1887’de yayımlanan eserinin olabildiğince sadık bir uyarlamasıdır. Zola hayranı Antoine, kırsal hayatın şiddetli ve acımasız doğasını kendine özgü gerçekçi üslubuyla anlatıyor. Kırlangıç ve Baştankara (L’Hirondelle et la Mésange) ise çekimleri 1920’de tamamlanmasına rağmen 1924’teki bir iki gösterim dışında on yıllarca rafta kalmış bir film. Ta ki 1980’lerin ortasında arşivlerde bulunana dek… Ne mutlu ki, on yıllar sonra ortaya çıkan yeni gerçekçilik gibi akımlar, hayattan bir kesit vermeye çalışan Antoine’ın sinemasını yeniden güncel hâle getirdi.

Türkiye'nin En Büyük Sanat Haber Portalı, Güncel Sanat Haberleri, Sergi Rehberi, Sanatçı Portfolyoları, Sanat Üzerine Röportajlar