11 yaşında başladığı bale sanatında, dans etme aşkı ve arkasına aldığı aile desteğiyle sanatını ülke sınırları dışına taşıran ve şu sıralar Montreal’de, Grand Ballet Canadian‘da dans eden başarılı balet Melih Mertel‘e sanatını icra etmesi ve pandemi sürecindeki çalışmalarını sordum.
Keyifli okumalar.
Kendinizi nasıl tanımlıyorsunuz?
Kendimi kısaca şöyle tanımlayabilirim: güler yüzlü, pozitif, çok çalışkan, disiplinli ve asla pes etmeyen biri.
Dansı mesleğiniz olarak kabul edişiniz nasıl gelişti? Ailenizin bu konudaki yaklaşımı nasıl oldu?
Konservatuara 11 yaşımda başlamıştım, ortaokul üçüncü sınıfta, balenin benim mesleğim olacağına o çocuk yaşımda karar verip daha çok bilinçli ve sıkı çalışmaya baslamıştım. Annemin beni konservatuar bale bölümü sınavlarına kaydımı yaptırmasından sonra babam karşı çıkmıştı; oğullarından birinin askeri okulda okumasını hayal etmiş olmalı -normal olarak-. Ama şu anda kendisi en büyük destekçilerimdendir. Gösterilerimi büyük gurur ve göz yaşıyla izliyor.
Şu sıralar neler yapıyorsunuz, bale sanatçısı olarak bir gününüz nasıl geçiyor?
Şu sıralar günüm eski rutin günlerimize döndü diyebilirim. Sabah bale dersi ile başlıyorum ve sonrasında provalar devam ediyor. Balede calışmalarımız bittikten sonra ben yine günüme ya pilates ya da güçlendirme çalışmaları yaparak devam ediyorum.
Balenin çok disiplinli bir sanat dalı olduğunu biliyoruz. Pandemi sürecinde siz nasıl etkilendiniz? Bu süreçte kendinizi aktif ve vücudunuzu nasıl formda tutuyorsunuz?
Pandemi döneminin ilk başlarında fazla zorlanma hissetmemiştim. Çünkü bu sürecin bu kadar uzayacağını tahmin etmemiştim. Süreç uzadıkça belirsizlik beni endişelendirmeye başlamıştı; stüdyolara ders ve provalarımızı yapmaya, sahnelere ne zaman geri döneceğimizi bilmiyorduk. Bale sanatçısı olarak her zaman formda olmamız gerekirdi ve bu yüzden pandemi sürecinde biraz da olsa formumuzu koruyabilmek adına ev içerisinde masa veya sandalye tutarak bale dersi yapmaya başladım. Bu dersleri, eşimle beraber sosyal medya üzerinde hem ders vererek hem de diğer ders veren dansçılar veya hocaların derslerine katılarak formumuzu birlikte korumaya çalıştık. Bale dersleri sonrasında genelikle yaklaşık iki saate yakın pilates ve güçlendirme egzersizleri yapıyordum. Gerçeği söylemek gerekirse hiç de kolay bir süreç olmadı bizler icin. Hem fiziksel hem de psikolojik yönden.
Türkiye’de bale sanatçısı bir erkek dansçıya bakışı nasıl yorumluyorsunuz, baletlerin sayısının az oluşunu bakış açımızdan kaynaklı olduğunu düşünüyor musunuz?
Türkiye’de bale sanatına ve bale erkek sanatçısına bakışın biraz daha iyileştiğini söyleyebilirim. Ama yeterli olmadığını da düşünüyorum. Daha önceleri şöyle düşüncesiz yorumlar alırdım: “erkek adam tayt giyer mi”. Taytı ben de çok sevdiğimden ya da tayt delisi olduğumdan giymiyorum, mesleğimin bir parçası. Nasıl bir doktorun ameliyata girerken giymesi gerekenleri varsa steril kıyafetleri gibi ya da bir futbolcunun sahaya çıkarken kramponsuz çıkamayacağı veya antrenmanlarını onsuz yapamayacağı gibi bizler için de tayt giymek mesleğimizin bir parçası. Ve şu döneme bakacak olursanız bizlerden daha fazla tayt giyenler var; spor salonlarında antrenman yapanlar, koşu sporuyla ilgilenenler, bisiklete binen insanlar. Merak ediyorum şimdi “erkek adam tayt giyer mi”ye ne oldu!. Umarım ileride böyle düşünceler biraz daha kırılır ve toplulumuzda, sanatçılarımız gereken değeri fazlasıyla görür.
Mesleğinizde emeklilik yaşı ne zaman ve kendinizi emekli olduğunuzda nerede, ne yapıyor olarak hayal ediyorsunuz?
Bale sanatı mesleğimizde emeklilik yaşı (yani icra etme) değişiklik gösterebilir. Bunun sebepleri ise sakatlık geçirir ve kalıcı bir sakatlık durumu olursa erken yaşta mesleğimize veda etmemiz gerekebilir. Bunun dışında bir dansçının uzun yıllar sanatını icra edebileceğine inanıyorum. Yaşam tarzı, çalışma disiplini gibi faktörler çok önemli uzun yıllar dans edebilmek için. Türkiye’de memur statüsünde olduğumuz için devlet kadrolarında bu sebepten dolayı kağıt üzerinde emeklilik yaşı 65’tir. Emeklilik demiyelimde aktif dans yaşantım bittiğinde yine sanatımla ilgili işler üzerinde calışmayı hayal ediyorum. Bunlar bale direktörlüğü, bale hocası veya bale repetitörlüğü olabilir.
Tiyatro sanatı tarafında, pandemi sonucu olumsuz gelişmelerden dolayı ortak bir sesleniş var. Opera ve bale sanatı içinde neler oluyor? Siz bale sanatçılarının bu süreçteki durumları nedir?
Bu süreçten malum bütün dünya büyük bir şekilde etkilenmiş oldu. Türkiye’deki ve dünyadaki bütün bale kurumları calışmalarını ve gösterilerini durdurmak zorunda kalmıştır. Ben şu anda Grand Ballet Canadian’da dans etmekteyim. Bizler burada yaklaşık 3 ay boyunca çalışmalarımızı durdurmak zorunda kaldık. Bu süreç içerisinde daha önce söylediğim gibi çalışmalarımızı olabildiğince evlerimizde gerçekleştirdik. Biz sanatçılar üretmeye endeksliyiz, çalışmayıp üretmezsek rahatsızlık duyuyoruz. Zaman zaman evin içersinde küçük koreografi çalışmaları yapıp sosyal medyada seyircilerimize ulaştırmaya çalıştık. Bu tür çalışmalar psikolojimize pozitif anlamda destek oluyordu. Ne mutlu bize ki kısa süre önce stüdyolarımıza geri döndük ve calışmalarımıza başladık. Tabi ki her şey eskisi gibi değil, Covid19 kuralları içerisinde çalışıyoruz. Bunlar nedir: maske kullanımı, her yerde dezenfekte jelleri, daha önce bir bale barında 4 kişi ile çalışırken, şimdi ise bir kişiden fazla olamıyoruz. Bunlar gibi saymadığım bir çok kurala rağmen stüdyolara geri dönmekten çok mutluyuz. Ama ne yazık ki sahnelere ne zaman döneceğimiz halen meçhul.
Sanatseverlerin son dönem opera ve baleye yaklaşım ve duydukları ilgiyi nasıl yorumlarsınız? Opera ve bale sanatı adına, iyisi için seyirci olarak neler yapabiliriz?
Türkiye’den yaklaşık iki yıl önce ayrıldım, İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nde bulunduğum zamanlarda çoğunlukla Süreyya Operası’nda eserlerimizi sergilerdik ve her zaman büyük ilgi görürdük. Bilet bulmakta bile zorlanırdı değerli seyircilerimiz. Ben de Türk seyircisinin yeri bir başkadır; sahne üzerindeyken onların güzel ve sıcak enerjisini hep hissetmişimdir ve halen bizim o güzel seyircimizin özlemini çekerim.
Türk seyircisi sanatın ve sanatçının her zaman yanında olduğunu hissettirmiştir bizlere. Bunu gerek temsil sonrası alkışları olsun gerekse özelden mesajları ile. Ek olarak bunu dile getirmek isterim sayın seyircilerimiz izlediği ve sevdiği sanatçılarla iletişime geçmekten çekinmesinler lütfen, biz sanatçılara en büyük mutluluğu onların güzel alkışları ve özelden yazmış oldukları anlamlı mesajları veriyor. Bütün o sıkı ve zorlu çalışmalarımızın en güzel hediyesi onların bize olan sevgisidir.
Değerli vaktinizi bana ve okuyucularımıza ayırdığınız için çok teşekkür ederim.