Ferit Tunçer
Ferit Tunçer

Ferit Tunçer ile Müziği Üzerine; 90’lardan Günümüze Sohbet

6 Eylül 2022
Ferit Tunçer
Ferit Tunçer

Ferit Tunçer 90’lardan günümüze müzik dünyasında yer alan ve hatta zaman zaman sektörü yönlendiren çalışmalarda da yer almış, özellikle Türkiye Rock Tarihi’ne ismini genç yaşlarından bu yana yazdırmış bir isim. Kendisiyle yazar Gülşah Elikbank’ın “Aşıklar Gece Ölür” kitabının novel soundtrack projesinde yer alan ve yakın zamanda kliplenen şarkısı “Düşman Oldum Hayata” vesilesiyle buluştuk. Geçmişi, bugünü, yakın plandaki hedeflerini konuşurken sektöre ve topluma da dokunduk.

“… farklılıktan, değişiklikten korkan ve çok kızdığı ama kendinin yapmaktan asla vazgeçemediği mahalle baskısı konusunda inat eden müzik mahallelerimiz var.”

Ferit Tunçer

Keyifli okumalar…

90’lardan başlayalım sohbetimize. O günlere damga vurmuş gruplarda yer aldınız. Bir şekilde dönemin müziğini de şekillendirdiniz. Siz ve birlikte çalıştığınız grup arkadaşlarınız o günlerde bunun farkında mıydınız? Şu andan o zamanlara baktığınızda neler düşündürüyor size?

Mahalle baskısına rağmen o dönem için cesaretli ve farklı işler yaptık ve evet bir şeyleri değiştireceğimizin farkındaydık. O günlerde de üretip güzel ve farklı bir maceraya atıldığım için mutluyum. Şu andan o zamanlara bakınca bazı şeylerin değişmediğini görüyorum. O günde hatta bugün de farklılıktan, değişiklikten korkan ve çok kızdığı ama kendinin yapmaktan asla vazgeçemediği mahalle baskısı konusunda inat eden müzik mahallelerimiz var. Dünya değişiyor bir gün onlar da isterlerse değişebilir.

90’larda ve 2000’lerin başlarında çokça etkinsiniz; sonrasında sanki bir ara verme süresi yaşamışsınız ve son dönemde solo çalışmalarınızla sizi dinliyoruz. Grup müziğini ve solo projeleri deneyimlemiş bir müzisyen olarak her ikisinin de olumlu, olumsuz tarafları size göre nelerdir?

Aslında sahneye ve yeni şarkıları piyasaya sunmaya ara verdim ama müzik hep hayatımda ve işim. Bu dönemde teknolojinin gelişmesiyle değişen müzik kayıt teknolojileri üstüne eğitim aldım. 2018 yılında solisti olduğum nreAson isimli grubumun kayıt, mix ve mastering işlerini yaptığım “.dirt” isimli albümünü yayımlandı.

Grup ile solo projelerin avantajları ve dezavantajları elbette var. Bu konuları kendi açımdan ele alırken birden çok enstrüman çalıyor olmamı da katarak solo işlerimin müzik tarafını büyük motivasyonla ve rahatlıkla yaptığımı ifade edebilirim. Aslında şarkıları dinlerken dinleyici beni solo görse de Ferit Tunçer yine bir grup. Çünkü müziği işleyip şarkıyı ortaya çıkarmakla iş bitmiyor. Müziği tamamlayan görsel işler, yayımlama, basın ve halkla ilişkiler ile birlikte kocaman bir grubuz yine.

Grup olmak çok seslilik halidir, enerjiktir yapıcı olduğunda yaratıcılığı körükler, ama bazen tam tersine mıknatıslar birbirini iter ego savaşları da başlarsa yaratıcılığı körelten bir hal de alabilir. Sadece gruplarda değil hayatın her anında kişilerin birbirine empati kurması, gerektiğinde tolere etmeyi bilmesi, zor anlarında desteklemesi, birbirinin kültüründen beslenmesi gelişmesi hem bireyi hem toplumu iyi yönde geliştirmez mi?

Türkiye’de müzikle ilgilenen gençler özellikle de müziğin rock tarafındaysa genellikle grup müziği ile başlar ama çok az grup -üstelik aynı kadroyu bozmadan- yoluna uzun süre devam edebilir. Yukarıda anlattıklarınız da manzarayı az çok gösteriyor aslında…
Bu konudan devam edecek olursak; özellikle grup müziği yapan, yapmak isteyen gençlerimizin nelere dikkat etmeleri gerektiği konusunda onlara tavsiyeleriniz olur mu?

Müzikal ve kültürel anlamda birbirinizi besleyin farklı ve yeni bilgiye açık olun, grup içinde sorumluluklarınızın bilincinde olun, provalara geç kalmayın arkadaşlarınızı bekletmeyin : ) ve aynı grup içinde birbirleri ile rakip olmamalarını tavsiye ederim.

90’larla başlayan sohbetimizde günümüze gelecek olursak, çokça sıkıntılı bir dönemde gibi müzik. Çıkış, umut var mı sizce? Bu konuda çözüm üretilebilecek birliktelik sektör açısından bakacak olursak sizce sağlanır mı? Dinleyenlere de görev düştüğünü düşünerek hemen ekleyelim; müzik dinleyenleri konusunda güncel olarak sizce manzara nasıl?

Bu iki soruyu bir arada yanıtlamalıyım ama önce şunu hatırlatmalıyım. Anayasamızın eşitlik ilkesi 10. maddede düzenlenmiştir. Bu madde şöyle demektedir: “Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.” Fakat bugüne geldiğimizde kendi fikrine göre cinsiyeti, giyimi, yediği içtiği, hatta isminin anlamı sebebiyle kişi, grup ya da festivallerin yasaklanmasını isteyen bir zihniyetle karşı karşıyayız. Sektörde yer alan birçok insan konuşmaktan korkuyor. Konuşan ve tepki veren isimler ise günah keçisi ilan edilip birçok sahne işinden oluyor. Bugün sanatçının derdi gibi görünen bu süreç yarın herkesin özgürlüğünü kısıtlamak isteyenlere dayanak olacaktır. Bu yüzden burada bir tepki verilmesi gerekiyorsa meslekten bağımsız hep birlikte verilmeli.

Tüm konuştuğumuz ciddi ve biraz da karamsar konular yanında vazgeçmeden üretenlerdensiniz. Şarkılarınızın da bir derdi var ve verdiği mesajlar net. Şarkılarınızın hikayeleri ve mesajları konusunda siz neler anlatmak istersiniz?

Adaletsizliğin, eşitsizliğin, anti demokratik uygulamaların ülkemizde ve dünyada artmasıyla birlikte doğanın çılgınca yağmalanması sonucunda geleceğe hatta bugüne dair belirsizlikler çoğaldı. Hepimiz ekonomik konulardan, kişisel özgürlüklere, hayallerimize hatta nefes aldığımız havanın suyun sürdürülebilirliğini dahi kapsayan bir belirsizlik hali dışında başka bir sohbet konumuz kaldı mı?.. Ama “mış gibi” yaşayıp çözülebilir sorunları halı altına süpürdükçe aynı dertler sorunlar günden güne büyüyor. 1520 günü geçti ve Çorlu tren kazasında yakınlarını kaybedenler adalet arıyor, kadına, çocuğa, doktora ve sağlık emekçilerine şiddet devam ediyor ve cezasız kalıyor işte tüm bunların bendeki sesi “Hüküm” ve “Değişmeli” isimli şarkılarımdır.

Yakın zamanda yine solo bir projenizi kolektif bir çalışmaya dahil ettiniz. “Aşıklar Gece Ölür”, içinde birçok müzik türünü de barındıran farklı ve zengin bir proje. Siz projeye nasıl dahil oldunuz, ayrıca projede yer alan şarkınız “Düşman Oldum Hayata”yı kliplendirdiniz de, klip hakkında da bilgi alabilir miyiz?

On Air Music Co. etkinliğinde tanıştığım yazar Gülşah Elikbank takip eden günlerde katılan sanatçılara kitabını göndermişti. Sonrasında Beyza Hanım bu projeden bahsedince sanatın farklı disiplinleri birbirini besleyeceği için bu projede olmayı kabul ettim. Klipte hayatın her yanıyla ona ihanet ettiğini düşünen ve en büyük ihanetleri aslında kendi kendine uğratan bir kişinin; dövüş sporlarıyla kendini, gücünü, zaaflarını ve sınırlarını yeniden keşfinin hikayesine yer verdik.

Klipte yer aldığım sahnelerimin çekimlerini Ojden yaparken diğer sahneler Tima Miroshnichenko`a aittir.

Yeni proje ve çalışmalarınız mutlaka vardır diye düşünüyoruz, biraz da bu konuda bize ön bilgi verebilir misiniz?

Ekim ayında yeni bir şarkımı dinleyicilere sunacağız ve bir hikâye başlayacak. Şarkılarla anlatacağım bu hikâye bir ep ile tamamlanacak. Bu hikâyeyi oluşturan şarkıların çoğunun kaydı bitti. Arka plan çalışmalar başladı, yakında dinleyici ile buluşmayı bekliyorlar : )

Sohbetimize katıldığınız için çok teşekkür ederiz, sizin son eklemek istediklerinizi alabilir miyiz?

Sanata ve sanatçılara verdiğiniz değere, yaptığı işleri halka sundukları bu platformu oluşturup her şeye rağmen devam ettirdiğiniz ve sohbetimizdeki bu güzel sorularınız için teşekkür ederim.

Sanat Okur

Türkiye'nin En Büyük Kültür Sanat Haber Portalı, Sanat Haberleri, Sergi Rehberi, Sanatçı Portfolyoları, Sanat Üzerine Söyleşiler

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki

İstanbul’un Dört Bir Yanı Sergilerle Çevrili

Unorthodox - Ariel Rivka Dance
Sonraki

Zeynep Uğur ile Istanbul Fringe Festival Üzerine Söyleşi

Kaçırmayın!

Kuvvetli Bir Alkış

Berkun Oya İmzalı Kuvvetli Bir Alkış’ın Resmi Fragmanı Yayında

Netflix, Berkun Oya imzalı yeni mini dizi Kuvvetli Bir Alkış’ın
Zerrin Tekindor

Ödüllü Oyunlar Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi’nde

Sabancı Üniversitesi Gösteri Merkezi (SGM), Mart ayı boyunca yine birbirinden