Yara, Onur Güler
Yara, Onur Güler ( Tülin Özen ve Nihal Yalçın )

Genç Yönetmen Onur Güler’in Filmlerine Bakış

24 Temmuz 2024

Günümüzün hızı giderek artan dünyasında kısa filmlerin başlı başına yükselen bir kategori olarak ortaya çıkabileceğini düşünüyorum. Şahsen ben kısa filmci olduğumu söyleyemem. Çok kurgu kitap okumama rağmen öykücü de değilimdir. Galiba o anlatılan hikâyenin bir parçası olma hissini daha uzun yaşamaktan hoşlandığım için ‘kısa’cı değilim diyorum. Ama aslında kısa ve öz bir biçimde anlatmak istediğini anlatabilmenin ne büyük bir beceri olduğunu hepimiz biliyoruz.

Onur Güler
Onur Güler

Genç yönetmen Onur Güler’in şu an MUBİ’de gösterimde olan Yara isimli kısa filmini izledikten sonra bunun bir kez daha farkına vardım. Sadece 16 dakikalık bir film ile o ailenin hikayesini öğrenebiliyor, kendi içinizde vicdan ve adalet sorgulamasını yapabiliyorsunuz mesela. Ya da cenaze arabasının hareket etmesiyle adli tıp doktoru Bahar’ın arabasının ön camına sıçrayan çamur sahnesi gibi vurucu bir sahnenin düşündürttüklerinden bir roman çıkabilir. Aile içinde istismara uğramış kadın hikayesi ve üstü örtülü bir anlaşma formundaki kadın dayanışması ile kadınların bir nevi kendi adaletlerini sağlamış olmaları çok etkileyici. Hemen aklıma şu soru da geliyor tabi: bu bir kadın dayanışması mı, insan dayanışması mı olmalı? Yani o adli tıp doktoru kadın değil de erkek olsaydı, o raporun nasıl yazılmasını beklerdik? Ezilen kadının bir ihtimal başka bir kadından destek görebileceğini, ama bir erkekten asla destek görmeyeceğini düşünmeye daha yatkınız sanki, değil mi? Toplumda bir şeylerin değişmesi için asıl bu tarafın değişmesi gerekmiyor mu biraz da? Ben bunu bir yönetmenine bir sorayım o zaman. : )

Sordum ve şöyle dedi:

“Bu hikâyeyi kurarken kadın veya erkek olsun/olmalı diye düşünmedim. Baktığımız zaman adaletsizlik insanın özgürlüğünü ve nefes alma alanlarını kısıtlayan bir durum. Bu topraklarda da cinsiyet fark etmeksizin birçok insanı derinden etkilemeye devam ediyor. Sadece hikâye yapısını kurarken birbirini önceden hiç tanımamış iki kadının bir sırda buluşma fikri daha çekici geldi. Çünkü kadınlar tanışmadan da kendilerine yapılan saldırılara karşı hızlıca dayanışma içerisinde olabiliyorlar. Sırlarını saklayabiliyorlar. Erkekler daha mantığıyla hareket ediyor. Bu hikâye için doktorun duygusal olması gerekiyordu.”

Başrollerinde Tülin Özen ve Nihal Yalçın’ın oynadığı filmin konusu ve MUBI linki için buraya tık tık.

BOŞLUK/EMPTINESS By Onur GÜLER from ONUR GÜLER on Vimeo.

Yara’dan sonra merak edip Onur Güler’in ilk kısa filmi olan Boşluk’u da izledim. Altın Koza’da jüri özel ödülünü almış olan bu filmde de yine bir kadın istismarı meselesi var. İstenmeyen bir hamileliği sonlandırmak için sevgilisiyle birlikte merdiven altı kürtaj yollarına düşen bir liseli genç kızın hikayesine gidiyor ve yine kısacık zamanda hikâyenin arka planında uzun zamandır neler yaşanmış olduğunu anlıyoruz.  Rüçhan Çalışkur’un yaşlı ebe rolünde olduğu bu filmde erkek sevgilinin tam destek ve anlayışlı yaklaşımına kalbimi bırakıyorum. Yaşlı ebenin yardımcı olurken bir yandan da “erkeklerle oynaşırken iyiydi, şimdi burada tir tir titrersin işte” yorumunu da biraz kadının da kadın üstündeki yargılayıcı ve baskıcı bakışının bir ifadesi olarak yorumluyorum.  Burada kâbus niteliğinde sayıklamaların başrolündeki babanın gerçek mi yoksa ataerkil kodları temsil eden bir metafor olarak mı kullanıldığını da sormak istiyorum ben yine filmin yönetmenine.

Ve yanıt şöyle geliyor:

“Bunu seyircinin zihnine bırakıyorum. Orada ben herhangi birini de göstermedim. Herkes kendi kafasında kurduğu kişiyi/karakteri koysun. Bizleri zor duruma sokan, taciz eden vb. birçok kişi her an her yerdeler. Çoğu kişinin ‘’o yapmaz’’ dediği insanlar bunlar. O yüzden orada seyircinin kendi dünyasına bırakıyorum. Spoiler vermeden ne kadar anlatırım onu da bilemiyorum 🙂

Son olarak 20. Akbank Kısa Film Festivali kapsamında 9 Temmuz’da izlediğim son filmi Hangi Gece Büyüdüysem ile kapanışı yapayım. Nilperi Şahinkaya, Ersin Arıcı ve Aslıhan Kapanşahin’in oynadığı filmde yine bir istenmeyen hamilelik var. Mira, dokuz ay boyunca herkesten gizlediği hamileliğini, yıllardır çocuğu olmayan Serpil ve Ayaz çiftine bebeğini vererek sonlandırmaya çalışıyor ama işler planlandığı gibi gidiyor mu bakalım? İki kadının topluma uyum adına farklı açılardan içinde boğuldukları duygusal kara deliklerin yanında erkeğin ‘o zaman bizim ödemeyi geri alalım’ hesabında olması beni çileden çıkarıyor ve bu kez erkekler kapatılsın mı diye sorasım geliyor. 

Ama öyle sormuyorum tabi. Üçüncü ve son soru olarak şu an üzerinde çalıştığı yeni bir proje var mı diye sormak istiyorum. Ve bir tiyatro sever olarak kendisi de konservatuarın tiyatro bölümünden mezun olan Onur Güler’i bir tiyatro oyunuyla da sahnede görür müyüz diye de bonus sorusu ekliyorum.

“Erkekler kapatılmasın ama sorunları hep beraber iletişim içerisinde dayanışarak çözelim diyerek sosyal mesajlı bir cevap vereyim J Yeni bir projem var. Bu sefer uzun metraj. Kısa filme bir süre ara vermek istiyorum. Tabi uzun soluklu bir yol bu umarım en yakın zamanda çekimlere başlarız. Çektiğim kısa filmler tiyatro gibi daha çok tek mekân üzerinden gidiyor ve az oyunculu. O yüzden tiyatroya hala yakınım ve tiyatro eğitiminin bana çok faydası oldu diyebilirim. Tiyatroyu metin olarak değil ama reji anlamında yakın zamanda yeni bir ekiple planlıyorum.”

Onur Güler’in şu ana kadar yaptığı işleri ve aldığı ödülleri görmek isteyenleri buraya alalım. Bundan sonraki işleri için de yakın takipte kalalım derim. Sorularımı yanıtlamaya zaman ayırdığı için de ayrıca teşekkür ediyorum kendisine.

İyi seyirler.

İmge Tan

İmge Tan, ODTÜ İşletme mezunu olmasına rağmen ağırlıklı olarak yayıncılık sektöründe serbest çalışmıştır. Çeşitli yayınevlerine bağlı olarak çevirisini yaptığı yaklaşık 30 kitap bulunmaktadır. Yıllarca kültür-sanat etkinlikleri, kitaplar ve seyahatler ile ilgili yazılarını paylaştığı kendi bireysel blogu ve çeşitli sosyal medya platformları olmuştur. Son yıllarda ise bu tür paylaşımlarını sosyal medyada kendi hesabında paylaşmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Orhan Gazi Keskin, "Yıldızların Uzaklığına Övgü"
Önceki

Orhan Gazi Keskin “Yıldızların Uzaklığına Övgü” Galeri Kambur’da

Murat Abbas
Sonraki

Kültür AŞ, İlk Kez Fortune 500 Türkiye Listesinde!

Kaçırmayın!

Ahmet Ağıllı

Portfolyo: Ahmet Ağıllı

1989 yılında Ankara’da doğdum. Ortaöğretim ve lise eğitimimi Ankara’da tamamladım.
İstanbul Modern Sinema

İstanbul Modern’de Sinefil Dönemi Başlıyor!

İstanbul Modern, sinemaseverlere özel yeni bir üyelik programı başlatıyor. Sinema