Georg Baselitz’in son on yılda ürettiği eserler, 13 Eylül 2024’ten itibaren Sakıp Sabancı Müzesi’nde sergilenmeye başladı. Akbank Sanat’ın desteğiyle çağdaş sanatın önde gelen isimlerinden Alman ressam, baskı sanatçısı ve heykeltıraş Georg Baselitz’in yakın geçmişte ürettiği yüze yakın büyük boyutlu resim ve heykelden oluşan Georg Baselitz: Son On Yıl başlıklı sergi, SSM’nin tüm galeri alanlarında ve bahçesinde 2 Şubat’a kadar gezilebilecek. Serginin küratörlüğünü sanatçının eserleri konusunda uzman olan Sir Norman Rosenthal üstleniyor.
Tanınabilen özneleri soyutlamaya tercih eden sanatçı, duyguları olabilecek en direkt şekilde aktarabilmek için bilinçli bir şekilde abartılı bir palet ve ham bir tarzdan yararlanıyor. Naziler tarafından kınanan Alman ekspresyonizmini benimseyen Baselitz, eserlerinde insan figürünü temel bir konuma yerleştiriyor. Ama baş aşağı! 1980’den bu yana uluslararası sanat dünyasında derin bir etkiye sahip olmuş olan Baselitz, 20. yüzyılın ikinci yarısında Alman sanatı için yeni bir kimlik şekillendirmiş. İkinci Dünya Savaşı’nın travma ve trajedisine tepki olarak geliştirdiği benzersiz bireysel üslubuyla 1969’dan beri kompozisyonlarını baş aşağı resmeden sanatçı için bu yeni format, biçimi içeriğinden arındırmanın, soyutlama ve figürasyon arasında bir yerde durmanın ve zamanında geleneksel olarak kabul edilen bir mecrada devrim yaratmanın bir yolu olmuş. Bunu hem resmetme sürecini hem de seyircinin motif algısını yavaşlatmak için yaptığını öğreniyoruz. 1980’lerden itibaren de boyanmış ahşap kullanarak yaptığı büyük ölçekli heykellerinin ilk örnekleri ilk kez 1980 Venedik Bienali’nde sergileniyor. 1990-2010 yılları arasında tarzında yine belirgin bir değişiklik gözlemlediğimiz sanatçı, bu kez figürlerine daha lineer ve soyut bir yaklaşım gösteriyor.
Sanatçının devrimci ve özgürlükçü tarzı 1963 yılında açtığı ilk kişisel sergisinde bir skandala imza atmasıyla da anlaşılıyor. Elleriyle devasa penisini kavramış, Hitler tarzı saçları ve askeri üniforma desenli şortu olan çarpıtılmış bir figürü tasvir eden resmi (The Big Night Down the Drain) müstehcen bulunarak sergiden çıkarılıyor ve ancak uzun süren bir davanın ardından yeniden sanatçının eline geçebiliyor. Nazizm yanlılarının işlerini ‘dejenere sanat’ olarak tanımladığı sanatçıya sanatının gerçekten dejenere olup olmadığı sorulduğunda ‘otoriteye karşı ve toplumun dışında işler ortaya koyan dejenere bir sanatçı olmak, her zaman Alman sanatını tanımlayan bir durum olmuştur’ diyor. Alman toplumunun tarihte hiçbir zaman çok özgür ve demokratik olmadığını belirten Baselitz, günümüzde bile modern Alman demokrasisinin sanatı öldürebilecek derin bir konformizme sahip olduğunu iddia ediyor. Buna direnmenin tek yolunun kendi sanat diktatörünüz olmaktan geçtiğini söyleyen sanatçı, sanatın baskın olması ve sanatçının tek potansiyel entelektüel güçmüş gibi davranması gerektiğini savunuyor.
Çalışmalarında 16. yüzyıl Alman geleneksel ahşap baskılarından, Afrika’nın yerel heykellerinden, Wassily Kandinsky’nin ve Kazimir Malevich’in teorilerinden, Friedrich Nietzsche, Charles Baudelaire, Comte de Lautréamont ve Antonin Artaud’nun yazılarından etkilenen 1938 doğumlu sanatçı, 2013 yılından bu yana eşiyle birlikte Salzburg’da yaşamaktadır. Neo ekspresyonist işlerini sevdiğim sanatçının yıllar önce iki röportajında birden ısrarla ‘kadınların iyi resim yapamadığını ve sanat piyasasından da bunun anlaşılabileceğini’ belirten seksist ve anlamsız yorumunu tüm iyi niyetimle görmezden geliyorum.;)
Geleceğe bakmanın anlamsız olduğunu düşünen Georg Baselitz şöyle demiş: ‘Geriye dönüp bakmanın daha iyi olduğunu fark ettim. Bir trenin en arka vagonunda durur ve rayların altınızda geriye doğru akışına bakarsınız. Ya da teknenin kıç tarafına oturur ve geriye -gidenlere ve bitenlere- bakarsınız.’ Siz de geçmişe dönerek sanatçının son 10 yılda yarattığı bu baş aşağı dünyaya bakmak isterseniz 2 Şubat’a kadar SSM’ye uğramanızı öneririm.
İyi gezmeler.