Fazıl Okudan’ın Lenny Zakatek İle Özel Söyleşisi

Fazıl Okudan'ın Alan Parsons Project'in Önemli Solistlerinden Lenny Zakatek ile Özel Röportajı

The Alan Parsons Project konusunda ülkemizin en yetkin arşivcilerden olan ve grup üyeleri ile de bağlantıları bulunan Sevgili Fazıl Okudan, grubun gitaristi Ian Bairnson’ı kaybettikten sonra yine Sanat Okur‘da benimle bir söyleşi gerçekleştirmişti. Geçtiğimiz aylarda ise The Alan Parsons Project’in hit şarkılarına imza atmış önemli solistlerinden Lenny Zakatek ile bir araya gelen sevgili Fazıl, bu kez onunla çok özel bir sohbet gerçekleştirdi. Kült ve efsane grubu bugüne taşıyan bu özel sohbetten derlediğim alıntıları müziksever okuyucularımıza sunmaktan mutluyum.

Lenny Zakatek
Lenny Zakatek

Çeviri ve Düzenleme: Ufuk Sağın

‘’The Alan Parsons Project – I Wouldn’t Want To Be Like You’’ Şarkısının Hikayesi

[LZ] – Eric Woolfson Gonzalez’in büyük bir hayranıydı. Londra’daki çoğu konserimize gelirdi. Bir gün Gonzalez ile EMI Stüdyoları’nda demo kaydediyorduk. Eric beni aradı ve bakmamı istediği bir şarkısı olduğunu söyledi. İş için 50 Sterlin vereceğini söyledi. O zamanlar 50 Sterlin güzel paraydı. Ben de ‘’Ne zaman?’’ diye sordum. O da ‘’Bugün’’ dedi. Buradaki işimin saat 10’a kadar süreceğini ve sonrasında geleceğimi söyledim. Nerede olduklarını sorduğumda aldığım cevap ‘’Abbey Road Studios’’ oldu. Dedim ki ‘’Vay be!’’. Neyse, oraya gittim ve Alan ile orada tanıştım. Bana şarkıyı çaldılar, Eric piyano çaldı. ‘’Şarkıyı eve götürüp, öğrenip, yarın tekrar gelebilir miyim?’’ diye sordum. ‘’Hayır, bugün söylemek zorundasın.’’ dedi. Ben de bir C45 kaset ile Abbey Road tuvaletine gidip yaklaşık yarım saat şarkıyı dinledim. Sonra stüdyoya dönüp sadece 3 kayıtta işi hallettim. İnanılmazdı. Alan harika bir ses mühendisi ama aynı zamanda çok sessiz bir adam. Bense epey gürültülüyümdür. İşi bitirdiğimde bunu çığlıklarla kutladım. O ise diyafona basıp sakince ‘’Teşekkürler’’ dedi. Herhalde beğenmedi diye düşündüm. Pek emin değildim. Bana gidip bir çay içmemi söylediler. İngiltere’de herkes çay içer. Bende alt kattaki kafeye oturup bir fincan çay içtim. Yarım saat sonra beni tekrar yukarı çağırdılar. Şarkıyı açtılar ve Alan’a sordum ki ‘’Şarkıyı söyleyen kim?’’. Dedi ki ‘’Sensin’’. Öyle bir iş yapmıştı ki ben olduğumu anlayamamıştım bile. Bu da ‘’I Wouldn’t Want to Be Like You’’ nun hikayesidir.

[FO] – ‘’Stereotomy’’ ve ‘’Freudiana’’ albümlerinde neden söylemediniz?

[LZ] – “Freudiana” tam anlamıyla Alan Parsons Project’in değildi. Daha çok Eric’in bir müzikal için hazırladığı bir şeydi. “Stereotomy” ise emin değilim. Dördüncü albüme kadar Chirs Rainbow, ben, Eric ve Colin Blunstone’a vokallik yaptık. Alan Parsons Project’in sesi ben olduğumu düşünüyordum fakat nedense seçilmemiştim.

The Alan Parsons Project
The Alan Parsons Project

[FO] – Peki Alan Parsons Project’ten en sevdiğiniz vokalist kim?

[LZ] – Bence vokalistten ziyade şarkıyla ilgili.  ‘’Time’’ ve ‘’Old and Wise’’ şarkılarını çok seviyorum. Time’ı Eric, Old and Wise’ı ise Colin Blunstone söylüyor. Bence bu iki şarkıda iyi iş çıkarıyorum ama onların sesleri o şarkılar için mükemmeldi.

FO] – 1990 yılındaki, The Alan Parsons Project’in ilk konserini anlatabilir misiniz?

[LZ] – Evet, tabii ki. Shepperton’da Bond gibi filmlerin çekildiği bir film stüdyosunda prova alıyorduk. Yaklaşık 10 gün kadar oradaydık. Hem güzeldi hem de değildi. Çünkü 10 gün boyunca prova aldık ve sonrasında neredeyse 1,5 ay tamamen boş kaldık. Sonrasında direkt Belçika’ya gittik ve prodüksiyon için prova yapmadık. Çünkü o zamanlar tam anlamıyla bir grup değildik. Direkt gidip soundcheck aldık ve 20.000 kişiye çaldık. 3 gece konser yapmıştık.  O konserlerin birinde Procol Harum’dan Gary Brooker ile beraber ‘’Don’t Answer Me’’ söylemiştik. Maalesef o da bu dünyadan göçüp gitti. Fakat, inanılmaz bir andı. Kızım o zaman 16 yaşındaydı ve eşimle beraber dinlemeye gelmişlerdi. Canlı dinlemek çok duygusal bir deneyimdi, yani kayıtları yaptık elbette fakat hiç canlı söylememiştik.

[FO] – Eric dinleyici olarak mı gelmişti? O neden sahneye çıkmadı?

[LZ] – Evet. Emin değilim. Sanırım daha çok stüdyoda söylemeyi seviyordu. Nedense sahneye çıkmak istemedi. Ama ‘’Eye in the Sky’’ı benim söylememden memnundu. Bunun için ona müteşekkirim.

Lenny Neden Alan Parsons ile Turneye Çıkmıyor?

[LZ] – Bu sorunun cevabı şudur: Hiçbir fikrim yok. Şu an bile yaşıma göre gayet iyi söylüyorum. Alan ile beraber söylemeyi çok isterim. Ancak nedenini hiçbir zaman anlamadım. Stuart, Richard, Lawrance, David Paton… hepsi harika çalıyorlar. Altyapı sağlam. Ölmeden önce son bir turne yapmak muhteşem olurdu. Ama maalesef bu soruya net bir cevabım yok.

Fazıl Okudan, Lenny Zakatek
Fazıl Okudan, Lenny Zakatek

Solo Proje

[FO] – Solo projenizden bahsedebilir misiniz?

[LZ] – Tabii ki. Çok güzeldi, çok severdim. Aslında Gonzalez’deki müzisyenlere çaldırmak istiyordum. İncelemelerde ‘’Stevie Wonder, Billy Joel gibi isimleri seviyorsanız, bu adam da onlara benziyor.’’ denmişti. Benim de farklı müzisyenlerle çalışma fikrim vardı. Alan ile bu şekilde yapmaya karar verdik ve Stuart Elliot, Ian Bairnson gibi muhteşem müzisyenlerle çalıştık.

‘’Skeye Project’’ nedir?

[LZ] – Italya, Bolonya’da Project kitabının yazarı Francesco Ferrua için bir konser yapmıştım.

[FO] – Evet, tanıyorum. Kitaba ben de katkıda bulunmuştum. İsmim kitapta geçiyor.

[LZ] – Süper! Eline sağlık. Francesco beni bir ‘’Alan Parsons Günü’’ düzenlemek için Turin’e davet etti. Sally Woolfson, Alan Parsons da oradaydı. Enrico Spada adlı bir gazeteci bana sponsor gibi bir şey olmuştu. Beni Bolonya’ya konser yapmaya çağırdı. Aynı zamanda eşinin doğum günüydü. Mükemmel denk geliyordu. Eşine doğum günü hediyesi olarak ben şarkı söyleyecektim. Bunu organize etti ve bu da Bolonya’da başka bir ‘’Alan Parsons Günü’’ oldu. Steve Jeffries klavye çaldı. Ross Ewart ile akustik bir set yaptık. Çok güzeldi. O konserde Massimo Numa’ da oradaydı. Bana birkaç fikri olduğunu ve ilgilenip ilgilenmeyeceğimi sordu. Ben de ‘’tabii ki, harika olur’’ dedim. Bu şekilde başladı.

…. Sanırım Skeye grubuyla yaklaşık 12 tane şarkı yapmış olduk. Akabinde konserler de verdik. Bir tanesi kapalı gişe oynadı. Aynı sene orada bir tiyatro salonunda çaldık. O konserde de dolu bir kitle vardı. Gavazzeni Orkestrası ile beraber sahne aldık. Grup muhteşem. Mükemmel çalıyorlar.

‘’Love Letters’’

[FO] – ‘’Love Letters’’ adlı cover albümünüzden bahsedelim mi?

[LZ]  – Ailemden gelen şarkılar diyebilirim. Babam mızıka çalıyordu. Amcam ise gitar ve trompet çalıyordu. 6-7 yaşındayken evde piyano başında beraber müzik yapardık. Albümdeki şarkıların bazıları o zamanlar öğrendiğim şarkılar, bazıları ise her zaman söylemek istediğim şarkılar. Ama asıl mesele kendime hala şarkı söyleyebildiğimi kanıtlamamdı.

… “Love Letters’’ şarkısında sadece akustik gitar, piyano ve vokal olacaktı. O yüzden Ian’a çalar mı diye sordum. Güzel basit bir akustik gitar partisyonu çaldı. Çok güzeldi.

Fazıl Okudan, Lenny Zakatek
Fazıl Okudan, Lenny Zakatek

[FO] – Ian ile yakın arkadaş mıydınız?

[LZ] – Evet. İyi geçiniyorduk. Ama yaşlandıkça aramız açıldı. Farklı ilgi alanlarımız ortaya çıktı. O motosikletleri severdi, bense tenis oynardım. Arada bir onu ziyarete giderdim.  Bir ara uzun bir süreliğine İspanya’ya taşındı. O yüzden uzun süre görüşemedik. Ama yine de telefonda konuşurduk. 2-3 sene önce Richard ve Lawrance Cottle, Stuart Elliot ile proje grubunu kurduğumuzda David Paton ve Andrew Powell’i 20 senedir ilk defa görmüştüm. Onları görmek çok güzeldi. Umarım önümüzdeki sene de onlarla beraber müzik yapabiliriz.

Beyza Cumbul, On Air Music Co.'da projelendirmeci, müzik ve yaşam yazarı, röportajcı.