Murat Yıldız‘ın Öktem Aykut ile gerçekleştirdiği ikinci tek kişilik sergisi Flowers & Leaves, 18 Mayıs tarihine kadar Öktem Aykut‘ta devam ediyor.
Yıldız, sanat üretiminde kendisine koyduğu kurallara sadık kalarak, bu kuralların zorlamalarına boyun eğerken ifade çeşitliliğinin sınırlarını zorlayan seriler kurgular. 2022 baharında Öktem Aykut’un bir önceki galeri mekanında gerçekleştirdiği Su Bir Zımpara, Sen Benim Gözüm isimli sergisinde, gözünü kapatarak gerçekleştirdiği resim serisini sunmuştu. Flowers & Leaves; Yıldız’ın Ağustos 2022’den Aralık 2023’e doğrudan çiçekleri tuvale sürterek yaptığı resimleri ve Ocak 2024’te başladığı kağıt heykellerini sunuyor. Beş mevsim boyunca takip edip artık sona erdirdiği bu resim serisi daha önce 2023 Haziranında
İsviçre’deki Liste Sanat Fuarı’nda gösterildi.
Bazen bir çiçek çıkar karşına; kapılıp onun güzelliğine dayanamaz koparırsın toprağından, güneşinden ve bulut olup sonra toprağa dökülen göz yaşlarından. Sen onun güzelliği ile büyülenirken aslında sararıp solmasını, onun toprağa olan açlığını izlersin… Bir gün biri geldi ve bir günebakan bıraktı masamın üzerine; içimdeki boşluğu gün yüzüne çıkardı. Ölümsüzleştirmek istedim onu, hep görmek. Doğal kuvvetlerin o engin etkisine naif bir başkaldırı… Çiçeğin kendi yaprakları ve köküyle kendisinin resmini yaptım. Aslında onu tuval bezi üzerine aktarıp ölümsüzleştirmeye çalışırken, fiziksel olarak yok etmiş oldum. Yalnızca biraz var olduğu zamanı uzatmaktı amacım. Koruyucu kullanıp onu bir karenin içine hapsetmek de istemedim; kendi zamanı içerisinde, kendi istediği şekilde yaşasın istedim. Zamanla solmaya başladı. Bir gün, günebakandan kalan belki sadece bir hayalet olacak; bir silüet ya da boşluk. Bilmiyorum. Doğal döngülerle yaptığım işbirliği sayesinde günebakan fiziksel olarak halen varlığını sürdürüyor; her geçen gün renk değiştiriyor, yaşıyor. Olması gerekenin olmasına hiçbir kuvvet engel olamıyor. Bırakmak ve izlemek. İster tuval bezi üzerinde solmaya bırakılmış bir çiçeği, ister bir kuşun göçünü, ister evrenin hareketini, ister insan bedenini.
Ruhun da ışığı solar, insan yolunu bulamaz. Öyle bir karanlığın içine düşmenin hediyesi belki de engin bir yaşam gücüdür tüm hücrelerine sirayet eden.