Gurur ve Önyargı (*Gibi Bir Şey)
Gurur ve Önyargı (*Gibi Bir Şey)

Gurur ve Önyargı (*Gibi Bir Şey): Austen’ın Dünyasına Modern Bir Kahkaha

2 Ocak 2025

Jane Austen’ın zamansız klasiği Gurur ve Önyargı, BKM ve DOT’un ortak yapımı olan bu yeni yorumda izleyiciyi Regency döneminin şatafatlı balolarından günümüz sahnesinin eğlenceli ve modern bir müzikal dünyasına taşıyor. Oyunun yönetmen koltuğunda, Murat Daltaban’ın imzası bulunuyor. Birce Akalay, Nergis Öztürk, Özge Özberk, Ayşegül Uraz ve Kardelen Arpacı’dan oluşan güçlü bir ensemble kadrosu, her biri birden fazla karakteri canlandırarak oyuna enerjik ve çok yönlü bir performans kazandırıyor. İskoç yazar Isobel McArthur’un kaleme aldığı bu uyarlama, Austen’ın eserine mizahi bir yaklaşım getiriyor ve hikâyeyi beş hizmetçinin gözünden anlatıyor.

Toplumsal Eleştirinin Yerini Eğlence Mi Aldı?

Orijinal hikâye, Bennet ailesinin beş kızının evlilik maceralarını, özellikle de Elizabeth Bennet ile Fitzwilliam Darcy arasındaki çatışmayı merkezine alır. Jane Austen, Gurur ve Önyargı eserinde toplumsal sınıf, aşk, evlilik ve bireysel özgürlük gibi temaları ustalıkla işleyerek, Regency döneminin sosyoekonomik yapısına eleştirel bir bakış sunar. Austen’ın amacı yalnızca bir aşk hikayesi anlatmak değil, aynı zamanda dönemin patriyarkal düzenini ve toplumsal beklentilerini mizahi bir dille eleştirmektir. Elizabeth Bennet karakteri, dönemin ideal kadın anlayışına uymayarak, kendi bireysel iradesini ve zekasını ön plana çıkarır. Roman, yalnızca karakterler arasındaki ilişkilere değil, sınıfsal çatışmalara ve sosyal statünün evlilik üzerindeki etkisine de ışık tutar.

Isobel McArthur’un Gurur ve Önyargı (*gibi bir şey) uyarlaması ise, Austen’ın eserine tamamen farklı bir perspektifle yaklaşır. Hizmetçilerin bakış açısını merkeze alarak, toplumun alt tabakasına bir ses verme iddiasında bulunur. Ancak, bu tercih, sınıfsal farklılıklara derin bir eleştiri getirmek yerine, daha eğlenceli ve mizahi bir tonla işlenmiştir. McArthur, Austen’ın zarif anlatımını, bol şarkı, dans ve komediyle harmanlayarak, klasik bir hikayeyi modern bir müzikal formuna dönüştürür. Bu yaklaşım, Austen’ın toplumsal eleştirisinin yerini, sınıfsal farkındalıktan ziyade sahne enerjisine ve seyirciyi eğlendirme amacına bırakır.

Oyunun uyarlamasında, hikaye aynı akışını koruyor; ancak olaylar hizmetçilerin anlatımıyla seyirciye aktarılıyor. Perde açıldığında, izleyiciyi sahneye çıkan beş hizmetçi karşılıyor ve hikâyeye onların gözünden bir giriş yapılıyor. Bu açılış, hizmetçilerin bakış açısını merkeze alarak anlatının tonunu belirliyor. Ancak oyunun ilerleyen sahnelerinde bu vaadin çok da derinleşmediğini görüyoruz. Hizmetçilerin sınıfsal ayrım üzerine eleştirel bir duruş sergilemesi ya da kendi hikayelerini oyunun merkezine alması beklenirken, bu karakterler ağırlıklı olarak hikayenin mizahi unsurlarını taşımakla yetiniyor.

Sınıf farkına dair bir eleştiri sunma potansiyeline sahip olan hizmetçi bakış açısı, oyuna beklenilen sınıfsal derinliği getirmekten çok, eserin eğlenceli ve karikatürize yönlerini öne çıkarıyor. Örneğin, burjuva hayatına dair mizahi betimlemeler yapılıyor, ancak hizmetçilerin kendi yaşamları hakkında bilgi verilmiyor. Böylelikle, sınıfsal farklara ya da bu farkların hikâyedeki yansımalarına dair daha derin bir eleştiri fırsatı gözden kaçırılmış oluyor.

Gurur ve Önyargı Fotoğraf: Fethi Karaduman
Gurur ve Önyargı Fotoğraf: Fethi Karaduman

Hizmetçilerin Gözünden Gurur ve Önyargı

Oyun, Austen’ın zarif dünyasını karikatürize ederek modern ve trajikomik bir yaklaşımla yeniden şekillendiriyor. Özellikle, balolar ve partiler gibi sahneler şatafatın arkasındaki yapaylığı mizahi bir dille ele alıyor. Öte yandan, sahnedeki şarkılar ve diyaloglar hikayeyi taşıyor ve karakterlerin kişilik yapısı daha çok şarkı sözleriyle ele alınıyor. Birce Akalay’ın sesi, müzikal performansta ön plana çıkıyor. Diğer oyuncular da ses performanslarıyla bu uyumu destekliyor. Dans gösterileri ve koreografiler biraz yüzeysel kalıyor; bu, oyunun görsel açıdan etkileyiciliğini sınırlıyor.

Beş oyuncunun (Birce Akalay, Nergis Öztürk, Özge Özberk, Ayşegül Uraz ve Kardelen Arpacı) birden fazla karaktere hayat vermesi, oyunculuk açısından zorlayıcı bir görev olsa da geçişler akıcı bir şekilde sağlanıyor ve oyuncuların performansı 3 saat boyunca tempoları hiç düşmeden devam ediyor. Her ne kadar oyuncuların performansı uyumlu ve ritmik bir bütünlük sunsa da karakterler arasındaki geçişlerde derinlik eksikliği hissediliyor. Karakter geçişleri çok net çizgilerle belli edilmemiş, daha çok kıyafetler ve tiplemelerle geçişlerin hissettirilmesi benimsenmiş. Erkek ve kadın karakterler arasındaki fiziksel jest ve mimik farklılıklarının belirgin olmayışı, bazı karakterlerin tam anlamıyla ayrı bir kimlik kazanmasını zorlaştırıyor. Özellikle Darcy, Austen’ın orijinal hikâyesindeki kibirli ve mesafeli yapısından uzaklaşıp daha yumuşak ve eğlenceli bir karakter olarak yorumlanmış. Bu değişiklik, oyunun mizahi ve modern uyarlama tonuyla uyumlu bir şekilde doğal bir nitelik kazanıyor.

Sahne Tasarımı ve Atmosfer

Sahne tasarımı, oyunun mizahi ve modern tonunu destekler nitelikte. Özellikle dev bir avize, hem balo sahnelerini hem de eve dönüşen merdivenli bir yapının kurulması gibi detaylar, dekorun ihtişamlı ve gösterişli bir atmosfer yaratmasını sağlıyor. Kostümler ise Regency dönemi estetiğini modern dokunuşlarla harmanlayarak, farklı ve dikkat çekici bir tasarıma sahip. Oyuncuların kıyafetleri, dönem ruhunu yansıtırken aynı zamanda özgün bir tasarıma sahip olmasıyla, karakterlerin sahne üzerinde ayrı bir bütünlük oluşturmasını sağlıyor.

Isobel McArthur’un bu uyarlaması, mizahi dili ve eğlenceli atmosferiyle izleyiciyi Austen’ın dünyasına modern bir yorumla davet ediyor. Hizmetçilerin perspektifine dayalı anlatım, sınıfsal farklara dair eleştirel bir boyut sunmayı amaçlasa da, daha çok oyunun dinamik yapısına hizmet ediyor. Performansların uyumu, müziklerin katkısı ve enerjik temposu oyunun akıcılığını desteklerken, koreografilerin ve karakter derinliğinin sınırlı kalması oyunun etkisini belirli bir çerçevede tutuyor.

Gurur ve Önyargı (*gibi bir şey) Austen hayranları ve eğlenceli bir müzikal deneyimi arayanlar için keyifli bir alternatif olabilir. Ancak derinlikli bir hikaye ve eleştirel bir bakış açısı arayan izleyicilerin beklentilerini buna göre şekillendirmesi faydalı olacaktır.

Ayça Turan

Ayça Turan, eleştirmen, metin yazarı, oyuncu ve reklamcı. Çocuk oyuncu olarak başladığı kariyerinde Elveda Derken, Bez Bebek gibi köklü diziler başta olmak üzere birçok karaktere hayat verdi. Aynı zamanda dublaj sanatçılığı da yaptı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro Bölümü’nden birincilikle mezun oldu. İngiltere, Londra’da EC London School’da İngilizce eğitimi aldıktan sonra, İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü’nü tamamladı. Performatif oyunculuk ve Meisner tekniği üzerine oyunculuk eğitimleri aldı. Tiyatro oyunlarında yönetmen yardımcısı olarak görev yaptı. Şu an sanat alanında eleştirel yazılar yazmasının yanı sıra kurumsal bir firmanın kreatif ekibinde çalışmalarına devam ediyor.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Didem Öz "Imprint" Sergisi 2024-2025, offgrid art project. Fotograf:Barış Özçetin
Önceki

offgrid art project, İlk Sergisi “Imprint” ile Kapılarını Açtı

Susan Hefuna "LISTEN TO: The Sound of Earth, Sun, Water and Air" Sergisi, 2024, Pi Artworks London
Sonraki

Pi Artworks Susan Hefuna’nın Solo Sergisini İstanbul’a Taşıyor

Kaçırmayın!

Nihat Özdal

Nihat Özdal’ın Yeni Kitabı “Su Seyahatnamesi” Raflara Çıktı

Şair Nihat Özdal‘ın yeni kitabı Su Seyahatnamesi – Şehirler Arası

Portfolyo: Hülya Sözer

1986 İstanbul doğumlu sanatçı Hülya Sözer, çocukluğundan bu yana kadın