Stockholm’de Sanat: Bağımsızlar, Galeriler, Kurumlar

Stockholm’de bulunduğum 9-13 Mayıs tarihlerinde Supermarket Art Fair ve Market Art Fair’i izledim; Moderna Museet ve Fotografiska’yı ziyaret ettim. Şehrin sunduğu zengin çağdaş sanat ortamını tecrübe etmek, İskandinav güncel sanatının kendi coğrafyasında ve uluslararası sanat camiası içinde nasıl konumlandığını sayılı günde de olsa görmek değerli bir deneyim.

Supermarket Art Fair. Fotoğraf: Zeynep Nur Ayanoğlu
Supermarket Art Fair. Fotoğraf: Zeynep Nur Ayanoğlu

Oslo ile birlikte, Stockholm kuzey ülkelerinin en önemli iki sanat merkezinden biri. Şehirde sayısız sergi, fuar, kamusal program, performans, atölye ve konuşma gerçekleşiyor. Stockholm’de geçirdiğim dört verimli gün boyunca birçok sanatçı, küratör ve kurum yöneticisiyle tanışma imkânım oldu ve şehrin sunduklarına dair birtakım izlenimler edindim.

Supermarket Art Fair. Fotoğraf: Zeynep Nur Ayanoğlu
Supermarket Art Fair. Fotoğraf: Zeynep Nur Ayanoğlu

The Square ve Sick of Myself Işığında Kuzey’in Çağdaş Sanatı

Kuzey’in çağdaş sanatı deyince, Oslo’da daha önce bir kez bulunmuş fakat Stockholm’e ilk kez seyahat eden biri olarak, aklıma öncelikle sinemacı Ruben Östlund’un Altın Palmiye ödüllü The Square filmi (Kare, İsveç, 2017) ve Kristoffer Borgli’nin Sick of Myself filmi (İlgi Manyağı, Norveç, 2022) geliyor. Sırasıyla Stockholm ve Oslo şehirlerindeki sanat elitini konu alan bu filmler sağlam birer toplumsal taşlama. Bu filmlerde sanatçı, küratör, müze yönetimi, sanat izleyicisi diye ayırt etmeden bütün bir sektöre sivri dilli eleştiriler yöneltiliyor. Bu bağlamda “The Square” filmini İsveç’in köklü özeleştiri geleneğinin bir uzantısı olarak gördüğünü belirten Östlund’un[1] ne demek istediğini anlamak benim için zor olmadı.

Bizde örneğin Cem A.’nın Freeze Magazine sayfasında sıklıkla işlediği ve Versus Art Project’teki Pleased to Announce… sergisinde üzerine eğildiği bir mesele bu.[2] Pek bir şey ifade etmeyen küratör metinleri ve katalog yazıları sadece bu dile aşina olmadığı düşünülebilecek izleyiciler için değil, aynı zamanda bu metinleri (yeniden) üretmekten sorumlu sektör çalışanları (örneğin çevirmenler) için de sorun teşkil ediyor. Sunduğu sosyoekonomik koşulların sağlamlığını da ıskalamadan söylemek gerekir ki İskandinav sanat ortamı bu konuda düşünsel anlamda daha ileride görünüyor. Aşağıda İsveç ve Türkiye örneklerini kısaca karşılaştırırken de belirttiğim gibi, meseleyi öz-oryantalist açıklamalardan kaçınarak, kamusal sanat ve kültür politikaları çerçevesinde değerlendirmek gerekir.

Bağımsız sanat inisiyatifleri de galeriler de izler kitleyi ve aslında bütün bir ekosistemi ciddiye alarak işlerini gerek sağlam bir kavramsal temele oturtma gerekse çağdaş sanat içinde anlamlı bir konuma yerleştirme hususlarında hassas görünüyor. Taşlamadaki taşın gediğine oturması için belirli bir ilerleme düzeyi şart, çıkarımında bulundum. Hâliyle Östlund’un aldığı sinema eğitiminin toplumsallığına, mevcut eşitlik anlayışına ve ülkedeki eleştiri geleneğine işaret etmesi[3] daha da anlam kazanıyor. Burada, sanat nedir, sorusuna verilebilecek yanıtlar kümesinden en kolaycı olanı seçmeyip bilakis kendini sınayan sanatsal bir bakış açısıyla karşı karşıyayız.

Kamu Himayesi: Kültür Sanatta İsveç ve Türkiye Örnekleri

İkinci bir temel olgu olarak, Türkiye’dekinin aksine, İsveç’te çağdaş sanatın kamu himayesinde olduğunu belirtmek gerekir. Aşağıda detaylıca yer verdiğim, Market Art Fair kapsamındaki “Where East meets West” başlıklı konuşmaya moderatörlük eden Kültür Ataşesi Mike Bode de değindi buna. Türkiye’den davet edilen Arter, İstanbul Bienali-İKSV, İstanbul Modern ve SAHA gibi büyük sanat kurumları toplumsal faydaya odaklansa da, geniş çaplı kamusal desteklerden ve tutarlı kültür politikalarından mahrumuz. Stockholm’de beraber bulunduğumuz PASAJ üyelerinden Seçil Yaylalı’nın verdiği bir örnek: 2014’te AB Komisyonu ile imzaladığımız, “Creative Europe” olarak bilinen Yaratıcı Avrupa Programı’ndan yalnızca iki sene sonra, 2016’da gerekçe belirtmeden çekilmişiz.[4] Şu hâlde, özel sektör için çoktandır sosyal sorumluluk kapsamına sıkışan yaratıcı endüstriler, gerekli toplumsallığı sağlayamadığı gibi, büyük iş birliklerine alan açacak ekonomik güce de erişemiyor.[5] Bu ve benzeri nedenlerle, İstanbul gibi devasa bir metropolden gelen sanat profesyonelleriyle iş birliği yapmaya istekli olabilecek inisiyatifler ve sanatçılar bunun bir yolunu bulmakta zorlanıyor.

Jonas Kjelgaard Sørensen’in “Våbensliberen" (The Weapon Grinder/Silah Öğütücü) performansı. Fotoğraf: José Figueroa
Jonas Kjelgaard Sørensen’in “Våbensliberen” (The Weapon Grinder/Silah Öğütücü) performansı. Fotoğraf: José Figueroa

Stockholm’de Bağımsız İnisiyatiflerin Kalbi: Supermarket Art Fair

Supermarket Art Fair, her sene mayıs ayında Stockholm’de düzenleniyor. Sanatçıların kurduğu inisiyatifleri, kolektifleri, bağımsız ve göçebe mekânları bir araya getiren uluslararası bir sanat fuarı bu. Bu sene fuarın sergi ve sunum stantlarında altmış iki bağımsız sanat inisiyatifi yer aldı. 2007’den bu yana gerçekleşen fuar kamusal bir konuşma ve performans programıyla da destekleniyor. İskandinav sanat galerilerini bir araya getiren ticari bir etkinlik olan Market Art Fair’e nazire olarak Şubat 2006’da “Minimarket” adıyla düzenlenen ilk etkinliğin yeniden adlandırılmış bir devamı niteliğinde. Yıllar içinde yerel inisiyatiflerin katıldığı küçük bir organizasyon olmaktan çıkıp uluslararası bir zemine yerleşmiş ve bugüne kadar altmış ülkeden katılımcı toplamış.

Halı işi Håvard Kranstad, seramik çeşme Bjørn Mortensen. Fotoğraf: Kenneth Pils
Halı işi Håvard Kranstad, seramik çeşme Bjørn Mortensen. Fotoğraf: Kenneth Pils

11-14 Mayıs tarihlerinde ziyaret edilen Supermarket Art Fair’in kamusal programında 2010’da İstanbul’da kurulan bağımsız sanat inisiyatifi PASAJ da vardı. PASAJ’ın üyeleri Seçil Yaylalı ve Selin Atik pandemiden bu yana yürüttükleri Future Has Desires araştırma projesi kapsamında bir atölye düzenledi. Çağdaş sanat ortamını belirleyen mevcut çalışma koşullarını ve kavramları sorgulamak üzere yola çıkan proje ekibinden Seçil ve Selin’in yürüttüğü atölyede, sanatçılar ve kültür sanat yöneticilerinden oluşan on katılımcı, kolektivite üzerine deneyim ve görüşlerini paylaştı.

PASAJ’ın “Future Has Desires” araştırma projesi, atölye çalışması.
PASAJ’ın “Future Has Desires” araştırma projesi, atölye çalışması.

Aynı zamanda sergiye Frankfurt’tan katılan Eulengasse’nin standında, küratoryal çalışma süreçlerini ilgilendiren temel değerler üzerine düzenledikleri çevrimiçi atölyeler dizisinin çıktıları paylaşılıyordu; atölyelere katılan küratörler arasında Türkiye’den Marcus Graf ve Melike Bayık da bulunuyor. Ayrıca Eulengasse’nin sanatçılarından Gözde Ju yönetim kurulu üyesi olduğu bu inisiyatifi temsilen fuarda çalışmasının yanı sıra, serbest nakış tekniği ve dantelle oluşturduğu “Poppies” (Gelincikler) adlı işiyle de stanttaki yerini almıştı.

“Gelincikler”, Karışık Teknik, Serbest Nakış Tekniği, Dantel
“Gelincikler”, Karışık Teknik, Serbest Nakış Tekniği, Dantel

Supermarket’in Sanat Dergisi

Supermarket’in bir de matbu dergisi bulunuyor. Fuar kapsamında yayımlanan Supermarket Art Magazine isimli dergi, açık çağrıyla düzenlenen ücretsiz kamusal programın önemli bir parçası. Dergide sanatçıların yönettiği bağımsız inisiyatifler dünyasında öne çıkan düşünce ve meseleler işleniyor. Her sene belirli bir temaya göre çıkarılan Supermarket Art Magazine’deki yazı ve söyleşiler gerek İsveç’te ve İskandinav ülkelerinde yer alan kolektiflere gerekse uluslararası sanat mekânlarına eğiliyor. Son üç yılda “Fabricated” (Fabrikasyon, 2020), “Shapeshifters” (Şekil Değiştirenler, 2021) ve “Holy Fluff” (Kutsal Tüy, 2022) gibi temalara odaklanan sayılardan sonra derginin bu seneki başlığı “Twilight Zone” (Alacakaranlık Bölge) olarak belirlenmiş. Kamusal programın bir parçası olmak için ücretsiz olarak başvurmak mümkün. Benzer şekilde dergiye katkıda bulunmak üzere yayın yönetmeni Alice Máselníková ile iletişime geçmek gerekiyor.

Supermarket’e Özel: “Meetings Expanded”

Fuar kapsamında gerçekleştirilen bir başka geniş kapsamlı etkinlik ise uluslararası sanatçı, inisiyatif ve kolektifler arasında bilgi ve deneyim paylaşımını artırmayı amaçlayan “Meetings Expanded” programı.

Fuar katılımcılarını yerel sanat ortamıyla buluşturan bir ağ kurma etkinliği bu. Program kapsamında bu sene Kuzey Avrupa’nın en büyük kültür kuruluşlarından Kulturhuset ziyaret edilerek Frida Kahlo’nun özel fotoğraf arşivinden bir seçki ve Japon fotoğrafçı Masayoshi Sukita’nın David Bowie portreleri görüldü. Aynı zamanda İsviçre’nin devlet destekli modern ve çağdaş müzesi Moderna Museet’te Amerikan avangard sanatının, deneysel müziğin ve bağımsız kültürün efsanevi ismi Laurie Anderson’ın Looking Into A Mirror Sideways (Bir Aynaya Yandan Bakmak) başlıklı otobiyografik sergisi ziyaret edildi. Lena Essling küratörlüğünde gerçekleşen sergide zaman ve varlık, suskunluk ve feryat üzerine düşünen Anderson’ın eski ve yeni işleri izleyiciyle buluşuyor.

İsveçli Sanatçılar Derneği’ne ait Sanatçılar Evi (SKF-Konstnärshuset) de “Meetings Expanded” kapsamında ziyaret edilen bir başka sergi mekânı. İlaveten, on yerel konuşmacının beş dakika ve on görsel kısıtlamasıyla yoğun bir tanıtım sunduğu “Supermarket Art Shots” konseptini ilgi çekici buldum. Son olarak, İsveç Sanat Hibeleri Komitesi (IASPIS)[6] iş birliğiyle ve Bogota (Kolombiya), Cezayir, Nairobi (Kenya) ve Gyumri (Ermenistan) şehirlerinden sanat inisiyatiflerinin katılımıyla “Toplumsal Değişimde Sanatın Mühim Rolü” başlıklı bir panel de gerçekleşti. Supermarket Art Fair kapsamında İsveç’teki yerel kültür sanat oluşumlarıyla ağ kurmak için Lucie Gottlieb ile iletişime geçilebilir.

Fotografiska

Supermarket Art Fair’in gerçekleştiği “Stadsgårdsterminalen” (şehir merkezindeki terminal) İsveç’in önde gelen fotoğraf müzesi Fotografiska’yla aynı kıyı hattı üzerinde peş peşe konumlanıyor. Fotografiska’da izlediğim, Diana Markosian’ın otobiyografik sergisi Santa Barbara, Markosian’ın yedi yaşındayken babasını geride bırakarak annesiyle birlikte Moskova’dan Kaliforniya’ya yerleşmeleri üzerine kurulu. Sergiyle aynı adı taşıyan pembe diziden esinlenen sanatçı, bir dizi sahnelenmiş fotoğraf ve bir video aracılığıyla kendi dünyasını yaratıyor; aile geçmişini annesinin bakış açısından yeniden üretiyor ve annesinin Amerikalı olmak için yaptığı büyük fedakârlıklarla yüzleşiyor. Özellikle karanlık bir odada, floresan ışığına benzer soluk beyaz bir tonda aydınlatılmış minyatür kadın ve erkek figürlerin yüksek sesle bıçak bilediği yerleştirme çarpıcıydı.

Market Art Fair ve Türkiye’den Davet Edilen Küratörler

12-14 Mayıs’ta gerçekleşen Market Art Fair’i ise ön izlemeye açıldığı 11 Mayıs günü ziyaret ettim. 2006’da Danimarka, Finlandiya, İzlanda, Norveç ve İsveç’teki sanat galerilerinin katılımıyla başlatılan, İskandinav sanat endüstrisinin kalbinin attığı fuar, Supermarket Art Fair’in aksine, ticari yönüyle öne çıkıyor. On yedinci edisyonu düzenlenen Market’a bu sene IASPIS iş birliğiyle Türkiye’den küratörler davet edildi. İstanbul’daki İsveç Konsolosluğu’nun Kültür Ataşesi Mike Bode’nin moderatörlüğünde gerçekleşen “Where East Meets West” (Doğu ile Batı’nın Buluştuğu Yer) başlıklı oturumda İstanbul Modern’i temsilen Öykü Özsoy, İstanbul Bienali’ni temsilen Elif Kamışlı ve SAHA’yı temsilen Çelenk Bafra konuştu. Ek olarak Misal Adnan Yıldız, Fatoş Üstek ve Başak Şenova da İskandinav sanat camiası ile bağlantılar kurmak üzere davet edilen küratörler arasındaydı.

Kolektif: SUPERFLEX, von Bartha Gallery standı, Market Art Fair. Fotoğraf: Zeynep Nur Ayanoğlu
Kolektif: SUPERFLEX, von Bartha Gallery standı, Market Art Fair. Fotoğraf: Zeynep Nur Ayanoğlu

Hariçten Sanat: Art Market Nordik Sanat Fuarı

Stockholm’e gitmeden bir gün önce Açık Radyo’da Hariçten Sanat programını hazırlayıp sunan Çelenk Bafra’nın “Art Market Nordik Sanat Fuarı” başlıklı bölümünü dinledim. Şehrin önemli müze ve sanat alanlarını sayan Bafra, Stockholm Üniversitesi bünyesindeki Accelerator Art Space’ten, genç İsveçli sanatçılara ödül veren ve deneysel işlere alan açan Bonniers Konsthall’den ve izleyiciye eklektik bir program anlayışıyla fotoğraf sergileri sunan Fotografiska’dan bahsediyor.

Yine Bafra’nın bu programda haber verdiği üzere, Sofia Ringstedt küratörlüğünde Magasin III’te gerçekleşen, Meriç Algün’ün 2019-2023 yılları arasında ürettiği işleri sergilediği A Glossary of Distance and Desire (Mesafe ve Arzu Sözlüğü) 17 Aralık 2023’e kadar izleyiciyle buluşuyor. Meriç Algün yerleştirmeler ve buluntu nesneler üzerinden kimlik, sınırlar, dil ve ilişkiler üzerine çalışan bir sanatçı. Doğduğu şehir İstanbul ile şu anda yaşadığı Stockholm arasında gözlemlediği belirgin toplumsal ve siyasal farkları ve ulusal sınırların ötesine geçen birçok insanın karşılaştığı otoriter bürokrasiyi ele alıyor; kendine özgü mantık sistemlerini ve dünya görüşlerini araştırıyor.


Kaynaklar

[1] Bilal Qureshi, “In ‘The Square,’ A Scandinavian Satire Of A Modern Art Museum”, 26 Ekim 2017. https://www.npr.org/2017/10/26/560179817/in-the-square-a-scandinavian-satire-of-a-modern-art-museum Erişim Tarihi: 16 Mayıs 2023.
[2] Zeynep Nur Ayanoğlu, “Meme’lerden Sergiye Metinsellik: Cem A. ile Pleased to Announce… Üzerine”, 30 Ekim 2022. https://artdogistanbul.com/memelerden-sergiye-metinsellik-cem-a-ile-pleased-to-announce-uzerine/ Erişim Tarihi: 16 Mayıs 2023.
[3] Qureshi’nin yazısı.
[4] Can Semercioğlu, “Türkiye Avrupa’nın kültür ve sanat desteğine sırt çevirdi: Programda yokuz”, 28 Eylül 2016. https://www.diken.com.tr/turkiye-avrupanin-kultur-sanat-destegine-sirt-cevirdi-alti-yillik-programdan-cikti/ Erişim Tarihi: 16 Mayıs 2023.
“Anlaşmaya göre Türkiye, Avrupa genelindeki kültür, sanat, film, çeviri ve bilgisayar oyunları alanında hibe desteği sağlamak amacıyla kullanılan 1.46 milyar avroluk bütçeden pay alacaktı. Ancak Türkiye’nin aldığı karar sebebiyle Türkiye’deki kültür sanat faaliyetlerine ilişkin projeler bu destekten mahrum kalacak.”
[5] Kamu, özel sektör ve sivil toplumun ortaklaşa ürettiği sosyoekonomik faydaya dair bir eleştiri yazısı: Emre Erbirer, “Özel sektör için arada kalmış bir konu: ‘Kültür-sanat’”, 9 Şubat 2018. https://kulturlimited.com/özel-sektör-için-arada-kalmiş-bir-konu-kültür-sanat/ Erişim Tarihi: 16 Mayıs 2023.
[6] IASPIS’in geniş çaplı bir misafir sanatçı programı da bulunuyor.

Zeynep Nur Ayanoğlu çevirmen ve kültür girişimcisi. AICA üyesidir.İki sezon boyunca Zilberman Gallery’nin podcast serisi “Podium Zilberman”ı (2020-2022) hazırlayıp sunmuştur. 5harfliler için sanat söyleşileri yapar. On İkinci Ev, Türkland ve Fotoroman Kralı tiyatro oyunlarının iletişim danışmanlığını yürütür. Yurt içi ve yurt dışı kurumsal ve kişisel ilişkilerinde ve metin üretimi konusunda sanatçı ve oyunculara danışmanlık verir. Ulusal ve uluslararası kültür sanat etkinliklerine katılır; iletişim danışmanlığı kapsamında program geliştirir, fonlara başvurur ve fon sürecini yönetir. Sanat galerileri için katalog çevirir, metin yazarlığı ve editörlük yapar.Fotoğraf: Kadir İncesu