Buket Güreli Fotoğraf
Buket Güreli

Buket Güreli ile Dünyadan Uzak Sergisi Üzerine Bir Söyleşi

19 Şubat 2022

Buket Güreli, 20 Ocak – 8 Şubat tarihleri arasında Ada Sanat’ta pandemi sürecinde ürettiği işlerini “Dünyadan Uzak” başlıklı sergisinde bir araya getirdi. Dünyadan Uzak sergisi sanatçının pandeminin yoğun zamanlarında yaşadığu ruh hallerini tuvaline aktardığı işlerinden oluşuyordu.

Buket Güreli işlerini her ne kadar pandemi koşullarında üretmiş olduğunu söylese de o depresif zamanların duygusundan ziyade figürleriyle, renk tonlarıyla beni iyi hissettiren işler gördüm. Sanatçının boya yerine kağıtlardan renkler oluşturmaya çalışması ve kolaj tekniğini kullanması da dikkat çekiciydi.

Sanatçı Buket Güreli ile sergiyi gezerken yaptığımız konuşmaları kendisinden sizler için cevaplandırmasını rica ettim. Sanatçı, “Dünyadan Uzak” sergisi ve üretim sürecine dair sorularımı yanıtladı.

Keyifli okumalar…

Buket Güreli Fotoğraf
Buket Güreli

Dünyadan Uzak başlıklı serginizin ortaya çıkışından ve yer alan işlerinizden bahseder misiniz?

“Dünyadan Uzak” başlıklı sergimde yer alan çalışmalarım, tam da alıştığımız dünyadan bir anda uzaklaştığımız ve adeta distopik bir sürece geçtiğimiz pandemi, karantina döneminde ürettiğim işlerdi. İşlerim doğal olarak dönemin bende ki psikolojisi ile yapılmış çalışmalar. Beden dillerinden sıkıldıkları ya da bekledikleri belli olan figürler var, bunların bir kısmı pencereden ya da tuvalin dışından gelen ışığa doğru bakıyorlar, bir kısmının da sırtı izleyene dönük tuvalin içinde ki belirsiz mekânsız soyut bir alana bakıyorlar. İzleyici ile direkt ilişki kurmayan izole olmuş figürler. Bunun dışında kedilerim, bitkilerim ve pandemi de sık ilişkide olduğumuz objeler var. Diğerleri ile bakıldığında aynı duyguyu onlar da veriyor.

Dünyadan Uzak serginiz bir zor sürecin meyvesi oldu. Peki meyvelerin olgunlaşması ve izleyiciye sunulması nasıl bir süreçti?

Buket Güreli, Beklerken
Beklerken, Tuval üzeri kağıt, 90 x 60cm, 2021

Pandemi başlayıp herkes gibi ne yapacağımı bilemediğim kısa bir şaşkınlık döneminden sonra evden çıkıp bomboş sokaklardan atölyeye gidip gelmeye başladım. Atölye ve evin çok yakın olması büyük bir avantajdı çünkü sokağa çıkma yasaklarından etkilenmemiş oldum. Çalışmaya başladığımda herhangi bir konsept fikri ya da ilerde yapacağım fiziksel bir sergi düşüncesi yoktu çünkü takip ettiğim tüm haberler yeni bir dünyadan bahsediyordu ve o dünyada her şeyin sanal ortama taşınacağı ile ilgiliydi. Bu benim için oldukça kafa karıştırıcı idi doğrusu. Geçmişte de kafam çok karıştığında ya da dünya dertleri fazla geldiğinde, karşıma bir tuval koyup güzel bir müzik eşliğinde dünyadan uzaklaştığım için bu kez de aynısını yaptım. Sadece baş edemediğim bir durumdan uzaklaşmak ya da direncimi arttırmak için, ilerde izleyiciye sunmak düşüncesi ile değil. 2020 Nisan ayından itibaren her zaman ki gibi atölyeye her gün gelip, çalışarak geçirdim bu süreci “normalleşme” ye kadar. Ve neyse ki sergiler yavaş yavaş açılmaya başlayınca, ben de yalnız ürettiğim çalışmalarıma izleyicilerle tekrar, beraberce bakmaya ve paylaşmaya karar verdim.

Kırılma noktalarımız oluyor. Pandemi de pek çoğumuz için öyle oldu. Kimi sanatçılara farklı perspektifler kazandırdı veya kimisinin üretim hevesini yok etti. Siz üreterek süreçle başa çıktınız. Üretim anlarınızın dışında gerçekle tekrar bağ kurduğunuzu sanıyorum…

Söylediğim gibi üretmeye başladıktan sonra en azından günün büyük bir bölümünde kaygılarımdan uzaklaşıyordum. Ne yapacağızı düşünmek ve hiç bilemediğimiz bir geleceği planlamak yerine mental ve fiziksel olarak sağlıklı kalmak ve yapabildiğim en iyi şeyi yapmak yeterli geldi yani sergi yazımda da söylediğim gibi; “…kayıp zaman içinde kaybolmama çabası ile sanata sığınmak”. Belki de bu yüzden bu dönemde ürettiğim resimlerim bu güne kadar ki en renkli resimlerim oldu. Sanırım renklerle dayanıştım onlardan güç aldım. Sergi salonunda hepsine bir arada baktığınızda her ne kadar karantina ve pandemi döneminin sıkıntısı hissedilse de renklerin bana verdiği gücü sanırım izleyenler de aldı. Sıkıntılı ve belirsizliklerle geçen bir dönemi hatırladılar ama asla karamsarlık ve umutsuzluk hissetmediler. Çünkü genel olarak aldığım tepki bu yönde oldu.

Resimlerinizde boya kullanmadığınızı biliyoruz. Tekniğiniz nedir?

Biliyorsunuz ben yaklaşık 10 senedir resimlerimi kağıtları parçalayıp tuval üzerine boyaymış gibi yapıştırarak yapıyorum. Yani kağıt ile boya efekti yaratmaya çalışıyorum. Resimlerime bakanlar boyayla yaptığımı düşünüyorlar oysa ki fırça boya kullanmadan, tamamen kağıtla ve kolaj tekniği ile yapıyorum.

Yakında yeni proje görecek miyiz?

Resimlerimde kullandığım kağıt malzemesi bana çalışma esnasında değişik ve yeni yollar açıyor ve onun üzerine gidiyorum. Bu son dönem işlerimi üretirken de açtığı yeni yollar, fikirler oldu. Ben yine heyecanla o yollara dalıp yeni resimler üretmeye devam edeceğim.

http://buketgureli.com/

Nil Has

1988 doğumlu, Sanat ve Kültür Yönetimi mezunu, sanat ve kültür meraklısı.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki

Çağdaş Sanat, Blockchain ve Mimari Tasarım: MUAFNFT & Muaf Metaverse

Burcu Halacoğlu - Pervin Bağdat
Sonraki

Merhamet, Dijital Galasında Seyirciyle Buluştu

Kaçırmayın!

Teatro Rudius'un Ödüllü Oyunu “Sorgu” Tatavla Sahne'de

Teatro Rudius’un Ödüllü Oyunu “Sorgu” Tatavla Sahne’de

Teatro Rudius’un, savaş, vatan sevgisi, aidiyet, kimlik, dostluk ve kardeşlik
Schaubühne Berlin yapımı III. RICHARD

28. İstanbul Tiyatro Festivali’nden İki Büyük Sürpriz!

28. İstanbul Tiyatro Festivali, iki büyük yapımı ağırlamaya hazırlanıyor. Çağdaş