Kısa bir süre önce müzik ve edebiyat dünyasına köprü yeni bir projeye imza atıldı. Yazar Gülşah Elikbank’ın “Aşıklar Gece Ölür” kitabına ithafen 7 besteci, 8 beste yaptı ve ortaya çıkan albüm Burak Demirsaran prodüktörlüğünde On Air Music markasıyla yayımlandı.
Gülşah Elikbank ile yakın zamanda gerçekleştirdiğimiz söyleşide kendisi de bu projeden bahsetmiş ve gerek label, gerek projenin yazarı Gülşah Hanım ve müzisyenler uzunca geçen bu hazırlık sürecini sık sık sosyal medyalarında edebiyat ve müzikseverlerle paylaşmışlardı. Bu sürecin biz de yakın takipçisi olarak Gülşah Elikbank ve projenin müzisyenleri ile “Aşıklar Gece Ölür” Novel Soundtrack’i konuştuk.
“Kelimeleri melodilere dönüştürmek çok büyülü bir hismiş.”
Gülşah Elikbank
Keyifle okuyacağınızı umduğumuz sohbetimiz sonrasında romanı okumayanlara “Aşıklar Gece Ölür” romanını ve albümü henüz dinlememiş olanlara da romanla aynı ismi taşıyan compilation albümü dinlemenizi öneririz. Kitap ve albümle ilgili linkleri sohbetimizin sonunda bulabilirsiniz.
Yakın zaman önce sizinle yaptığımız görüşmede proje henüz hazırlık aşamasındaydı ve Novel Soundtrack artık yayımda. Kitabın yazarı olarak sadece bu konumda kalmadığınızı ve çok yönlü kişiliğinizle albüm hazırlık aşamasında da faal olarak bulunduğunuzu biliyoruz, bu süreçte neler yaşadınız, nasıl geçti hazırlık aşaması?
Gülşah Elikbank: Biliyorsunuz, edebiyat daha yalnız yapılan bir iş. Fakat müzik çok daha kolektif bir yaratım ve oluşum sürecine sahip. Benim için bir şarkı yaratılırken müzisyeniyle konuşmak, fikir alışverişinde bulunmak, bazı şarkılara ad koymak, bazılarına enstrüman önermek çok farklı bir duyguydu. Albüme şarkı yapan müzisyenlerle zaman içinde dost olduk, her gün konuşmaya, heyecanımızı paylaşmaya, daha iyi olsun, diye birlikte düşünmeye başladık. Ben de müziğe dair çok şey öğrendim. Kelimeleri melodilere dönüştürmek çok büyülü bir hismiş. Ayrıca birlikte üretmek de beni besledi. Albüm sanata bakışımı da derinleştirdi bu anlamda. Müzisyenlerin “Aşıklar Gece Ölür” romanımı bu kadar içselleştirip kendilerini roman kahramanları yerine koymaları da beni etkiledi.
Henüz albüm yayımlanmadan dahi albüm dillenmeye ve müzisyenlerin sizinle birlikte katıldığı etkinlikler, dikkatleri Novel Soundtrack’e çekmeye başlamıştı. Bu tarz etkinlikler albüm sonrası da devam edecek mi?
Gülşah Elikbank: Tabii. Aslında daha yeni başladık bile diyebiliriz. Çünkü bu albümde amaç zaten şarkılar yayınlansın ve arkamıza yaslanıp dinleyelim, değildi. Biz daha önce yaratılmış bir hikâyeden bambaşka anlamlar çıkararak yeni bir üretim süreci yaşadık. Bunun sahneye etkisi de bir o kadar sihirli oluyor. Çünkü birbirinin kalbini görmüş insanlarız artık. Ben kendi kederimle bir hikâye anlattım ve bu kederin sesini onlar duydu ve duyurdu. Müjdeyi de ilk buradan vereyim, ilk lansman konserimizi Ekim ilk hafta İstanbul Ataşehir’de yapacağız. Sonrasında çok farklı yerlerde göreceksiniz bizi.
Albüme ilham olan yazar olmanız dışında romanda yer alan şarkı sözünüzle söz yazarı olarak ve Efe Dikmen ile düetiniz olan şarkı “Seni Sana Rağmen Seviyorum”da da yine söz yazarı kimliğiniz dışında yorumcu olarak da karşımıza çıktınız. Edebiyat ve Müzik arasında kurduğunuz bu köprüde sizi müzikle ilgili alanlarda da aktif görmek hoş bir sürpriz oldu biz müzikseverler için.
Albümde bir şarkıya eşlik etme fikir nasıl doğdu, nasıl karar verdiniz, daha önce böyle bir deneyim yaşamış mıydınız?
Gülşah Elikbank: Ben elbette her zaman şiirler, sözler yazan biriydim ama bunları pek paylaşmam. Sonuçta kendimi bir romancı olarak görüyorum. Alanım belli ama yaratıcılık da sınırlanabilen bir şey değil. Sonbaharda yayınlanacak yeni romanım için şiirler yazarken bir tanesinde, kafamda melodiler ve bir klarnet sesi uçuşmaya başladı. Efe Dikmen de o sırada yeni albümü için çalışıyordu ve sürekli fikir alışverişi yapıyorduk. “Seni Sana Rağmen Seviyorum” sözleri ona gönderdim ve birden bunun aslında bir şarkı olduğunu söyledi Efe. Ben de klarnet sesinden ona bahsedince şarkıya klarnet katılmış oldu. Benim seslendirmeme gelince, Efe tüm şarkıyı birlikte seslendirelim, diye önermişti ama açıkçası ona cesaret edemedim. Sadece bu güzel hatıra ve dostluk için, kalbimi, ruhumu şarkıya katacak bir cümleyi söylemeyi ve vokalde sesim altta kalacak şekilde okumayı kabul ettim. Müzikal bir kariyer hedefim yok açıkçası ama bir şarkının içinde olmak hoşuma gitti. Yeni romanım için okurlarıma böyle bir sürpriz yapmış olmak da güzel oldu. Sesimle değilse de şarkı sözlerimle beni görmeye devam edeceksiniz.
Yakın gelecekte projeleriniz nelerdir? Ki yine farklı projelerde adınızı görmek bizi hiç şaşırtmayacak çünkü yenilikçi tarzınız ve yazarlık dışındaki faalliğiniz bunun en muhteşem göstergesi.
Gülşah Elikbank: Haklınız. Yenilikler beni besliyor. Bu yıl uluslararası iki proje yönetiyorum. Festival yönetmeni olduğum Türkiye’de ilk kez yapılacak olan “Bilim Kurgu ve Fantastik Film Festivali” bence herkesi heyecanlandıracak. Tür sinemasına büyük katkı sağlayacağını ve bu alanda üretim yapan gençlere yol açacağına inanıyorum. Diğer yandan edebiyatta da çocuklar için harika tasarım işlerin içinde olacağım. Sanatın her alanı benim için yaşama tutunma sebebi. Nefes almaya devam etmek için üretmeye devam etmem gerekli. Açıkçası bir yandan da kendimi şaşırmayı seviyorum. Bir yıl içinde neler yapabilirim, ben de merakla bekliyorum.
“Aşıklar Gece Ölür” Novel Soundtrack’e dahil olma sürecinizi öğrenebilir miyiz?
Ali Başarır: İlk olarak On Air Music bana bu projeden bahsettiğinde oldukça heyecanlandım çünkü soundtrack konsepti kendi ürettiğim müziğimin alt yapısında da yer alıyor. Sonrasında kitabı okuduktan sonra kitabın baş kahramanı olan Melis’in hayata ve aşka olan bakış açısı, iç dünyası ve duygu durumlarından yola çıkarak albüm için ‘’Lovers Die at Night’’ isimli bestemi yazdım ve sonrasında gerek Gülşah Elikbank’ın, gerekse On Air Music’in bestemi projenin konseptine uygun bulmaları sonrasında ben de bu projeye keyifle dahil oldum.
Alişan Özaydın: Onair müzik whatsapp grubunda Beyza hanımın aşıklar gece ölür için yazılmış şiiri göndermesiyle başladı bütün süreç. Sonrasında ilk defa kendime bağlı olmayan duygular ile bir beste üretmeye çalışacaktım ve romanı bunun için talep ettim. Romanı okuduktan sonra çalışmalara başladım. Gülşah Hanım “Aşıklar Gece Ölür” romanını o kadar güzel yazmış ki hatta bir ara hangi duygu üzerinden çalışmalarıma devam etmeliyim diye baya bir düşündüm. Sonrasında “O Son Gülüşün” ortaya çıktı.
Efe Dikmen: Onair’ın 3. yılı için hazırlanan compilation albümünün tanıtım toplantısında Gülşah Elikbank moderatördü ve sonrasında “Âşıklar Gece Ölür” romanını tüm katılımcılara hediye etmişti. Romanın elime ulaşması ve projenin duyurulması yakın zamanlara denk geldi. Romanda kendimden çok fazla şey buldum. Bu sebeple projeye hemen katılmak istedim.
Ferit Tunçer: Bir On Air Music etkinliğinde tanıştığım yazar Gülşah Elikbank takip eden günlerde katılan sanatçılara kitabını göndermişti. Sonrasında Beyza Hanım bu projeden bahsedince sanatın farklı disiplinleri birbirini besleyeceği için bu projede olmayı kabul ettim. Bu projede yer alan şarkım “Düşman Oldum Hayata” için çektiğimiz klip, geçtiğimiz cumartesi yine On Air Music etiketiyle yayımlandı.
Ufuk Sağın: On Air Music bize projeden bahsedip kitabın konusunu göndermişti. Konusunu okuduğumda bunu yapabileceğimi düşündüm ve dahil olmak istediğimi söyledim. Gülşah Hanım da sağ olsun bana kitabı gönderdi. O süreçte Gülşah Hanım’la bir diyaloğum yoktu. Sadece bu projede ismen tanıyordum ve okuduktan sonra ona bir mesaj gönderdim. Mesajda kitabı çok beğendiğimi, hikâye ile alakalı hislerimi ve kesinlikle bunun için bir şarkı yapacağımı söyledim ve resmi olarak da tanışmış olduk. On Air Music de bu projede hepimize destek oldu ve ortaya böyle bir albüm çıktı.
Şarkınızın çıkış hikayesinin ana kaynağı albümle aynı ismi taşıyan Gülşah Elikbank romanı “Aşıklar Gece Ölür” olsa da şarkınızın kendine özel hikayesini öğrenebilir miyiz?
Alişan Özaydın: Şarkının kendine özel bir hikayesi bulunmamakta roman o kadar güzel ki, zaten içerisinde kendi hayatınızla da çakışan bir çok nokta buluyorsunuz. “O Son Gülüşün “ tamamen Aşıklar Gece Ölür romanına özel yapılmış bir çalışmadır.
Ferit Tunçer: Sadece aşkta değil hayatın her yanıyla ihanete uğramış, belki de en büyük ihaneti kendi kendinden görmüş, kendini korumak isteyip hislerinin önüne duvarlar çekmiş ve gerçeklerle boğulan bir ruhun isyanını anlatmaktadır. Kitabın ana karakteri Melis`in şu cümleleri bu hikâyeyi tamamlar “İnsan kederini zamanında ve dozunda yaşamalı. Vaktinde tutulmayan her matem, bir gün yüreğimize döner. Döndüğündeyse bu sefer neler yapabileceğini kimse kestiremez. İnsanın en iyi dostu da, en azılı düşmanı da bu nedenle kendisidir.”
Ufuk Sağın: Bu proje aslında benim için tamamen ‘’Bir kitap hakkında şarkı yazdım’’ işi olmadı. Proje ilk konuşulduğu zamanlar hayatımda büyük değişiklikler oldu. Ve bu değişiklikler kitapta geçen hikâyelere benziyordu. Yani kitabın kendimi tamamen bağdaştırabileceğim bir hikâyesi vardı. Ne yazık ki ben kendimi hep kitabın kötü ama iyileşmeye çalışan karakteri olarak gördüm ve onun bakış açısıyla yazdım. Onun dışında ise hikâyenin akıcılığı, merak uyandırması bir yana kitapta kendi hayatıma dair çözüm arayışlarına girdim. Özellikle bu parçamda kendi alışılmışımın dışına çıkıp, eski klasik rock soundıma biraz da gizem ekleyip farklı bir his yaratmak istedim. Müzikal anlamda kafamı epey yordum ama buna değdiğini düşünüyorum. Şarkıda 4 farklı akor yürüyüşü bulunuyor ve her biri – kendi kanımca – farklı bir his uyandırıyor. Öyle böyle derken ‘’Aşklar Mezarlığı’’ çıktı ortaya.
Proje nasıl gidiyor, bu dönemde albüm yapmak tek sanatçı için bile çok zorken, böylesi kolektif çalışma sonucu ortaya çıkan bu albüm hakkında neler söyleyeceksiniz?
Ali Başarır: Proje beklentilerimizin üzerinde bir ilgi ile ilerliyor, olumlu geri dönüşler alıyoruz, albümü dinleyip kitabı merak eden kitle her geçen gün artıyor. ‘Türkiye’de bir ilk’ diyerek titizlikle ve keyifle yola çıktık, albümde katkısı olan tüm müzisyenler ile elimizden geleni tüm içtenliğimizle yaptık ve yapmaya da devam ediyoruz. Aslında bu proje, ilerde olabilecek tüm kolektif çalışmalara ve sanatın diğer kolları içinde kolektif şekilde birleştirilebileceğinin önemli bir kanıtıdır. On Air Music ve Gülşah Elikbank bu işin yolunu açtılar sadece. Fırsat verildiği sürece ülkemizde veya dünyada her sanatçı gerek kolektif gerekse bireysel olarak üretebilir ve sunabilir kapasitede zaten. Önemli olan engel teşkil eden unsurları ortadan kaldırmak, sektördeki şartlandırılmışlıkları ve dogmaları yok saymak ve inanmak. Biz sadece güzel bir başlangıca vesile olduk ve üstelik sadece dijitalde değil, ilerde canlı konser ve farklı konsept ve organizasyonlarla da dinleyiciyle buluşmayı düşünüyoruz.
Alişan Özaydın: İnanılmaz bir proje olduğunu düşünüyorum albümü dinledikten sonra da bunun ne kadar özel ve ne kadar özgün bir çalışma olduğunu hem müzik severler hem de daha öncesinden romanı okuyanlar anlayacaktır. Yukarıda da demiş olduğum gibi edebiyat ve müziğin çok güzel birleştirici bir hal aldığını tekrar bu çalışmada kanıtlamış olduk diye düşünüyorum.
Efe Dikmen: Bence proje güzel gidiyor. Şu aşamada benim için ne kadar dinlendiğinden çok böyle bir projede bulunmuş olmak daha önemli gibi geliyor. Benim dışımdaki 6 bestecinin harika şarkılarını da keyifle dinliyorum.
Ferit Tunçer: Sanatın ve sanatçının eserini, fikrini hatta giyimini baskı altına alınmaya çalışıldığı, sebepsiz etkinlik iptalleri ile verilen emeklerin hiç sayıldığı ve hatta müziğin susturulmaya çalışıldığı son günlerde tüm olumsuzluklara rağmen bu projeyi ortaya çıkaran On Air Music ve Gülşah Elikbank`ı takdir ediyorum.
Ufuk Sağın: Albüm çıktığından beri çok güzel yorumlar aldık. Türkiye’de bu şekliyle ilk defa yapılmış bu projeye dahil olabilmek ise gurur verici. Benim için farklı bir yeri de var çünkü albümdeki parçam yayınladığım ilk Türkçe şarkı. Albümde birbirinden farklı tarzlarda birbirinden güzel parçalar var. Aslında bir albüm dediğinizde parçaların birbiriyle müzikal olarak da yakın olacağını düşünürsünüz ama bu sefer işler biraz farklı. Klarnetinden metale, klasik piyanosundan synthe kadar bir sürü tarz ve mod barındırıyor bu albüm. Aynı fikrin ne kadar farklı yorumları olabileceğini gösteren bir albüm. Albüm yapmak tek bir sanatçı –özellikle bizim gibi bu işlere yeni girmiş bağımsız müzisyenler- için gerçekten zor bir şey. Bu şekilde kolektif bir albüm yapmak ise birlikten kuvvet doğar mantığı ile mümkün olabiliyor. Ben şahsen projenin öncesi, planlanması, kaydı, yayını, sonrası vs. bütün süreçten büyük zevk aldım ve bu süreç hala devam ediyor. Emeği geçen bütün sanatçı ve prodüktör arkadaşlarıma, On Air Music’e ve Gülşah Elikbank’a teşekkür ediyorum. Bunlar daha başlangıç : )
Proje dışında yeni çalışmalarınız ve varsa projeleriniz nelerdir?
Ali Başarır: Bu sene ‘Shelter in the Forest’ albümü ve üstüne ‘Lovers Die at Night’ Novel Soundtrack ile oldukça keyifli ve yoğun bir dönem geçiriyorum, bu işlerin dışında muhtemelen sonbahar gibi yeni bir solo single için çalışmaya başlayacağım.
Alişan Özaydın: Onair Müzik ile başlamış müzik yayın kariyerimde çok güzel bir süreç geçirdiğimi ve geçireceğimi düşünüyorum. Onair benim her şeyimi paylaşabildiğim ve arkanda büyük güç olarak hissettiğim bir yapı oldu. Onlarla birlikte yaptığım projeler sonrasında yakın zamanda Pasaj Müzik ile çıkacak tekli için çalışmalara devam ediyorum. Bu konuda da yine Onair Müziğin destekleri inanılmaz oldu.
Efe Dikmen: Var, bu sene içinde 3 şarkım daha yayına girecek.
Ferit Tunçer: Ekim ayında yeni bir şarkımı dinleyicilere sunacağız ve bir hikâye başlayacak. Hikâye bir ep ile tamamlanacak. Bu hikâyeyi oluşturan şarkıların ve önümüzdeki iki yıl boyunca yayımlanacak şarkıların çoğunun kaydı bitti. Dinleyici ile buluşmayı bekliyorlar 🙂
Ufuk Sağın: Hemen hemen yazın başından beri “Novel Soundtrack” projesi dışında grubumla yoğun bir beste çalışmasındayız. Bir yandan yeni besteler yazıyorum, bir yandan hazır yazılmış bestelerin demolarını hazırlıyoruz, bir yandan da diğer besteler için stüdyoya kapanıp ana kayıtları yapıyoruz. Günlerimizi epey yoğun geçiriyoruz. Sırayla hepsi çıkacak.
Kısa röportajımıza katıldığınız için çok teşekkür ederiz.
Ali Başarır: Bu güzel sohbet için ben teşekkür ederim.
Ferit Tunçer: Bu röportajı okuyan herkesten sanatın her dalına değer ve destek vermesini istiyorum ve sevgili Atatürk’ün şu sözüyle bitirmek istiyorum; “Bir millet sanattan ve sanatkardan mahrumsa tam bir hayata malik olamaz. Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş olur.”
Ufuk Sağın: Ben teşekkür ederim. Röportajı okuyan arkadaşlardan kitabı okumayan varsa mutlaka okumalarını ve okuduktan sonra albümü tekrar dinlemelerini öneriyorum. Pişman olmazsınız.
Aşıklar Gece Ölür – Novel Soundtrack
Spotify I Fizy I Apple Music