Türkiye sanat dünyasının merkezinin İstanbul olmasına hepimiz alıştık sanıyorum. Mardin, İzmir, Ankara, Çanakkale gibi çevre bölgelerdeki etkinlikler hepimize bir nefes alanı sağlasa da dönüp dolaşıp İstanbul merkezinde buluyoruz kendimizi. Bu durum çoğu zaman sonsuz bir tekrara sürüklüyor, yaratıcılıktan uzaklaştırıyor. Şehrin içinde de başka bir merkezleşme söz konusu, Karaköy, İstiklal, Nişantaşı rotası dışına çıkmakta zorlanıyoruz. Güzergâha Dolapdere ve Kadıköy gibi birkaç soluk alma noktası eklense de farkında olmadan aynı dairenin içinde dönüp duruyoruz. Bu rutine yeni eklenen her lokasyon ve mekân beni heyecanlandırıyor. Okuduğunuz yazının amacı da sizi bu mekânlardan biri olan, Sultanbeyli’de açılan YUNT ile tanıştırmak.
Muratcan Sabuncu kuruculuğunda, Sultanbeyli’de açılan YUNT, toplumun sanatsal etkinliklerle karşılaşma olanaklarını arttırmayı amaçlıyor. Sergen Şehitoğlu sanat danışmanlığında hayata geçen mekân, Kasım 2023’te izleyicilerle buluştu. Emre Zeytinoğlu küratörlüğündeki ilk sergisi “Şehir Nerede?” ile kapılarını aralayan YUNT, sergi ve etkinliklerin yanı sıra eğitim programı ve desteklediği yayınlar ile sanatsal üretime katkıda bulunmayı hedefliyor. Mekânın sunduğu deneyim ve etkileşim olanakları ile toplumsal değişim potansiyellerinin çoğalmasına yardımcı olmayı öncelikleri arasına yerleştiriyor.
Emre Zeytinoğlu küratörlüğünde açılan “Şehir nerede?” sergisi, İstanbul’a nostaljik yaklaşımların ya da geleceğe ait iyileştirici düşüncelerin dışında, şehrin bugünkü gerçeği üzerinden hareket ediyor. Sergi bünyesindeki sanatçılar, ortaya koydukları yapıtları ile bize yeni bir “İstanbul gerçeği”nin düşünülmesi gerektiğinden söz ediyorlar. Sergide yer alan sanatçılar: M. Cevahir Akbaş, Setenay Alpsoy, Sercan Apaydın, Can Aytekin, Antonio Cosentino, Mustafa Duymaz, Ahmet Elhan, Murat Germen, Sinan Logie, Mustafa Pancar, Rüçhan Şahinoğlu.
“’Merkez-çevre’ gibi klişe bir ayrımın artık saptanamadığı bu şehirde, ne ‘ideal bir İstanbullu’dan, ne oraya sonradan gelen ve o ‘kültüre yabancı olan’ arasındaki ayrımdan, ne de ‘eski İstanbul görüntüleri’nin gerçekliğinden söz edilebilir. Sergide yer alan sanatçılar, ortaya koydukları yapıtları ile bize böyle bir ‘İstanbul masalı’nın geçersizliğini anlatıyorlar. O yapıtlarda, artık işlevlerini yitirmiş ve birer turistik vitrine dönüşmüş şehir simgeleri yerine, günümüz sisteminde işlev kazanmış yapıların, meydanların, mahallelerin ve şehirli grupların görüntüleri ile karşılaşıyoruz. Bu sanatçılar belli ki İstanbul’da var olmayan, zamanını doldurmuş bir kültürel yapıya boş bir özlem duymak yerine, bugünün var olan kültürünü ortaya koymakta, şehrin mevcut gerçeğini onaylamakta ve izleyicilere bunu anlatmaya çalışmaktadırlar. Sonuçta, bu galeri mekânı da tam bu durumları içeren bir ‘yer’de bulunmaktadır ki bu yüzden, açılış olarak böyle bir sergiyle başlanması, hem ‘o yer’in izleyicisiyle bir yakınlık kuracak, merkez-çevre ayrımını ortadan kaldıracak, hem de mevcut metropol mantığı üzerine farklı düşünceler yansıtacaktır.” Emre Zeytinoğlu sergi metninden alıntı
YUNT sergi programının yanı sıra yoğun bir paralel etkinlikler serisini ağırlıyor. Etkinlik Programı konuşma, gezi ve atölye ziyareti gibi aktivitelerle sergileri yeniden değerlendirme olanağı sunuyor. Prof. Dr. Eva Şarlak’ın akademik danışmanlığında düzenlenen seminer, konuşma programı ve teşvik politikası ile sanat üretimini ve entelektüel düşünceyi destekliyor. YUNT’ta “Şehir Nerede?” sergisi kapsamında düzenlenmeye başlanan “Şehrin Sınırlarını Yeniden Düşünmek” başlıklı konuşma programı, şehrin sınırlarını farklı yönlerden ele alıyor. “Şehrin Süper Kahramanları İş Başında!” başlıklı öğrenme programı ise çocukların şehirle aidiyet ilişkilerini kuvvetlendirmeyi ve şehrin çocuklar için bir ifade yeri olmasına kapı aralamayı hedefliyor.
Mekâna sanat danışmanı Sergen Şehitoğlu tarafından, bulunduğu konumdan ve konumun geçmişinden aldığı verilerle mekâna özgü bir yerleştirme olarak tasarlanan Yunt Heykeli de adeta bir sembol olarak eşlik ediyor. Eski Türkçeden başlayarak kullanılan “yunt” kelimesi Orta Türkçede yunt (yund) “atlar, at sürüsü” olarak geçiyor. Muratcan Sabuncu ve ailesinin, bir zamanlar sahip oldukları at çiftliğinden ilhamla üretilen ve kâr amacı gütmeyen sanat ve etkileşim alanı YUNT’un yakınında konumlanan açık alan heykeli, çiftlikte yetiştirilen 12 İngiliz atından yola çıkıyor. Atları temsil eden, dinamik formda yerleştirilmiş 12 küp, çiftliği ve aileyi simgeleyen kare bir çerçeve ile belirginleştiriliyor.
YUNT’un ilk sergisi, 4 Şubat’a dek devam ediyor. İkinci sergi ise yolda. 24 Şubat’ta izleyiciyle buluşmak için hazırlıkları devam ediyor. “Görünmeyen Kent”, adını taşıyacak serginin kürasyonu Emre Zeytinoğlu imzası taşıyacak. Bir kentin simgesel yapılarının ve meydanlarının inşasında, unuttuğumuz “görünmeyen”in rolüne odaklanacak sergi; Kerem Ozan Bayraktar, Mehmet Ali Boran, Volkan Kızıltunç, Nuri Kuzucan, Sinan Logie, Çağla Meknuze, Derya Ülker’in çalışmalarını bir araya getirecek. Rutinin dışına çıkmak isteyenlerle merkez dışında karşılaşmak üzere.