Şakir Gökçebağ’ın farklı zaman aralıklarında ürettiği yerleştirme, heykel ve fotoğraflarından oluşan Göründüğü Gibi başlıklı kişisel sergisi, Arter’de ziyarete açıldı. Gökçebağ’ın sıradan nesneleri ve tanıdık görüntüleri biçimsel manipülasyonlar yoluyla sıradışı hâle getirme yöntemlerine toplu bir bakış sunan sergi, sanatçının eserlerini Arter’in 2. kat galerisine uyarlayarak bir araya getiriyor. Şakir Gökçebağ’ın Göründüğü Gibi başlıklı kişisel sergisi, 4 Nisan’dan itibaren ziyaret edilebilir.
Arter’in 2024 sergi programı, Şakir Gökçebağ’ın Göründüğü Gibi başlıklı kişisel sergisiyle devam ediyor. Sergi, sanatçının daha önce farklı bağlamlarda sergiledikten sonra Arter’deki galeri mekânı için yeniden boyutlandırıp yorumladığı eserlerini geniş bir malzeme çeşitliliği içinde bir arada sunuyor.
Gündelik yaşam içinde sıkça karşılaştığımız nesnelerin zihninde yarattığı çağrışımlardan ya da uyandırdıkları biçimsel benzerlikler ve zıtlıklardan yola çıkan Şakir Gökçebağ, onları yapıbozumcu bir tavırla parçalarına ayırarak, yineleyip çoğaltarak, birbirlerine iliştirerek yeniden düzenler. Ortaya çıkan yapıt, bir bütünün müdahale edilmiş veya ayrıştırılmış parçaları olmanın ötesine geçerek nesneleri bildik bağlamlarından uzaklaştırır, dünyayı ve şeyleri algılamamıza yönelik yeni ve şaşırtıcı imkânlar sunar. İzleyiciye tuhaf bir şekilde daha ilk bakışta tanıdık gelen ve orijinal formlarına hâlen soyut bir göbek bağıyla bağlı olan öğelerle kurguladığı yerleştirmelerinde gösterişsiz ve alelâde olanı yaratıcı ve oyunbaz kompozisyonlar aracılığıyla tekrar yorumlayan Gökçebağ, şeylerin birincil niteliklerinden ve işlevselliklerinden özgürleştiği şiirsel bir dünya kurar.
Her nesnenin içinde yaratıcılığımızı kışkırtan bir potansiyel olduğunu ve en güçlü söylemlerin en basit şeylerle dile getirilebileceğini düşünen Şakir Gökçebağ, pratiğini yalınlık, evrensellik ve ulaşılabilirlik gibi ilkeler üzerinde temellendirir. Sanatçının yapıtlarında sıklıkla yer verdiği şemsiye, bahçe hortumu, giysi askısı, kemer, mandal, gömlek, su terazisi, katlanır metre, halı, hatta tuvalet kâğıdı ruloları ve mercimek taneleri gibi unsurlar, üçboyutlu bulmacalara ve şaşırtıcı bir mekânsal etkiye sahip geometrik formlara dönüşürler. Nesneyi sanatsal temsilin dayatmacı birer referans noktası olmaktan çıkaran bu yaklaşım, formu özerkleştirerek kendine özgü bir ikna gücüne sahip, zarif ve eğlenceli bir evren yaratır. Eksiltme-çoğaltma, boşaltma-doldurma, kesme-birleştirme, uzatma-kısaltma gibi karşıtlık içeren müdahaleler ve oyuncul jestler yoluyla başkalaşan nesneler, kendilerini izleyicinin yeni yorumlarına olanak tanıyacak bir şekilde, beklenmedik biçimlerde gösterirler.