1956 Macar Ayaklanması’ndan üç yıl sonra yayınlanan ve ülkede edebî bir sansasyon olarak kabul edilen Géza Ottlik’in tek romanı Sınırdaki Okul, Türkçede ilk kez Can Yayınları etiketiyle okurla buluşuyor. On yaşlarındaki üç erkek çocuğun askerî okulda uğradığı şiddeti konu alan eser, 20. yüzyılın en iyi Macar romanlarından biri olmasının yanı sıra bir toplumun psikolojik okuması niteliğinde.
Géza Ottlik’in kaleme aldığı ve Macar Ayaklanması’ndan üç yıl sonra 1959 yılında yayımlanarak, ülkede edebî bir sansasyon yaratan Sınırdaki Okul, okurla buluşuyor.
20. yüzyılın en iyi Macar romanlarından biri olarak kabul edilen ve Ottlik’in başyapıtı görülen eserde, hikâye 1920’lerin Macaristan’ında geçiyor. On yaşlarındaki üç oğlan çocuğunun –Bébé, Szeredy ve Medve– akranlarıyla birlikte Avusturya sınırındaki bir askerî okulda bir araya gelmelerini konu alan kitapta, demirden disiplinle örülmüş askerî eğitimin karanlık yüzüyle karşılaşan çocuklar, kısa süre içinde burada ailelerinin yanında öğrendikleri hiçbir şeye –nezakete, şefkate, tevazuya– yer olmadığını anlarlar. Şişman ya da miyop olan, kekeleyen ya da memleket özlemiyle ağlayan, kuralları sorgulayan herkes baştan kaybetmiştir. Böyle bir atmosferde, çocukların masumiyetlerini yitirmesi ve hayatta kalmak için birtakım seçimler yapması kaçınılmazdır.
“Otuz dört yıl boyunca en iyi dostumdu ama bunları hiçbir zaman konuşmadık. Beni de dövdüler Szeredy’yi de, hepimizi. Hepimiz sonunda itaat etmek zorunda kaldık. Ama bunları ileride ne Medve’yle ne Szeredy’le ne Énok Gereben’le ne de başkalarıyla konuştuk. Asla kendimizden ya da dünyanın halinden utandığımızdan değil, ilginç olmadığı için, önemli bulmadığımız için. Bütün bunlar sonunda hiçlere karıştı, hiç oldu ve tam da bir daha asla konuşulmaması için hiçe dönüştü.”