Namık İsmail kimdi?

28 Nisan 2019

Çallı Kuşağı ressamlarından olan Namık İsmail, ilköğrenimine 1896 yılında Kabataş’taki Şemsülmekatip’te başladı; daha sonra Beşiktaş’taki Hamidiye Mektebi’ne geçti. Resim öğretmeni Arslanyan’ın öğrencisi oldu ve okulu ikincilikle bitirdi. Saint Benoit Lisesi’nde okudu. Galatasaray Lisesi yangın sonrası yeniden açılınca, Tevfik Fikret’in müdürlüğü sırasında ikinci sınıftan beşinci sınıfa kadar bu liseye devam etti. Resim öğretmeni Şevket Dağ’dan özel resim dersleri aldı. Bakalorya sınavını kazanamayan Namık İsmail’i, babası resim eğitimi için Paris’e göndermeye karar verdi.

Namık İsmail (1890, Samsun – 30 Ağustos 1935, İstanbul), Türk ressam.

wikipedia

1911’de gittiği Paris’te resim öğrenimine başlayan Namık İsmail, Kısa süre Julian Akademisi’ne, sonra Fernand Cormon Atölyesi’ne devam etti. Birinci dönemi olarak nitelendirdiği sanat yaşamının, 1914 Fransa dönüşü, yaptığı resimlerde, Tekniğin zayıf, duygunun kuvvetli olduğunu, şiir ve düş gücünün teknikten önde geldiğini söyler. Akademik anlayışı benimseyen hocası Cormon’dan sanatçının fazla etkilenmediği görülür.

Namık İsmail, Köy Evi 1911- tüyb -24x33
Namık İsmail, Köy Evi 1911- tüyb -24×33

1911 tarihli Köy Evi çalışması, Paris’e gittiği yılda empresyonist etkilerle yaptığı bir tablodur. Barbizon Okulu ressamlarının ve Corot’nun yapıtlarını anımsatan resimde, birbirinin içinde eriyen renkler, yeşilin maviye, kahverenginin sarıya kaçan tonları kullanılmıştır. Ağaçlarda, evde, kırda detaya kaçan fırça vuruşları egemendir: renkler, pastelleriyle homojenleştirilerek kullanılmış, yumuşak geçişlerle perspektif sağlanmıştır. Kompozisyon, sol alt köşeden sağ üst köşeye ikiye ayrılarak düzenlenmiştir. Üstte gri renklerin içinde yeşillerin de yer aldığı gökyüzü, alttaysa karakteristik Namık İsmail tarzı lekeci anlayışla ön plana çıkmış ana tema görülür.[1] 1917 Haziran ayında Galatasaraylılar Yurdu’nda açılan serginin düzenlenmesinde emeği geçen kişilerden biri olan Namık İsmail’e bu hizmetinden dolayı, “alamet-i mahsusalı gümüş Hilal-ı Ahmer madalyası” verildi.

Şişli’de kurulan atölyede, Namık İsmail ve dönemin diğer ressamları, İbrahim Çallı, Hikmet Onat, Ruhi Arel, Sami Yetik, Ali Cemal, Ali Sami Boyar gibi sanatçılar savaş konulu resimler yaptılar. Galatasaray Sergisi’ nde halka gösterildikten sonra Viyana ve Berlin’de sergilenmeleri için, Celal Esad Arseven’le birlikte Berlin’e gitti.

Namık İsmail, Eşi Mediha Hanım Portresi
Namık İsmail’in Eşi Mediha Hanımın Portresi

İki yıl Berlin’de kaldı. Lovis Corinth ve Max Liebermann’ın atölyelerinde çalışarak tekniğini geliştirdi. 1918 tarihli Kendi Portresi’ne, ışık-gölge kontrastı ve kalın fırça vuruşlarıyla, tabloya anlatımcı bir etki vererek, güçlü ve kararlı kişiliğini, sert ve keskin bakışlarıyla tuvale rahatça aktardığı görülür. 1919’da yurda döndü. Almanya dönüşünü, sanatının ikinci dönemi olarak yorumlar. Corinth’in geniş, kalın fırça vuruşlarından, lekeci, serbest, bir-iki seansta ortaya çıkmış hızlı, atak tekniğinden etkilenen Namık İsmail’in, sonraki dönem tablolarının çoğunda hocasının teknik ve üslubunu uygulandığına tanık olunur. Corinth’in tekniğine yakın çalıştığı Güvertede Adamlar tablosunda, bir renk karmaşasının, açık-koyu tonlamaların, renk lekelerinin ve resimsel değerlerin ön plana çıktığı gözlenir. Figürler, renk kompozisyonunun öğeleri olarak kullanılır. Bu resim, ekspresyonizmin benimsendiği, klasik resim anlayışının geriye itildiği, renklerin ve boya dokusunun, konunun önüne geçtiği bir çalışmadır.

Almanya’dan döndükten sonra, 1919’da Gazi Osman Paşa Ortaokulu’nda resim öğretmenliğine başlayan Namık İsmail, 1920 yılında Molla Şefik Bey’in kızı Mediha Hanım’la evlenir; on yıllık birliktelikten sonra ayrı yaşamaya karar veren çift, ressamın ölümünden iki ay önce boşanırlar.

1920 yazındaki sergiye çeşitli portrelerle katılan Namık İsmail, “koyu ve az ışıklı renkler kullanan, gerçeklere uyan, modelinin yüz kırışıklıklarını ve yorgunluğunu yansıtmaktan kaçınmayan bir portreci” olarak tanımlanmaktadır.[1]

İtalya’ya gitmek üzere kendisine izin verilmediği için Gazi Osman Paşa Orta Ortaokulu’ndaki görevinden istifa eden sanatçı, bir yıl boyunca bütün İtalya’yı gezdi ve resimler yaptı.

İtalya dönüşünde “İleri” gazetesinde önce ressam, sonra da yazı işleri müdürü olarak çalışan sanatçı, 1921 yılının ekim ayında Sanayi-i Nefise Mektebi (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) müdür yardımcılığı görevine atandı. 1922’de bu görevinden ayrılıp tekrar Paris’e gitti.

Namık İsmail’in paletinde, 1923 tarihli “Bayır” tablosunda açıkça görüldüğü gibi gerçek bir renklenme başladı. Biçim kaygısı taşımadan, desene önem verilmeden, rengin ön plana çıkarıldığı bu çalışmada, renkler birbirine kaynaşarak, planların tuşlarla, kontur kullanılmadan, renk lekeleriyle bölünerek verildiği bir dönem başladı. 1924’teki Galatasaray Sergileri’ne en iyi eleştiri alan yapıtlar arasında geçen Kasımpatı ve Çıplak tablolarıyla katıldı. Kendisine Maarif Umum Müfettişliği görevi verilen sanatçı, dönemin Maarif Vekili Mustafa Necati Bey’le birlikte incelemelerde bulunmak üzere bir kez daha Paris’e gitti. 1925 yılında ilk Türkiye armasını tasarladıysa da bu arma kullanılmadı.[2]

1928 tarihinde Güzel Sanatlar Akademisi’ne müdür olarak atanan Namık İsmail, ayrıca “resim atölyesi öğretmeni” görevini de üstlendi. 1935 yılından ölümüne değin bu görevini sürdürdü.

Namık İsmail,Güvertede Adamlar tüyb 32,8x40
Namık İsmail, Güvertede Adamlar tüyb 32,8×40

İlk yapıtlarından başlayarak üslup ve teknik gelişimi, belli bir çizgide gitmediği açıkça görülmekte, aynı yıl içinde bile birbirinden farklı teknik ve üslupta resimler yaptığı gözlenmektedir. Sanatçı, Fransa’da empresyonist, Almanya’da akademik, empresyonist ve ekspresyonist ressamlardan etkilenmesine karşın, konuya göre içinden geldiği gibi çalışmayı yeğlemiştir. Bazen paletinde hafif fırça vuruşları ve ışıltılı renklerin görüldüğü empresyonist, zaman zaman parlak renklerin ve karşıt tonların egemenliğinin hissedildiği ekspresyonist bir doğa ressamı, bazen realist bir figür ressam, sırasında akademik bir çıplak ressamı olmuştur. İkinci dönem resimlerinde renklerin ve boya dokusunun, konunun önüne geçtiği yoğun boya tabakaları dikkati çekmektedir.[1]

Gençlik yıllarında edebiyatla ilgilenen, İtalyan Rönesansı’nın dehalarından Michelangelo’nun yaşamı ve sanatıyla ilgili bir biyografi çalışması da yapan sanatçı, 30 Ağustos 1935’te bir kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.

Kaynakça

  • Gürtuna, Sevgi (24 Nisan 2013). “Ayın Sanatçısı: 1914 Kuşağı Ressamlarından Namık İsmail”. antikalar.com. 25 Nisan 2013 tarihinde kaynağından arşivlendi.
  • Atakan, Bahar (11 Aralık 2014). “91 yıllık devlet armasını arıyor!”. Milliyet. 6 Mart 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 29 Haziran 2016

Sanat Okur

Türkiye'nin En Büyük Kültür Sanat Haber Portalı, Sanat Haberleri, Sergi Rehberi, Sanatçı Portfolyoları, Sanat Üzerine Söyleşiler

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Önceki

Şeyda Aydın – Diğer Evrenin Senaristi / Diğer Evrendeki Kadın

Sonraki

Avni Arbaş kimdi?

Kaçırmayın!

İç içeyiz, 2024, mixed technique on wood, 50x40 cm

Seldem Kargı “Aklımın Dörtnalı” C.A.M. Galeri’de!

Seldem Kargı‘nın ikinci kişisel sergisi “Aklımın Dörtnalı” 19 Eylül 2024
Ayasofya

Cüretkâr Bir İmparator: Jüstinyen’in Din ve Siyasetle Harmanlanmış Sanatı

“Hilekâr, ahmak ve aptal”. Bu aşağılayıcı sözler, ünlü Bizans tarihçisi