Dirimart’tan İki Sarkis Sergisi Birden

Sarkis
Sarkis

Dirimart, Sarkis’in iki yeni kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. 85 Çığlık: Munch’tan Sonra başlığıyla Dirimart Dolapdere’de ve Sarkis’in Filmleri başlığıyla Dirimart Pera’da eşzamanlı olarak izleyiciyle buluşacak sergilerde yer alan işler, sanatçının yapıtları ve sergileri arasındaki etkileşimleri ve zaman kaymalarını işaret edecek şekilde sergi mekânlarındaki yerlerini alıyor.

Sarkis, tüm yapıtlarını oluştururken onlarla sürekli bir diyalog hâlindedir. Her birini birer karakter olarak ele aldığı yapıtları doğar, nefes alır, nefes verir, farklı renklerdeki ışıklarda yıkanır, ısınır, birbiriyle dayanışma içine girer ve sahneye çıkarlar. Sarkis’in yapıtları, fiziksel varlıklarıyla sanatçının Villejuif, Paris’teki atölyesinde kendi aralarında sürekli etkileşim hâlindeyken, sanatçının zihnindeki farklı örüntülerde kendi yer ve bağlamlarını bulmaya hazırlanırlar. Bu yapıtlar bir sergiye davet edildiğinde, içine girdikleri mekân ve zaman dilimiyle hemhal olur, sergilerde kendi geçmişleriyle birlikte var olurlar. Bu şekilde yeniden icra edilen yapıtlar kendilerinin yeniden doğuşuyla tazelenir; yeni yapıtlar ise kendinden öncekilerle aralarında kurulan zihinsel akışın bir parçası olarak vücut bulurlar.

85 Çığlık: Munch’tan Sonra başlıklı sergi, Sarkis’in Kasım 2014–Ocak 2015 tarihleri arasında ürettiği 100 Çığlık: Munch’tan Sonra başlıklı serisine dayanıyor. Sanatçının çocukluk yıllarında bir gazete parçasında karşılaştığı ve yıllardır birçok işinde yankılanan Munch’un Çığlık tablosundaki figürden yola çıkan seri, 100 adet kâğıt üzerine yağlıboyadan (32 x 24 cm) oluşuyor.

Sarkis bu seride insan çığlığının hızını yakalamaya çalışırken, farklı çığlıkları beyaz ve kırmızı renkli boyaları tüplerden çıktıkları hâliyle –fırça kullanmadan– kâğıt üzerine aktarıyor. Sergideyse, serinin ilk 85 tanesi, Sarkis’in 85. yaşına özel olarak sergi mekânına taşınıyor. Yağlıboya eserler, sanatçının doğduğu 1938 yılından başlayarak, film şeridini andıracak şekilde peş peşe sıralanıyor ve böylelikle mekânda otobiyografik bir döngü yaratıyor. Otoportreler olarak da algılanabilecek bu yapıtlardan 22 tanesine, ilki Sarkis’in doğum yılı olmak üzere, onun hayatında dönüm noktası olarak kabul ettiği yıllara denk düşen birer vitray eşlik ediyor. Böylelikle, yapıtların yapım yılını, Sarkis’in önem atfettiği yaşları ve içinde bulunduğumuz zamanı birbiriyle kaynaştıran bir örüntü otobiyografik olarak izleyiciye sunuluyor.

Sarkis’in Filmleri başlıklı sergide, sanatçının 1997’de açılışına davet edildiği Le Fresnoy – Studio national des arts contemporains’da ürettiği 16 mm’lik 16 filme yer veriliyor. Filmler, 1960’lardan günümüze yoğun bir üretim sürecinde bulunan Sarkis’in yapıtlarının, her gösteriminde neden ve ne şekilde gündeme getirileceği sorusuna görsel ipuçları veriyor. 16 mm film tekniğiyle tek seferde çekilen montajsız kayıtlarda, Sarkis’in ritüellerini tarif eder şekilde yazdığı senaryoları icra edişi kayıtlara alınıyor. İzleyici, peş peşe kurgulanmış 16 filmle, Sarkis’in özgün sinema dilini deneyimleme imkânı buluyor.

Türkiye'nin En Büyük Sanat Haber Portalı, Güncel Sanat Haberleri, Sergi Rehberi, Sanatçı Portfolyoları, Sanat Üzerine Röportajlar