Garaz Romanı Üzerine Serhan Kurşun İle Söyleşi

Serhan Kurşun ile ilk romanı Garaz üzerine keyifli bir söyleşi hazırladık.

Serhan Kurşun
Serhan Kurşun

Hataylı yazar Serhan Kurşun, insanlığı derinden sarsan ve büyük kayıplara neden olan 6 Şubat depremlerinden kısa süre önce yayımladığı “Garaz” romanı ile okurların dikkatini çekti ve İnkılâp Kitabevi etiketli roman 2. Basımıyla yeniden raflara çıktı. Serhan Kurşun, Hatay’ın tarihi coğrafyası üzerinde geçen, çekişmeleri konu alan “Garaz” romanında binlerce kişinin hayatına dokunarak, duygularına tercüman oluyor.

Biz de dikkatleri üzerine çeken “Garaz” romanı hakkında yazar Serhan Kurşun’a sorularımızı ilettik.

Bu söyleşide; Yazar Serhan Kurşun ve Garaz romanı hakkında detaylı bilgiler okuyacaksınız. Aynı zamanda 11 ilimizi yıkan, 50 binden fazla canlı kaybının yaşandığı illerden biri olan Hatay ilinin kitap ve yazar için önemini de okuyacaksınız.

İyi okumalar…

Söyleşimize sizi tanıyarak başlayabilir miyiz? Kimdir Serhan Kurşun?

Hayatım boyunca tiyatro oyuncusu ve yazar olmak istedim. Ailemin karşı çıkmalarına direnç gösteremediğim ve hayallerimin arkasında duramadığım için kendimi, Devlet Konservatuarında tiyatro eğitimi almak yerine Dokuz Eylül Üniversitesi Ekonometri bölümünde; Çok Değişkenli Regresyon Analizi yaparken buldum. Henüz birinci sınıfta babamı kaybedince de bölümümü bitirmek, işe girmek, para kazanmak ve aileme bakmak dışında başka bir amacım kalmamıştı. Yıllar, tez zamanda yetişmesi gereken bir yer varmış gibi hızla geçip giderken içimdeki tiyatro sevdasını, bazı amatör ve profesyonel özel tiyatro eğitimlerine katılarak tatmin etmeye çalıştım. En son Başkent Akademi’den “Temel Oyunculuk Sertifikası” aldım. Bunlar aslında vitesli, büyük ve kırmızı bisiklet isteyen bir çocuğa, ucunda küçük bir tekeri olan sopa verip; “Al, bunu sür!” demekten öte bir şey değildi. Fakat yazarlık tutkumu hep besledim, biriktirdim. Sayısız şiirler, hikâyeler, masallar ve öyküler yazdım. Kimseyle paylaşmadım, vakti geldiğinde karşı koyamayacağımı bilerek bekledim.

İlk kitabınız ‘Garaz’ı yazmaya nasıl karar verdiniz, kitap okura neler anlatıyor?

Pandemi döneminde herkes gibi eve kapandığımda zihnimin çekmecelerimi döküp saçmaya karar verdim. Notlarımın, şiirlerimin, hikâyelerimin arasına daldım. Kayboldum, yolumu yeniden bulduğumda kafamda bir roman fikri yeşermişti. Adına dünya dediğimiz gezegeni insanoğluna yaşanılmaz kılan yine insanoğlunun kendisidir. İnsanoğlunun içinde var olan kötülük etme isteğidir, yani garazdır. Tüm zamanların paylaşılamayan şehri Hatay’da yüz yıllardır süre gelen güç savaşlarını, gölge oyunlarını anlattığım romanımda; dinler ve kültürler arasında kargaşa yaratmaya, demografik yapıyı değiştirmeye çalışan gizil güçlerle şehrin gerçek sahipleri arasında yaşanan mücadeleye tanık oluyoruz. Bu kadim kentin panoramasına; mitoloji, tarih ve siyaset tepelerinden bakarken imkânsız bir aşkın hazin gerçeklerine de tanıklık ediyoruz. Hikâyenin mistik şehrin sokaklarında tansiyonu hiç düşmeyen psikolojik bir gerilime dönüştüğünü görüyoruz.

Garaz
Garaz – Gölgelerin Oyunu

“Garaz – Gölgelerin Oyunu” Hatay’da geçiyor, romanın Hatay’da geçmesinin bir özel nedeni var mı? Hatay’ın sizin için anlamı nedir?

Elbette orada doğan ve büyüyen birisi için bu sorunun cevabının vermek kolay değil. Ama genel anlamda ele alırsak, Hatay; binlerce yıl geriye uzanan tarihinde sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış ve birbirine karışan çan, ezan ve hazzan sesleriyle yoğrulmuştur. Bu nedenledir ki Hatay bir hoşgörü ve güven şehridir. Yine bu nedenledir ki binlerce yıl paylaşılamamıştır.

Hatay’da Amik Ovasına deniz derlerdi. Deniz’de pamuk tarlasında çapa yapardık. Narenciye bahçelerinde mandalina ve portakal ağaçlarından inmezdik. Ceviz toplamaktan ellerimiz kara yeşile çalardı. Yazın yaylalara çıkar, kışın yıldızların altında, yazlık sinemalarda Yeşilçam filmlerini izlerdik.

‘Garaz’ romanı depremden kısa bir süre önce yayımlandı. Böyle bir sürece denk gelmesi size ve okura neler hissettirdi? Geri dönüşleri nasıl oldu?

Sadece bölge insanını değil tüm Türkiye’yi derinden sarsan, tarifsiz acılara ve kayıplara neden olan depremden yaklaşık iki ay önce yayımlanan “Garaz”ı yazmak yaklaşık üç yılımı almıştı. Tarihini, ibadethanelerini, sokaklarını, insanlarını, topraklarını anlattığım memleketimin yerle bir olması ise sadece bir dakika sürdü. Bunun acı bir tevafuk olduğunu söyleyebilirim.

“Garaz” Hatay’da geçen ve Hatay’ı anlatan yaklaşık üç yüz sayfalık bir roman. Her sayfasında ne yaptım ettim, bir yolunu buldum; coşkuyu, sevinci, hüznü, kederi, acıyı, ihaneti, aşkı anlattım. Ama o gün enkaz başında hissettiklerimi ifade edebileceğim tek bir kelimeye bile sahip değildim. Bütün kalbimle inanıyorum ki gelecek güzel günlerde, Hatay’ın nice güzel fotoğraflarını hep birlikte çekeceğiz.

Gelecek dönem planlarınız neler, projelerinizden bahsedebilir misiniz?

Aslında ‘Garaz’ kafamda şekillendirdiğim bir üçlemenin ilkiydi. Şu anda ikincisi yazıyorum. Onun dışında Spotify’da kendi şiirlerimi seslendirdiğim; “Pinhan” ve “Yaşamak” ve “Uyandım” isimlerinde üç şiir albümüm bulunuyor. Bir taraftan da dördüncü albümün çalışmalarını sürdürüyorum.

Türkiye'nin En Büyük Sanat Haber Portalı, Güncel Sanat Haberleri, Sergi Rehberi, Sanatçı Portfolyoları, Sanat Üzerine Röportajlar