Hatice Şimşek, müzik kariyerine yakın zaman önce solo çalışmalarını da ekledi. Müzik eğitmenliğinin yanına sanatını da katan Hatice Şimşek ile bugüne kadar yayımladığı şarkıları ve yeni projelerini konuştuk. İyi okumalar dileriz.
Solo kariyerinizde üç şarkı yayımladınız, sohbetimize önce bu şarkılarınızdan bahsederek başlayabilir miyiz? Şarkıların hikayeleri neydi ve size bu şarkıları yorumlatan etkenler nelerdi?
Söz ve müziği Egemen Erdoğan’a ait olan “Akvaryum” benim müzisyenlik yolunda söylediğim ilk şarkı. İlk dinlediğimde sözleri, müziği ve sounduyla beni şu andan daha gerçek mutlu olduğum zamanlara, çocukluğuma götürmüştü. Bu yüzden bu şarkıyı söylemek beni çok heyecanlandırmıştı. “Kırmızı Çiçek”, söz ve müziği bana ait olan ve birkaç sene önce kaybettiğim anneme yazdığım bir şarkı. Hem yazdığım ilk şarkı olması hem de annem için dünyaya bir söz bırakmış olmamdan dolayı benim için özel bir şarkı. “Ben Yokken” de Egemen Erdoğan’a ait. Bu şarkı da bu yolculuğa çıktığımdan beri öğrendiğim şeyleri uygulayabilmeme olanak sağlayan ve kendi tarzımı bulma yolunda benim için bir yapı taşıdır.
Şarkılarınızda Egemen Erdoğan’ın imzasını da çok sık görüyoruz. Aynı zamanda eşiniz olduğunu da biliyoruz. Kayıtlarda nasılsınız, çekişmeli mi iyi anlaşan mı?
İki farklı bakış açısının bir araya gelmesi çekişmeye sebep oluyor tabi ki ama bu çekişmeler sonunda yeni fikirleri ortaya çıkartıyor. Bu durum ikimizi de geliştiriyor. Çok fazla iyi anlaşmak yeni şeylerin ortaya çıkmaması demek bence, dolayısıyla çekişmeli geçmesi tercihimdir. 🙂
Az önceki sorumuzla bağlantılı olarak; Egemen Erdoğan’ın da yeni şarkılarını beklerken, sizce de kendisi için çok ara vermiş gibi durmuyor mu, var mı onun da yeni çalışmaları ufukta? Haberi ve varsa müjdeyi sizden almış olalım. 🙂
Sanırım biraz fazla ara verdi ama bence onu bu ara motive eden şey başkaları için bir şeyler yapmak. Aslında kendi şarkıları da yayımlanmaya hazır ama şu anda bir tek ben dinleyebiliyorum sanırım onları. Ama birkaç ay içerisinde o da yeni bir single yayınlayacak ki zamanıdır da bence : )
Son single çalışmanız “Ben Yokken” yakın zamanda yayımlandı, her şarkınızın yayını sonrası müzik sektörünü gözlemleme şansınız oluyor mu, sizce neler değişiyor?
Günümüz şartları ile beraber müzik stüdyolardan daha çok evde daha özgürce yapılmaya başlandığından beri çok fazla ürün yayınlanmaya başladı. Sanırım bu durum daha fazla çeşitliliği de sağladı. Bunun kötü bir şey olduğunu söyleyemem aslında, çeşitlilik iyidir. Ama bir yandan da çok fazla müzisyenin çalışmalarını dinleyiciyle paylaşmasına rağmen, müzisyenlerin sesini duyurması daha da zorlaştı sanırım. O yüzden ben şu anda yapılan şarkıların doğru kitlelere ulaşmasını eskiye göre çok daha zor olarak görüyorum.
Siz kimleri dinlersiniz? Ve hangi müzik türü ağırlıklı dinlemeyi tercih edersiniz?
Herkesin bildiği klasik gruplar şarkıcıların haricinde çok sesli müziği her zaman çok sevmişimdir. Orkestra müziğini de çok severim ama galiba kişisel olarak en sevdiğim 90’lar pop müziği. Yani klişe olacak ama kulağıma hoş gelen kendimce belli bir standartın üzerindeki her türlü müziği dinliyorum galiba.
Şu anda üzerinde çalıştığınız bir projeniz daha var “Çocuk Şarkıları”, bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Çocuklara bir şey öğretmenin en güzel ve eğlenceli yolu, şarkılarla öğretmektir bence. Hem eğleniyorlar hem de öğreniyorlar, ayrıca çok akılda kalıcı oluyor. Ama işin en güzel kısmı şarkı söylerken dans ediyorlar, kendilerini, vücutlarını tanıyorlar, zevklerini öğreniyorlar. Dijital cihazlar dışında da eğlenebileceklerini görüyorlar.
Söyleşimize katıldığınız için teşekkür ederiz. Sizin eklemek istediğiniz bir şey var mıdır?
Benim için bir zevkti ben teşekkür ederim.