Lili May Serisi Hakkında Yazarı ve Çizeri Hatice Aksüt İle Söyleşi




Geçtiğimiz hafta yazar ve illüstratör Hatice Aksüt’ün hem fantastik hikâyesi hem de etkileyici çizimleriyle dikkat çeken Lili May serisinin Sıfırdan Yayınları logosuyla çıktığını duyurmuştuk. Genç yetişkinlere hitap eden Lili May serisinin arka planını, kitabın yazarı ve aynı zamanda çizeri de olan Hatice Aksüt’e sorduk.

Keyifli okumalar…

Hatice Aksüt kimdir? Okurlarımıza kendinizi tanıtır mısınız?

Hatice Aksüt
Hatice Aksüt

Bilkent Üniversitesi, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümü mezunuyum. Ortaokulu ve lisenin bir kısmını İzmir’de yatılı okudum. Küçüklüğümden beri çizmeyi severdim. Defterim, günlüğüm, karalamalarım hep olurdu, ancak çizim konusunda düzenli ve ciddi bir çalışma hiç yapmamıştım. Okul için Amerika’ya gidince bu işin üzerine düştüm. Üniversite ve yurt dışı eğitimim bittikten sonra evlenerek Barselona’ya yerleştim. Hem UCLA’de yüksek lisansımı yaparken hem Barselona’ya yerleştiğim yıl, çeşitli çizim dersleri aldım. Ardından Barselona’da iki yıllık bir illüstrasyon okulunu bitirdim. Avukat ve aynı zamanda yazar olan eşim Arnau Lesperut’un fantastik kurgu romanlarını resimledikten sonra, acaba kendi yazdıklarımı resimlesem nasıl olurdu, diye düşündüm. Yazmaya işte böyle başladım.

Okurlara fantastik bir dünya araladığınız Lili May serisinden -Ada Krallığı, Saf Topraklar, Karakatman- bahseder misiniz?

Lili May serisi bir gençlik hikâyesi olarak başlıyor. Merak edenler için kısaca değinmem gerekirse, Lili küçük kasabasında, büyükannesinin dizinin dibinde, tehlikelerden uzak yaşayan, on yedi yaşında genç bir kız. Ve böyle basit bir yaşam sürerken, kasabalarına gelen esrarengiz ziyaretçilerle hayatı değişiyor ve kendini bir süre sonra büyük bir çıkmazın içinde buluyor. Lili seri boyunca çok zor yollardan geçiyor ve bu zor yollardan geçerken de büyüyor. Dolayısıyla bu üçlemeyi bir büyüme hikâyesi olarak da görebiliriz.

Lili May Serisi
Lili May Serisi

Üç kitapta da okuyucu şaşırtacak ve düşündürecek bir olay örgüsü var. Aşk, macera, dostluğun yanı sıra, gizem de seride olmazsa olmazım. Sırlar, düğümler, şüpheler, geçmiş-gelecek derken, okuyucunun nabzı kademeli olarak yükselecek. Karakterler kapakta da gördüğünüz üzere çeşitli. Her birinin ayrı bir hikâyesi var. Onları tanırken duygular derinleşecek. ‘Ben fantastik kurgu hiç okumadım’ diyenler, bu kitabı ellerine aldıklarında kendilerini sayfaları çevirirken bulabilirler. Derin bir hikâyede, insana dair bir şey okuyacaklar sonuçta. Bana teşekkür mesajları geliyor. ‘Hiç kitap okumazdım, Lili May bana kitap okumayı sevdirdi,’ diyen on iki, on dört yaşında gencecik okuyucularım var. Lili’nin böyle bir etkisi varsa ne mutlu bana…

Lili May serisi öncesi illüstrasyonlarınızla kitapları resimlerken şimdi 3 kitapla karşımızdasınız. İlk kitabınızda hem yazar hem de illüstratör olarak çalışmak nasıl bir duyguydu? Sanıyorum her ikisi de birbirini beslemiş olmalı.

Yazmak ve yazdıklarımı resimleyebilmek çok hoş bir duygu… Evet, ikisi de birbirini besliyor. Ben ilk önce yazıyorum, sonra resimliyorum. Ama bazen aklımda büyülü bir imaj oluşuyor ve o imajı çizmek için hikâyeyi o yönde yazıyorum. Bunu anlatmak biraz zor… Örneğin, üçüncü kitaptaki büyülü göl sahnesi, kafamda bir “an” olarak belirdi ve ben o resmi çizebilmek için göl sahnesini o şekilde yazdım. Yalnız şu da var, yazarken kendimi çok kaptırıyorum. Yazma sürecinde çizmekten öyle çok uzaklaşıyorum ki, bir daha hiç çizemeyecekmişim gibi bir hisse kapılıyorum. Üçüncü kitabın yazımı sekiz ayda bitti. Neredeyse beş yüz sayfalık romanı kendimi tüketircesine yazdım. Bu sekiz ay sonunda çizmek için tabletimin başına geçtiğimde, kalemim elimde sanki eğreti durdu. Her zaman kullandığım çizim programına alışana kadar birkaç gün geçti. Evet, bu başıma geldi. 🙂

Lili May Serisi Hakkında Yazarı ve Çizeri Hatice Aksüt İle Söyleşi
Lili May, Saf Topraklar

İlk yazdığınız kitabın seri olması istediğiniz bir şey miydi ve bu ilk kitap için riskli değil mi?

Ben yazmaya başladığımda Lili May kafamda tek bir kitaptı, fakat yazdıkça bunun tek bir kitapta kalamayacağını gördüm. Anlatmam gereken o kadar çok şey vardı ki, birinci kitap buz dağının sadece görünen kısmıydı. Yazmaya bir üçlemeyle başlamanın riskli olabileceğini düşündüm, evet. Öte yandan okuyucunun Lili’yi en az benim kadar seveceğini hayal ediyordum. Yani olaya tamamen duygusal yaklaşıyordum. Benim hikâyeme bu şekilde güvenmem, yayınevleri üzerinde olumlu bir etki sağlamayacaktı elbette. Sonuçta ilk kitabımdı, kimsenin benden haberi yoktu. Bu kısımda mantığımla hareket etmek zorundaydım. Birinci kitabı sonlandırırken soru işaretleri bırakmadan, sanki tek bir kitapmış gibi bitirdim. Ya basılmazsa endişesiyle… İkinci kitabın sadece ilk elli sayfasını yazdım. Bu elli sayfayı da birinci kitabın sonuna ekleyerek yayınevlerine gönderdim. İşe yaradı. Merak uyandırmış olacak ki, Sıfırdan Yayınları henüz yazılmamış olan kitaplarıma da talip oldu. Bu konuda kendimi çok şanslı hissediyorum. Yayınevim bana güvendi, yazmaya devam etmemi istedi. Zaten okuyucu ikinci kitabı eline aldığında ne demek istediğimi anlayacak. İkinci kitap başlar başlamaz, Lili’nin günyüzüne çıkmamış geçmişiyle karşılaşacaklar. Daha fazla anlatıp spoiler vermek istemem 🙂

Lili May’i yaratırken ve seriyi yazarken size ilham olan neydi?

Lili May’i yazarken bana ilham olan bir şey değil, çok şey vardı. Aslında şöyle açıklarsam daha iyi olur: Ben ilham gelsin diye beklemem, ilhamın peşine düşerim. İlham dediğimiz şey, bizdeki birikimlerin beynimizde volkan gibi patlaması gibi düşünüyorum. Evet, böyle anlık fikirler bana geliyor. Hayatın içinde gördüklerim, okuduklarım, izlediklerim aklımın içinde birikiyor, birikiyor ve bazen, ansızın çakan şimşekler gibi fikirler doğuruyor. Ben ne yapıyorum? Bunları telefonuma not alıyorum. Hani nasıl bir rüyayı unutmamak için yatağınızın yanına kâğıt-kalem koyun, bir kelime de olsa not alın derler ya, o hesap… Bir kurgu yaratmadan önce notlarımın üzerinden geçiyorum, masa başında çalışıyorum. Ben sonunu bilerek yazanlardanım. Gideceğim istikameti bilmem gerek. Detaylar yazarken ortaya çıkıyor. Tabii bir de en önemlisi, yazdığım konuyu sevmeliyim. Yazdığım hikâye ilk önce benim ilgimi çekmeli, benim kalbimi titretmeli…

Lili May kitap haberi

1988 doğumlu, Sanat ve Kültür Yönetimi mezunu, sanat ve kültür meraklısı.