Art On Istanbul, 6 Ocak 2024 tarihine kadar Art On Pera’da Olcay Kuş’un Sandalyesi Olmayan Bir Yer isimli solo sergisi ile buluşuyor.
Geç-Osmanlı ve erken-Cumhuriyet döneminin en önemli mimarlarından Mimar Kemaleddin Bey’in oğlu, elektronik müziğin öncü isimlerinden bestekâr ve eleştirmen İlhan Mimaroğlu (1926-2012), 1959 yılında yerleştiği New York’un sokak sanatını pek yaratıcı bir şekilde “kapı dışı sanatı” olarak adlandırmış ve fotoğrafladığı örnekleri kitaplaştırmıştı. Dikkat çektiği nokta bu çalışmaların tanımlayıcı özelliğinin sadece sokakta icra ediliyor olmaları değil, bu icrayı gerçekleştirenlerin içeride kalanlar tarafından “kapı dışarı edilmiş” olmalarıydı. Kapı dışı sanatı kitleler tarafından görmezden gelinebilir ya da çeşitli biçimlerde selamlanabilir: Bunun bir yolu hakkında yazmak, bir yolu fotoğraflamak, başka bir yolu ise biçimsel özelliklerini Olcay Kuş’un yaptığı gibi sahiplenip tuval yüzeyine taşımaktır. Bu ve benzeri selamların hepsi anonim kılınanın mevcudiyetini kabul etmek, dahası kutlamak anlamına gelecektir.
1985, İzmir doğumlu olan Olcay Kuş bu durumu ilkin, Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki eğitiminin ardından geldiği İstanbul’da, Kemal Seyhan’ın atölyesinde asistanlık yaptığı sırada Rumeli Han ve çevresinde fark ediyor. 2020 yılında gerçekleştirdiği bir söyleşide “Atölyenin karşısındaki duvarın her gün pencereden nasıl değiştiğini izlerdim ve mükemmel görseller çıkardı. Her an, bir rüzgarla bile değişebilen görseller. İronik ve bir o kadar da gerçek duvar yazıları. Aynı zamanda sokaktan geçen insanların bu estetiğe nasıl kayıtsız kaldıklarını görüyordum. Çok hareketli bir duvar ve caddeydi. O zamanlar daha çok yüzey yaratmaya odaklanmıştım. Ana problemim, kendi gördüğümü aynı veya benzer etkiyle nasıl gösterebileceğimdi,” demiş.
Kapı dışarı sanatından etkilenip kendi duvarlarını yapma arzusu resim düzlemine taşındığında zemin ve üzerindeki katmanlar hakkında detaylı çalışmaları beraberinde getirmek zorunda kalır. Olcay Kuş, bu detaycılıktan muaf değil: Şablon çıkarmadan önce zemin inşa edilmeli, dahası şablon üzerine kafa yorulmalıdır. Bu iki aks onun çalışmalarının boyasal niteliğini de açığa çıkarır. Dahası her duvara (bu durumda tuvale) şablon uygulanacak diye bir kaide olamaz. Bizzat zeminin kendisi, toplumsal ve bireysel tarihin içinde belli bir anın sabiti olarak işlev görebilir. Bu durumda hafıza nesnesi olarak resim, ressamın imtiyazı olarak kendiliğinden sonlanır: Bu sonda bireysel olan kendisi için görünür kılan ressam, izleyicisi için bir yerde fal açmış olur. Sahiden Olcay Kuş’un resimlerinde izleyicinin kendisi için bulacağı bu açılmış fallardaki içsel yolculuklardır.
Art On Pera
Meşrutiyet Cd Oteller Sk No.1A Hanif Binası, 34430 Beyoğlu/İstanbul