İzlandalı-Danimarkalı sanatçı Olafur Eliasson’un Türkiye’deki ilk kişisel sergisi “Senin Beklenmedik Karşılaşman”, sanatçının ışık, renk, algı, hareket, geometri ve çevre gibi başlıklara duyduğu ilgiyi yansıtıyor. Aynı zamanda sanatçının farklı araştırma alanlarına odaklanan çok disiplinli üretimlerindeki ilişkiler ağını da gözler önüne seren bu seçkide Eliasson’un Boğaziçi’nden esinlendiği yeni çalışmaları da ilk defa izleyiciyle buluşturuyor. Sanatçı ve üretimleri, iç ve dış mekânı tanımlayan sınırları geçirgen kılarak, müze ve çevresi arasında yeni diyalog olanakları sunuyor.
Örneğin, girer girmez bizleri karşılayan Günbatımından Şafağa Boğaziçi isimli çalışmasıyla İstanbul Boğazı’nın dönüşen renklerini sergi alanına taşıyor sanatçı. Bunu yaparken İzlanda’dan getirilen ve zaman içinde dönüşen bir malzeme olan yalos adı verilen kütük parçalarının üzerine renkli üfleme camları sıralayarak eserinin ışığın, izleyicilerin ve havanın etkisiyle dönüşmesine ve belki de her an bambaşka görünmesine olanak tanıyor. Bizler esere yaklaştığımızda camların üzerinde oluşan hareler Boğaz’ın dalgalanmalarını hatırlatıyor.
Pek çok çalışmasında iklim krizinin etkilerine ve insan yaşamı üzerindeki etkilerinin aciliyetine dikkat çene sanatçının yirmi yıl arayla İzlanda buzullarının çeşitli yerlerinde çektiği karşılaştırmalı fotoğraflar serisi gerçekten çok etkileyici. Aynı şekilde renkli camlar ve led aydınlatmalar ile oluşturduğu Kritik Alan Küresi de bu konuya dikkat çekiyor. Yerkürede su, hava, toprak ve yaşayan organizmaların etkileşim kurduğu katman “kritik alan” olarak adlandırılıyor ve bu alan insan etkisiyle su döngüsünün bozulması ve karbon salınımının artmasıyla her geçen gün daha fazla zarar görerek dönüşüyor. Eliasson, 2020 yılında yaptığı bu eseri ile gezegenimizi ayakta tutan karmaşık ve hassas ekosistemler ile ilgili bir farkındalık yaratmaya çalışıyor.
Sanatçı, İzlanda’dada bulunan Diamond Beach’teki (Elmas Plajı) siyah kumsalların üstüne vuran buz bloklarından esinlenerek 2023’te yaptığı Senin Varlığının Kanıtı adlı çalışması için Floransa yakınlarındaki bir taş ocağından elde edilen Carrera mermerine bilgisayarlı frezeleme işlemi uygulamış. Aynı buz gibi, dış yüzeyine çarpan ışığı dağıtma özelliği olan mermer yüzey, parlaklığın artması için elle cilalanmış.
2015 yapımı Senin Güneş Nebulan çalışması da su damlaları veya gözyaşlarını andıran beş farklı boyuttaki cam kürelerden oluşuyor. Paslanmaz çelik askılar üzerinde duran bu cam küreler sarmal galaksilerdeki yıldızlara benzer bir yerleşim sergiliyor ve duvara yakın yüzeylerinde bulunan gümüş aynaya bir taraftan bakıldığında sarı, diğer taraftan bakıldığında ise siyah görünüyorlar.
Ayaklar üzerindeki ahşap bir kutunun içinde yer alan Günbatımı Kaleydoskobu, motor aracılığıyla kendi ekseni etrafında dönen renkli cam ve kutunun içini saran aynalar aracılığıyla İstanbul’u izlemenin yeni bir yöntemini öneriyor izleyiciye. Çalışma İstanbul ile bütünleşirken manzaranın ve deniz trafiğinin gün içindeki değişimleri sarı renkli hareketli camların da etkisiyle sürekli bir dönüşüm içinde oluyor.
Serginin adı, Eliasson’un izleyicinin yapıtlarla karşı karşıya geldiğinde tamamlandığı fikrinin altını çiziyor. Bu anlayışla, yerleştirmeler ve mekâna özgü çalışmalar, sergiyi ziyaret edenleri dinamik bir keşif sürecine davet ediyor. Sergi alanındaki hareket, renk ve ışık aracılığıyla etkinleşen ziyaretçi deneyimi, yeni bakış açılarına imkân tanıyor. Bunu da en çok Instagram’da gördüğünüz Senin Çoğulcu Buluşman fotoğraflarıyla örnekleyebiliriz. Karanlık bir odanın zemininde yer alan ve bir araya geldiklerinde karşılarındaki duvarı parlak bir beyaz ışıkla aydınlatan renkli sekiz spot ışığından oluşan çalışma, izleyicilerin hareketlerinin duvarda boyut ve renk değiştiren geçici izlere dönüşmesine neden oluyor. Ve bu fotoğrafı çekmeyeni dövmüyorlar belki ama Instagram’a almıyor olabilirler. 😉
Hepsi ve çok daha fazlası için İstanbul Modern’e gidin ve kendinizi bu ışıklar, renkler, camlar ve aynaların büyülü dünyası içinde kaybedin. Yorgunluğunuzu atmak için de terasa çıkıp yansıtmalı yüzeyde İstanbul manzarasına karşı sıralanan martıları izleyebilirsiniz. Sergi 9 Şubat’a kadar bizlerle birlikte olacak. Acele etmenize gerek yok gibi görünebilir ama bu heyecan verici işleri görmek için de fazla bekleyemezsiniz gibi geliyor bana.
Şimdiden iyi gezmeler.