Asiye Sarıoğlu’nun “Görünmeyen Doğa” İsimli Sergisi Platform A’da

Damu, 2022 Tuval Üzerine Karışık Teknik 100x180 cm
Asiye Sarıoğlu / Damu, 2022 Tuval Üzerine Karışık Teknik 100×180 cm

Asiye Sarıoğlu’nun “Görünmeyen Doğa” Resim Sergisi, 10 Aralık 2022 – 7 Ocak 2023 tarihleri arasında Platform A’da sizlerle buluşuyor.

“Ormana gittim; çünkü bilinçli yaşamak istiyordum. Hayatı tatmak ve yaşamın iliğini özümsemek istiyordum, yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak ve ölüm geldiğinde aslında hiç yaşamamış olduğumu fark etmemek için.”

Henry David Thoreau

Sanat alanında, dış dünyanın mimetik temsilinden, içsel, ruhsal alanların sembolik temsiline ya da dışarısı ve içerisi ikiliğinin çözümlenmesine yönelik arayışların ifadesine kadar farklı eksenlerde ele alındı. Doğanın gözlemlenmesi, sanat eğitiminin ayrılmaz bir bileşeni oldu yüzyıllardır. Doğru biçimler, gerçeklik doğada arandı.

Genel olarak doğa kavramının dış dünya, iç dünya ve bunların birbirlerinden ayrıştırılamaz birlikteliğinden var olduğu düşünülürse her tür sanatsal üretim insan-doğa ilişkisinin bir ifadesi olarak görülebilir.

Ancak bazı sanatçılar için bu kavram sanatsal üretimlerinde başlı başına bir takıntı ya da tutku haline gelmiştir. Asiye Sarıoğlu’nun retrospektif olarak çalışmalarına baktığımızda, O’nun da bu sanatçılardan biri olduğunu görüyoruz.

Asiye Sarıoğlu için doğa, resminin konusunu oluşturmanın ötesine geçiyor. Aslında doğanın tahribatı nasıl yakıcı ve maddi bir şekilde gezegeni çarpıyorsa, Sarıoğlu da resmine doğayı sadece sembolik, soyut, üstüne düşünülecek bir konu olarak değil, maddesel bir gerçeklik olarak da taşıyor. Bir başka deyişle toprağın, yaprağın, yer kabuğunun değişimi, çürümesi, tüm bunların geçirdiği evrelerin mimetik bir temsilinden fazlası var karşımızda; tuval üzerinde boya neredeyse yer kabuğu, toprak gibi davranıyor.

Sanatçının bir önceki sergisinin adı anlamlı bir şekilde “Gaia’nın Kabuğu ”dur. Bu resimlerdeki yoğun doku ve kalın boya kullanımı yeryüzünün, toprağın simgesi olan Gaia’nın kabuğunu ve bu kabuğun kırılganlığını temsil etmektedir. Kabuk onun resimleri için çok uygun bir terimdir. Bu resimlerin hissedilir maddeselliği dokunma duyusunu kışkırtmaktadır sanki. Doğadaki canlıların dışarıdaki tehlikelerden korunmasını sağlayan kabuk, bu resimlerde tinsel bir kırılganlığa gönderme yapmaktadır sanki. Bu sergideki resimlerde insanın ekolojik dengeyi bozmasıyla doğaya verdiği zarar, resim yüzeyinde dokusal ve biçimsel elemanların daha karanlık ve kırılgan yapılarıyla ifade edilmiştir.

“Görünmeyen Doğa” ise kabuğa dair daha farklı bir anlatıyla öne çıkıyor. “Gaia’nın Kabuğu”nda tahribat, bozulma ve çürümeye dair daha karanlık bir anlatı hakimken bu yeni resimlerde kabuk kendi kendini yenileyebilen devingen bir yapıya bürünmektedir sanki. Doğa kendi kendini yenileyebilen, esnek bir “oluş” içerisindedir. Daha önceki resimlerdeki barok unsurlar ve dramatik ifade yine hüküm sürmektedir ancak bu kez renkler daha canlıdır, doğada var olan rastlantısallık daha deneysel ve oyuncu bir dille ifade edilmiştir.

Bu resimlerde doğa, çok farklı anlam katmanları içinde karşımıza çıkıyor.

Etik katman doğayı bozan insanı imliyor; dokusal etkilerle doğadaki bozulma, çürüme ya da yenilenme gibi unsurları resminin konusu haline getiriyor. Bir önceki sergisinde vurgu ekolojik dengeyi bozan insanken, bu sergide vurgu bu insana rağmen yenilenen doğa’ya doğru kayıyor. Bu vurgu değişikliği sanatçının bir süredir şehirden uzaklaşıp daha doğal bir alanda süregiden hayatında aranmalı belki de.

Estetik katman içerisinde, sanatçının doğanın biçimlerinden yola çıkıp estetik arayışlar içinde yeni biçimler ve yorumlar getirdiğini görüyoruz doğada var olan yapılara. Doğaya dair ciddi gözlemler sonucu edinilen bilgiye dayalı bir estetik düzenleme söz konusu burada: Renk ve çizgi perspektifi, rastlantısallık, maddeye dair dokusal özellikler gibi. Doğaya dair fiziksel ve maddi nitelikler, retinal algının sınırlarını zorlayıp dokunsal bir duyumsamanın alanına taşıyor bu resimleri.

Varoluşsal katman ise resmin maddesel ve biçimsel yapısı ve bu yapının temsiliyeti arasındaki gerilimin sorgulanmasına dayalı. Boya maddesinin doğa elementlerinin temsili yerine geçmeye çalışırken kendi kendilerini temsil eden otonom elemanlara dönüşümünü izliyoruz bir noktada. Dokusal ve biçimsel göndermelerle doğanın temsilinden tam olarak kopmayan ama bir yandan da kendisi de bir doğal madde olan boyanın hissedilir maddeselliğinin gerilimini taşıyor bu resimler. Temsil ve gerçeklik arasındaki gerilim. Aynı anda bu iki olguyu algılayamayıp gelgitler yaşıyoruz sanki. Resmin karşısında dinamik ve aktif tutuyor izleyiciyi bu gerilim. Resmin varoluşsal özellikleriyle ilgili sorular sordurtuyor.

Sanatçının doğanın içinde yaşamaya başladıktan sonra resimlerinde daha farklı bir doğa anlatısının oluşması, bu resimlerdeki otobiyografik tarafın önemini daha da vurgulamakta. Bu kez sesler doğanın tam içinden gelmektedir sanki. Doğanın kendini savunma, yenileme, değiştirme, dönüştürme gücünü görüp yaşamış bir sanatçı vardır karşımızda. Gaia’nın kabuğunun çok da kolay kırılmayacağını anlamıştır çünkü kendisi de Thoreau gibi ormana gitmiştir.

Ruken Aslan

Asiye Sarıoğlu

Ankara doğumlu sanatçı, Hacettepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü’nde Yüksek Lisans yaptı. “Ekolojik Sanatın Doğayla İlişkisi” konulu tez çalışmasında doğa ve ekolojik sorunları çalıştı. Aynı üniversitede özel öğrenci olarak baskı resmi ve seramik derslerine katıldı. Bir süre Avustralya- Sydney’de yaşadı, kıtanın büyük bir bölümüne yaptığı seyahatler sonucunda o bölge coğrafyasından etkilendi. Bölgenin farklı coğrafi dokusunu eserlerine yansıttı. Çok sayıda karma sergiye, ulusal ve uluslararası etkinliğe katıldı. Yarışmalarda eserleri sergilenen sanatçı, yurt içinde altı kişisel sergi, yurt dışında bir kişisel sergi açtı. Sanat çalışmalarını İzmir’deki stüdyosunda sürdürmektedir.


Platform A Sanat Galerisi

İşçi Blokları, Mevlana Blv. No:190/B, 06520 Çankaya/Ankara – Taurus AVM Asma Kat

Türkiye'nin En Büyük Sanat Haber Portalı, Güncel Sanat Haberleri, Sergi Rehberi, Sanatçı Portfolyoları, Sanat Üzerine Röportajlar