Bir Barış Oyunu
Bir Barış Oyunu

Bir Barış Oyunu: Aristophanes Üzerine Ekip Söyleşisi

5 Mart 2024

Yunan komedyasının en büyük temsilcisi Aristophanes’in kaleme aldığı Barış oyunu, Idea Performans uyarlaması olarak “Bir Barış Oyunu: Aristophanes” adıyla sahneye kondu.

Bir Barış Oyunu, toplum eleştirisine yer verirken her çağın siyasal yapısına da taşlama da bulunuyor. İzleyiciyi melankolik ruh haline sürüklerken bir tarafdan da mizahla alaşağı ediyor.

Altuğ Görgü’nün yönettiği, Cansu Tekoluk, Haluk Deniz Aydın ve Mert Can Kaplan’ın rol aldığı ve Burcu Reşit’in dramaturjisini yaptığı Bir Barış Oyunu üzerine ekip ile söyleşi gerçekleştirdim.

Altuğ Görgü:

Öncelikle belirtmek isterim ki, Aristofanes’in Barış metni kelime anlamı ile baktığımızda hem güncel hem modern bir metin. Ancak Aristofanes’in yaşı epeyce olduğu için güncel ya da modern değilmiş hissi uyanıyor zannımca. Oyun ‘savaş’ı tartışıyor ve bunun bir sistem içinde insanlarca kurgulandığını, bu durumdan zarar görenlerin belirli bir zümre olduğunu ve kazanç sahibi olanlarınsa devam etmesi için elinden geleni yaptığını söylüyor. Dünyanın birçok bölgesinde savaş hali hazırda devam ediyor ve fakat biz dar bir belleğe sahip olduğumuz için ancak dijital sosyal mecralar pompaladıkça, sosyal medyanın akışında karşımıza çıkınca yeniden ve aniden gündemimize alıp çağın tabiriyle duyar kasarak mastürbasyonumuzu gerçekleştirip, beğenilerimizi toplayıp tekrar arka alana atıyoruz savaşı; ama hala her yerde savaş var daha güncel ne olabilir … ki modern de bugüne uyan demekse zaten moderndir de bu metin. Bir diğer tercih sebebine gelince ancak güçlü, iyi yazılmış metinler her dönemde karşılık buluyor ve elbette ki Aristofanes’in yazarlığının yaratıcılığı fantastik olana çok açık bu da oyuncunun da yönetmenin de sınırlarını genişletiyor.

Bir Barış Oyunu
Bir Barış Oyunu Fotoğraf: Aziz Useinov

Altuğ Görgü:

Oyun açık biçim sahnelendi izleyeni paydaş konumuna yerleştiriyor. Açık biçimin doğasında var olan avantajla ilerliyor rolden role girme, olayın dışında kalıp duruma karşı yargı bildirme ve elbette hiciv, taşlama, güldürüyü ve müzikle şarkı ile dansla da hikaye dahil olan “anlatıcı-oyuncu” dinamiklerini kullanarak ilerliyor. Ana metinle bizim oyun metni aynı aksta ilerliyor neredeyse, biz ara metinler, güne dair, nam-ı diğer “güncel” laf ve davranışlar ekledik. Yani komedya ve tragedyada toplumu, halkı temsil eden koroyu “anlatıcı- oyuncu” davranışı ile devam ettirip olabildiğince parçalamaya davranmadan yürüttük hikâyeyi.

Mert Can Kaplan:

Beni oyuna dahil etmek isteyen kişi İdea Performans’ın kurucusu olan Haluk Deniz Aydın’dır. Kendisi konservatuardan sınıf arkadaşım olur. 🙂 Bu süreçte Cansu ile de enerjimiz gayet güzel tuttu. Ve üçümüz birbirimize sırtımızı dayadık. 🙂 Bu oyunun bu hale gelmesi tabi pek kolay olmadı. Saatler süren provalar aldık. Bazen haftanın 5 günü prova aldığımız oldu. Yeri geldi yorulduk yeri geldi güldük yeri geldi çatıştık ama sonucunda keyif aldığımız ve seyircinin de keyif aldığı güzel, eğlenceli bir oyun ortaya çıkardık. Umarım seyirci de benimle aynı fikirdedir. 🙂

Haluk Deniz Aydın:

Önce ben ve Cansu bir araya geldik. Bir oyun yapmak istiyorduk. Sonrasında Aristophanes’in metninde karar kıldığımızda, oyundaki Trygaios için uygun birini bulmamız gerekti ben de üniversiteden sınıf arkadaşım Mert Can acaba bu rolde olur mu diye bir aklımdan geçirdim. Sonrasında Mert Can’ı arayıp oyunda yer alıp almayacağını sordum o da projeye sıcak baktı. Yönetmenimizin onayıyla da okuldan sonra yeniden birlikte çalışma şansını yakalamış olduk.

Cansu Tekoluk:

Haluk’la daha önce farklı bir projede tanışmıştım, ancak oyun partneri olarak çalışmamıştım. Birlikte çalışmaya karar verdiğimizde Haluk’un önerisi ve yönetmenimizin onayı ile Mert Can da aramıza katıldı. Bunun, enerjiyle ilgili bir iş olduğuna inanıyorum. Farklı düşüncelere sahip olabiliriz, hayat koşturmacası herkes için farklıdır, ancak ortak bir paydada buluşabilme yeteneğimiz değerli… Birbirimizi tamamladığımızı düşünüyorum, başka türlü bu enerjide bir oyunu çıkaramazdık. Bu, seyirciye de yansıyordur umarım. Prova süreci yorucu, ancak eğlenceliydi. Birbirimizi ve ekip içinde kendimizi keşfettiğimiz bir süreç oldu. Yönetmenimiz de performansımızı gösterebileceğimiz bir reji ortaya koydu. Süreç içinde birbirimizi beslediğimiz ve fikirlerimizi paylaştığımız bir yolculuk oldu.

Mert Can Kaplan:

Altuğ Hoca ile çalışmayı ben seçmedim hatta oyuna beni seçen kişi Altuğ Hocadır. Altuğ Hoca ile çalışmak benim için çok keyifliydi. Her prova bir ders gibi geçiyordu. Oyunu çıkarma sürecinde ondan çok şey öğrenmiş oldum. Sabırlı, eğlenceli ve ne istediği bilen iyi bir yönetmen kendisi. Umarım tekrar bir oyunda birlikte çalışma fırsatı bulurum.

Haluk Deniz Aydın:

Altuğ Görgü ile yollarımız Kültüral Performing Arts’ın projesi AB UYUMLU AİLE sayesinde kesişti. Altuğ Hoca ile bir projede çalışma fikri o zamanlardan beri aklımda vardı. Bir Barış Oyunu sürecinin oldukça verimli geçtiğini söyleyebilirim, Altuğ Hoca iyi bir yönetmen olduğu kadar, uzun yıllar oyunculuk dersleri verdiği için, bizim gibi genç oyuncuların engelleri aşması konusunda iyi bir oyuncu koçu diyebilirim.

Bir Barış Oyunu Afişi
Bir Barış Oyunu Afişi

Cansu Tekoluk:

Okul dönemimde Altuğ Görgü ile tanışma şansım oldu ve kısa bir süre öğrencisi olma şansını yakaladım. Oyunculuk anlamında etkileyici ve nokta atışı eğitim veren bir öğretmen olduğunu düşünüyorum. Kendisinin hem oyuncu hem de yönetmen olması, sahne deneyimi ve reji becerileriyle bizi etkileyen bir yerde duruyor. Altuğ Hoca ile bir projem olduğunu ve onun yönetmesini istediğimi söylediğimde, bana inanarak kabul etti. Altuğ Hoca ile çalışmak benim için son derece değerli bir süreçti. Her prova, ders niteliğindeydi ve farklı bakış açıları kazanmamıza yardımcı oldu. Oyunculuk ve reji deneyimini bir araya getirmesi, işimizi kolaylaştırdı. Süreçte Altuğ Hocanın sınırlarını zorladığımız anlar da olmuştur. 🙂 Kısacası, Altuğ Görgü ile çalışmak, zamanında öğrencisi olmamın yanı sıra, güveni sayesinde projenin daha iyi bir hale gelmesi adına koreografımız Ziver Armağan Açıl ve müziklerimizi yapan Fatih Al ile tanışma şansı bulmamızı sağladı. Altuğ Hocanın sabırlı yönetmenliği ve katkılarıyla keyif aldığımız bir sürecin sonunda, onun imzasıyla bir oyun sahnelemek gerçekten kıymetli bir deneyimdi. Bazı insanlar için iyi ki deriz, bu süreç iyi ki Altuğ Görgü ile çalışmışım dediğim anlardan biri oldu.

Burcu Reşit:

Dünya tarihine göz gezdirdiğimizde, yeryüzünde kimsenin savaşmadığı bir döneme rastlamak pek mümkün değil. Bazı kaynaklar savaşsız geçen sürenin kaydedilen tarihte yalnızca yüzde sekizlik bir paya sahip olduğunu söylüyor. İnsan olarak söylemlerimizde hep barıştan yana olsak da eylemlerimiz ne yazık ki bunun tersini gösteriyor. Aristophanes’in Barış oyunu da bu meseleyi mizahi bir dil ile anlatırken dönem özellikleri gereği mutlu son ile bitiyor. Ancak insanoğlu bu mutlu sona aradan geçen binlerce yıla rağmen henüz ulaşabilmiş durumda değil. Bu nedenle, metnin uyarlamasında daha gerçekçi bir yaklaşımla, barışa ulaşılamamasının nedenlerini irdelemeyi tercih ettik. Oyun bugünün izleyicisine tek cümlelik bir mesaj vermek yerine, soru sormanın ve bazı konuları soruya açmanın derdini taşıyor diyebiliriz. İnsanlık olarak neden mutlu sona ulaşamadığımızın peşine düşüyoruz aslında. Ve bunu yaparken de geleneksel tiyatromuzun sahneleme biçimlerinden faydalanmayı tercih ettik dolayısıyla oyun yeterli miktarda taşlama ve siyasi gönderme de içeriyor. Oyunun barışa dair en önemli söylemi, barışın nasıl kazanılacağının binlerce yıldır anlatılmasına rağmen başarılamamış olmasının sebebinin ilahi bir güç ya da mitolojik varlıklar değil, yine insanlar olduğu gerçeğinin üzerine vurgu yapması olabilir.

Bir Barış Oyunu Mart Ayı Oyun Tarihleri

7 Mart Perşembe – Şişli Tiyatrosu saat 20:30 / İstanbul
16 Mart Cumartesi – Orhan Kemal Kültür Merkezi saat 21:00 / Adana
21 Mart Perşembe – Ara Sahne saat 21:00 / İstanbul
26 Mart Salı – PAX Sahne saat 20:30 / İstanbul
29 Mart Cuma – Arsız Mekan saat 21:00 / İstanbul

Nil Has

1988 doğumlu, Sanat ve Kültür Yönetimi mezunu, sanat ve kültür meraklısı.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Mahalle
Önceki

Özlen Alpaslan’ın Yeni Romanı “Mahalle” Raflara Çıktı

Dilara Tan, "Ateş"
Sonraki

“Tavşan Deliğine İnmek” Sergisi Müze Gazhane’de

Kaçırmayın!

Saltıkov-Sçedrin

Saltıkov-Şçedrin’in “Mönropo Sığınağı” Kitabı İlk Kez Türkçede

Gogol’ün edebî vârisi, Rus hicvinin usta ismi M.Y. Saltıkov-Şçedrin’in kaleminden
Nermin Ülker

4. Uluslararası İstanbul Trienali’nin Ardından – Kuşlar, Nermin Ülker

Kültürel, politik ve fiziksel katmanların çokluğu ve iç içe geçmiş