Camdan Bir Kubbe: Sınır Bölgeleri

Gerald Murnane
Gerald Murnane

Gerald Murnane’nin Begüm Kovulmaz tarafından Türkçeye çevrilen son kurgu eseri Sınır Bölgeleri, yazarın bütün bir yazın serüvenini içerisinde barındıran, onun metinlerini kaleme alırken üzerinde durduğu titizliği gösteren bir roman.

Avustralyalı yazar, akademisyen, editör Gerald Murnane, kendisine özgü bir şekilde geliştirdiği dil ve anlatım teknikleriyle dikkat çeken, yirminci yüzyılın çizgi dışı yazarlarından biri olarak gösterilebilir. Eserleri zamanla Avustralya’nın çok ötesine geçerek dünya çapında bir karşılık bulan yazar, bununla beraber yaşadığı coğrafyanın sorunlarını tüm çıplaklığı ile ortaya koymaktan geri durmaz.

Murnane’in edebiyatı, kendi içerisinde detaylı betimlemelere, içsel monologlara ve yazar tarafından büyük bir dikkatle oluşturulmuş anlatılara dayalı olarak farklı bir yerde durur. Onun eserleri uzun uğraşlar sonucunda geliştirilen ve genellikle zamansal ve mekânsal düzlemde inşa edilen yapılarla dikkat çeker. Yazar, geliştirdiği anlatıları kurgusal ve gerçeküstü unsurlarla iç içe geçirerek nihayetinde ortaya kendi kimliğini kendi sınırları içerisinde geliştirmiş bir yapı çıkarır. Murnane edebiyatını farklı ve ayrıksı kılan en önemli özellik budur.

Yazarın eserlerindeki dil ve anlatım, detaycı bir şekilde olayları ve gözlemleri aktarma meselesi üzerine kuruludur. Murnane, sıradan durumları, anıları ve manzaraları ayrıntılı bir şekilde betimleyerek okuyucuya görsel ve duygusal bir zenginlik sunar. Bu durumun izleri yazarın Düzlükler’den Bulutlarda Bir Ömür’e, Acı İçin Bir Şey’den Sınır Bölgeleri’ne kadar birçok farklı kurgu metninde görülebilir. Murnane’nin titizliği, üzerinde uzun süre çalıştığı görsel ve duygusal zenginlik, bir yazar olarak ona kimlik kazandıran en temel noktalar arasında yer alır.

Murnane’in edebiyatını özel kılan bir diğer nokta, yazarın eserlerinde genellikle Avustralya kırsal yaşamı ve insan ilişkileri gibi temaları öne çıkarmasıdır. Yazar, kurgusal dünyalarını ve karakterlerini detaylı bir şekilde inşa ederken okuyuculara kendi coğrafyasına dair birçok gönderme yapmaktan da geri durmaz. Avustralya, onun için romanlarında kullanılması gereken en temel unsurlardan birisidir. Avustralya’nın tarihi, yapısı, çok uluslu kimliği, kültürel değerleri onun için birer malzeme olma özelliği gösterir. Bu durumun izleri ise kendisini yazarın kaleme aldığı birçok eserde gösterir. Sınır Bölgeleri, bu anlamda Murnane edebiyatının son halkası olarak kıymetli bir yerde durur.

Gerald Murnane’in Sınır Bölgeleri romanı, anlatıcının yaşamının son dönemlerindeki deneyimlerini, hatıralarını ve düşüncelerini konu alan bir eserdir. Bu roman, kurgusal olmayan bir iç monolog şeklinde kaleme alınmış ve yazarın anlatıcı ile okuru doğrudan karşı karşıya bıraktığı bir yapıda gün yüzüne çıkmıştır. Anlatıcı ile okur arasındaki mesafenin bu derece kısaltılması, bu son romanında dahi Murnane’nin yeniliklere ne derece açık bir yazar olduğunu ortaya koymuştur.

Sınır Bölgeleri, Gerald Murnane
Sınır Bölgeleri, Gerald Murnane

Romanın ana kahramanı, yaşlılık döneminde yaşadığı bölgeden ayrılarak kırsalda yer alan bir kasabaya taşınır. Başkentten taşraya doğru bu geçiş, onu ve düşüncelerini derinden etkilerken yaşamın onun için ne derece değişken ve sürprizlere açık bir unsur olduğunu da gösterir. Taşındığı yeni yerde anılarına ve yaşamının farklı dönemlerine dair düşünceleriyle meşgul olan bu kahraman, kendisini sürekli olarak geçmiş ile bugün arasında bir şeyler düşünürken bulur. Onun bütün bir yaşamı gözünün önünden geçerken roman, anlatıcının geçmişine dair detaylı anılarını ve gözlemlerini içeren yoğun bir içsel monolog olarak ilerler.

Sınır Bölgeleri’nin ana kahramanı sık sık geçmişteki anıları, çocukluğu ve yaşadığı farklı deneyimler arasında gidip gelir. Zamanın doğası, bellek, anılar ve kişisel tarih üzerine yoğunlaşır. Öyle ki kendi kişisel yaşantısı ile Avustralya arasında çeşitli bağlar kurmaktan da geri durmaz. Bu noktada okur, yazarın geliştirdiği bu güçlü anlatıcı kahraman ile Avustralya tarihini belirli noktalarda iç içe geçirdiğini görür. Ülkenin tarihi ile kişinin kendi geçmişi bir noktada birleşir. Romanı katmanlaştıran bu özellik, Mernune’nin diğer kurgu eserlerinde de dikkat çeken bir konu olarak ön plana çıkar. Aynı zamanda anlatıcının içsel dünyasındaki detaylı düşünce akışları ve gözlemleri, okuyucuya karakterin zihinsel ve duygusal süreçlerini derinlemesine keşfetme fırsatı da verir.

Sınır Bölgeleri, Murnane’in kahramanların iç dünyalarını keşfettiği, zamanın doğası üzerine düşündüğü ve insan belleğinin karmaşıklığını ele aldığı bir eserdir. Romanda birçok kahraman söz konusu olmakla beraber onların her biri tek bir perspektiften, anlatıcının onları gördüğü açıdan resmedilir. Bu resim bir yandan tek taraflı olmakla beraber öte yandan okura onlara dair çeşitli söylentiler de sunar; çünkü anlatıcı, belleğinde beliren her bir kahramanı onlar üzerine dile getirilen bütün söylentilerle beraber yad eder. Her biri, onun belleğinde nasıl bir görünüme sahipse o şekilde kendilerine karşılık bulur. Üstelik bu karşılık buluş, onlarla anlatıcı arasında sessiz bir anlaşmayı da beraberinde getirir. Anlatıcı okura onlara dair türlü şeyler anlatır, onlar da belirli noktalarda bu duruma karşı çıkar. Doğrudan dile gelerek değil, olayların akışına onun belleğinde müdahale ederek.

Roman, yoğun iç monologlar ve anlatıcının kişisel geçmişi arasında gidip gelerek gelişir. Ortada bir tek bir anlatıcı ve onun içsel dünyası vardır. O, gördüğü her şeyden tetiklenir. Ağaçlar, bulutlar, rüzgâr, kitaplar… Çevresindeki her şey onda bir şeyler tetikler ve o bu doğrultuda okura bir şeyler anlatmaya başlar. Kendisini neyin tetiklediğini de dile getirmekte herhangi bir beis görmez. Onun için önemli olan sürekli bir şeyler anlatmak, bir tür iç monolog ile belleğinde kalanları dışa vurmaktır. Romana kimlik kazandıran en temel konu da budur.

Murnane’in edebi tarzı, yavaş ilerleyen ancak zengin ve derin anlatıları olan eserler yaratmasıyla dikkat çeker. Bu noktada yazarın son kitabı olan Sınır Bölgeleri, dilin gücüne ve detayların önemine vurgu yapan bir eser olarak ön plana çıkar. Geçtiğimiz günlerde Begüm Kovulmaz tarafından Türkçeye çevrilen ve Ketebe tarafından yayımlanan roman, Murnane edebiyatının bütün başat özelliklerini bünyesinde toplamasıyla dikkat çeker.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. Edebiyat ve çağdaş sanat alanında kaleme aldığı yazı, inceleme ve söyleşiler çeşitli matbu ve dijital mecralarda yayımlandı.