Galeri 77, David Martirosyan’ın “Göçebe Yalnızlık” isimli ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Martirosyan’ın yaşadığımız çağda var olmanın sessiz çığlıklarını gözler önüne seren 22 farklı eserinin yer aldığı sergi, sanatçının 2020-2024 yılları arasında ürettiği çalışmalarına odaklanıyor. Sanatçının cesur, ritmik ve dokulu fırça darbeleriyle şekillendirdiği son derece dışavurumcu resimsel yaklaşımını ve güçlü bir fotoğrafik nitelik taşıyan kompozisyonlarını keşfetmek üzere 13 Şubat – 22 Mart tarihleri arasında Galeri 77’nin Karaköy’deki mekânını ziyaret edebilirsiniz.
Teknolojik ilerlemenin eşi benzeri görülmemiş hızı, durmaksızın ve çoğu zaman çelişkili bir şekilde akan bilgi akışıyla birleştiğinde, modern bireyleri mevcut paralel gerçeklikler içinde kendilerini kaybetme riskiyle karşı karşıya bırakmıştır. İnsan, bu ezici “seçim” ve erişim lüksünün gerçek bir anlayışa ve entelektüel özgürlüğe yol açacağını varsayabilir. Ancak paradoksal bir şekilde, bunun tersi gerçekleşiyor gibi görünüyor; insanlar giderek gerçekliği sentezleme yetilerini kaybediyor.
David Martirosyan’ın eserlerinde yalnızlık duygusu kırmızı bir iplik gibi işlenir.
Sanatçı, yapıtlarını tek bir tema etrafında şekillendirmez. O, tarafsız bir gözlemci ve düşünceli bir analisttir. Herhangi bir olay veya durum, onun derin düşüncelerine yol açan bir katalizör haline gelebilir. Aynı yoğun dikkatle, içinde bulunduğu çevreyi -yaşadığı ortamı- inceler; ister basit bir plastik sandalye, bir çocuk oyuncağı, bir manzarada beklenmedik şekilde yerleştirilmiş bir araba, isterse insan ilişkilerinin karmaşıklıkları olsun, içinde yankı uyandıran her şey onun ilgisini çeker.
Martirosyan, her şeyden önce insan varlığına ve onun özüne ilgi duyar. Bireyin kaçınılmaz varoluşsal yalnızlığı, düşüncelerinin temel konusunu oluşturur. Bu duygu, eserlerinde, hatta figürlerin doğrudan yer almadığı manzara veya natürmortlarında bile hissedilir; burada insan figürü fiziksel olarak yoktur ama varlığı her an sezilir. Sanatçının felsefe ve sanat tarihi konusunda derin bilgiye sahip olduğu açıktır; ancak bu bilgiyi kendine özgü bir entelektüel süzgeçten geçirerek, ona ait benzersiz bir görsel dil oluşturur.
Eserlerinde güçlü bir fotoğrafik nitelik bulunsa da Martirosyan’ın sanatı fotogerçekçi resim anlayışıyla tamamen örtüşmez. Sıklıkla kendi fotoğraflarını bilinçli olarak kullanır ve fotoğraf objektifinin insan gözünden farklı bir şekilde “görme” yetisini avantaja çevirir, ışık ve gölge arasındaki keskin kontrastlarla veya renkli fotoğraflara özgü yoğun kromatik etkiyle oynar. Ancak sanatsal sürecinde, bu görüntüleri sayısız kompozisyonel dönüşüme tabi tutar. Cesur, ritmik ve dokulu fırça darbeleriyle şekillenen son derece dışavurumcu bir resimsel yaklaşımı tercih ederek, eserlerine ek bir duygusal yoğunluk kazandırır.
Sanatçının işleri geleneksel anlamda bir seriye özgü anlatısal bir düzen izlemez, ancak kavramsal olarak birbirine bağlıdır. Belirli insan figürleri eserlerinde tekrar eden motifler olarak karşımıza çıkar, ancak nadiren izleyicinin doğrudan bakışını yakalarlar. Bunun yerine,
tuvalin ötesinde bir noktaya sabitlenmiş gibidirler. Çoğu zaman, sırtları dönük bir şekilde uzaklaşırken, boş sokaklarda veya dar geçitlerde yürürken, bazen açık bir alanın kenarında ya da sık bir ormanın geçit vermeyen çalılıklarının önünde yalnız başlarına dururken resmedilirler. İlk bakışta bu sanatsal yöntem tedirgin edici, hatta esrarengiz görünebilir; ancak, altında yatan varoluşsal yalnızlık temasını güçlendiren bilinçli bir tercihtir.
David Martirosyan, gündelik olanın içinden özü çekip ayıklayarak izleyicinin dikkatini insan doğasının unuttuğu kökenlere yönlendirme konusunda keskin bir yeteneğe sahiptir; günlük yaşamın otomatikleşmiş ritüellerinin altında gömülü kalan bu öz, onun sanatı aracılığıyla yeniden gün yüzüne çıkar.
Galeri 77
Hacımimi Mah. Necatibey Cad. Sakızcılar Sok. No:1/E Karaköy 34425 Beyoğlu, İstanbul