Genç, Azimli, Ressam, Üretken, Oyuncu, Girişimci ELİF ÇATLIOĞLU ile söyleşi

1 Temmuz 2019

Tiyatro çocukluk hayaliydi, resim hayatının merkezi. İkisini de çocuklarıymış gibi ayırmadan icra edebilen genç yetenek, mütevazı ve azimli genç kadın sanatçımız sevgili Elif ÇATLIOĞLU ile röportajımızı siz değerli okuyucularımız için gerçekleştirdik.

1-Klişe cümleler dışında kendini tanıtır mısın?

Anın içindeki güzellikleri keşfetmeyi seven ve bu keşifleri üretim sürecine dönüştüren biriyim.

2-Asla boş durmayan ve sürekli gelişim ve üretim halin var. Kendini bu süreçte nasıl güçlü ve enerjik tutabiliyorsun?

ELİF ÇATLIOĞLU
ELİF ÇATLIOĞLU

Hareketli bir yapım var bir çok alandan beslenmeyi seviyorum. Edebiyat, müzik, film, tiyatro/oyunculuk ve tabi ki resim. Etkileşim halinde olmak beni zinde tutuyor. Bu da beni sürekli üretime itiyor. Fikir/Proje üretmenin yanı sıra insanlarla olan iletişim ve yeni insanlar tanımam da hem resim alanını hem de oyunculuk alanını besliyor. Herşeyden önemlisi doğru enerji ve doğru niyetlerle çıktığım bir çok iş pozitif enerji olarak bana geri dönüyor. Bu hep daha fazlası için beni harekete geçiriyor. Sanırım yorgunluğumu hissetmiyorum bile.

3-Günlük rutinlerin nelerdir?

Rutin diyebileceğim tek şey hayatımda günün ilk kahvesi 🙂 Geri kalan kısmında haftalarım bir çok farklı alanlarla toplantılar ve üretim süreçlerimle ilerliyor. Ama tabiki atölyeyi sürekli açık ve insanlarla etkileşim içinde tutmak da diyebilirim.

4-Resim ve oyunculuğun sende ki yerini tanımlar mısın?

ELİF ÇATLIOĞLU
ELİF ÇATLIOĞLU

Tiyatro çocukluk yıllarımdan gelen bir dışavurumum olarak adlandırıyorum. Pek sevgili üstat Enis Fosforoğlu’ndan dersler almıştım. Oyunculuğu bana sevdiren en doğru isimlerden biriydi. Sonra süreç resime yönelmemle devam etti. Hayatımın merkezi haline getirmiştim resmi tabi ki bunun bir meyvesi olarak güzel sanatlar lisesini kazandım. Ardından tek hedefim Mimar Sinanı kazanarak Resmi hayatıma daha çok dahil etmiştim. Ancak tiyatro ve oyunculuk içimde kalan bir duygu gibi oldu ve üniversite de kendimi geliştirecek birçok başka bölümden dersler aldım bunlardan biri dramaturjiydi. Okul sonrası bir belediye oynunun sahne tasarımlarını yaptım. Beymen’e reyon tasarımları yaptım. Fakat oyun olarak işin içinde de olmak istiyordum. O zaman o dönemin doğru isimleriyle yola başladığım için hep önemli isimlerle büyük marka projelerinde baş rol olarak yer aldım. Tabi bu süreci resim hayatıma zarar vermeyecek şekilde yönlendiriyordum (zor bir süreç olsa da bu beni mutlu ediyordu). Bugün 20 den fazla büyük reklam projelerinde yer aldım ve hepsinde ki karakter analizleri beni resim alanında çok besledi. Karakterlere bürünmek, karakteri anlamak ve role girmekle resim de betimlemek isteyeceğim duygu arasında fark görmüyorum. O duyguyu iyi bir şekilde yansıtabilmek için yaşamam gerekiyor ve empati yapmam gerekiyor. Sanatın bu iki dalı beni daha çok iletişime dönük bir insan yaptı.

5-İki farklı sanat dalıyla ilgili olmak -resim ve oyunculuk- sana gelişim açısından neler getiriyor?

İnsan bilimiyle yakından ilgiliyim. Psikoloji de resimlerde yöneldiğim alan diyebilirim. Oyunculuk bana herkes olabilmeyi, resim ise ona dönüştürebilmeyi öğretiyor. Duygulara hakimim ve empati duygumun daha çok geliştiğine inanıyorum.

6-Genel bakışta doğru noktalarda doğru işlerle insanlara temas ediyorsun. Mesleki anlamda genç yaşta emin ve başarı çizgini korumanın püf noktası var mı?

İnsan ilişkilerine hep önem vermişimdir. Bu da iş ilişkilerime ahlak ve etik kurallarına değer vermemle de alakalı. Erken yaşta çalışmaya başladım. Hayatımda yaşadığım deneyimlerde tek yüreklendirecek şeyin hayal kırıklığına uğradığımda eğer bunu ben yaparsam daha iyisini daha etik olanı yapıcam her zaman dedim. Bir proje oluşuyor ve takım arkadaşları arıyorsam öncelikle hayata bakış açılarının benimle aynı olmasına önem gösteriyorum. Bir toplantı yapıyorsak ve her ne kadar toplantı olumlu geçsede tutumları benim felsefeme çok aykırı ise enerjimi aşağıya çekecek hiç bir işe kalkışmıyorum. Doğru kişi doğru enerji doğru çalışma derim her zaman. Benim için işin ehli olması yanında insan değerlerine saygılı biri olması da çok önemli. Püf noktası denir mi bilmiyorum ama kendine emin olmak en önemli olgudur. Kendinden emin olacak kadar yeterli olabilmek ve geliştirmeye açık olmak diyebilirim.

7-Hilal-i Ahmer Koleksiyonu için yaptığın çalışmalar gerçekten bu sene gördüğüm hoşuma giden işlerdendi. Üretim sürecinden bahseder misin?

Proje’nin doğuşu ilk duyduğumda gerçekten çok hoşuma gitmişti. Bakış açımdan ötürü her türlü yardıma var olan biriydim. Üstelik bunu resim sanatımla yapacaksam kesinlikle var olmalıydım bu projede. İşin mental kısmının yanında malzeme oldukça farklıydı. Ama yeni şeyler denemeyi seven biri olaraktan Hilal formu üzerine çalışmak zor ama keyifliydi. İlk iki çalışma ile açılışı yapan sayılı sanatçılar arasındaydım. Ardından 2 adet daha talep edildi. Toplam 4 adet Hilal çalışması gerçekleştirdim. Böylesine bir yardım projesinde oldukça kısa sürede gerçekleştirilmiş olmasına rağmen iyi bir deneyim olduğunu söyleyebilirim. Bunun gibi bir çok projede de yer aldım. Bunlardan biri de Arçelik Cycle projesi ile geri dönüşüm projesi gerçekleştirdik. Oda görülmeye değer büyük bir projeydi.

Arçelik Cycle projesi
Arçelik Cycle projesi

8-Resimlerinde duygularla oynadığın ve figürlerin izleyeni içine çekecek psikolojik etkiye sahip olduğunu görüyorum. Yaratım sürecinde etkilendiğin ve insanlarda etkilemek istediğin duygular nelerdir?

Empati duygumuzun gittikçe yok olduğunu görüyorum. Resimlerimle karşılaşan her bir bireyin içinde ki o duyguları canlandırmak istiyorum. Yaratım sürecim elbet benden bir takım imza diyebileceğim etkiler geçiyor ancak olabildiğince gözlem yapan ve okuyan bir insanım karşılaştırmalarım çok fazla o duyguyu en iyi verebilecek ana odaklanmak hoşuma gidiyor ve aktarıyorum.

9-Oyuncu olarak seni daha çok reklam ve kliplerde gördük. Daha uzun soluklu işlerde karşımıza çıkacak mısın?

Hayatıma uyum sağlan iki alan diyebilirim. Daha uzun soluklu proje teklifleri alıyorum ancak değerlendirmem için diğer çalışmalarımdan fedakarlıkta bulunmam gerekecek. Çünkü uzun soluklu projelerde mümkün değil başka alanın daha olsun 🙂 benim kadar hareketli bir insana bu uymuyor tabi. Ama bunun için gerekli kişilerle iletişim halindeyim bana en uygun projenin aralarından çıkmasını bekliyoruz. Kısacası doğru enerji doğru proje diyorum yine.

10-Kişisel sergi açmayı düşünüyor musun?

Evet. Kişisel sergi için zamanın geldiğini düşünüyorum. Hazırlıklarına başladım. Yakında gerekli galeri ve küratörlerle görüşmelerime başlayacağım.

11-X House Project nereden çıktı? Ve gidişatta güzel atölyeler yapıldığını görüyorum.

X House Project benim 10 yıllık atölyemin içinden doğan çok güzel bir oluşum. Kendi kendini var edebilmiş olması yarattığım ortamın meyvesi olduğuna inanıyorum. Açık atölye formatını benimsediğim atölyeme yıllarca çok önemli misafirler geldi. Kadıköy’de yer almasından ötürü kapımın önünden geçenin 4’te 3 ü sanatla alakadar ya da ilgili olmuş insanlar oldu. Bir araya gelip çok güzel projelere imza attık hatta daha gerçekleştirmek üzere beklettiğimiz bir çokta proje fikri var. Tabi bu yolda da doğru enerjinin doğru enerjiyi çağırdığını düşünerekten karşıma başarılı ve azimli insanlar çıktı. Zaten mental olarak uyuşmadığımız kişiler ile yollarımız başlamadan ayrıldı hep. Bu da şanslı olduğum konulardan biri diyebilirim.

12-Kültür sanatı bir de eğitim alanından yakalamış olmak hem üretici hem de sunucu kısmında sana neler getiriyor?

Bana çok şey öğretti. Öncelikle her iki taraftan bakabilmek birçok konuda anlayışlı olmamı sağladı. GSF mezunu biri olaraktan hayatın bazı gerçeklerinden uzak kalıyoruz. Mezun olunca da biraz acımasız oluyor tabi. Bu donanıma gelebilmek için bir kaç eğitim aldım. Bana kendi alanımla ilgili yeni bakış açılarını görmemi sağladı. Hayata atılmak bambaşka bir şey. Tabi benim gibi biri için bu duygu karışıklığına sebep olsa da her alanda olabilmek bunu gerektirdi.

13-Yaz sezonunda X House Project yazı İstanbul’da geçirecek sanatseverlere neler sunacak?

Her ay dolu dolu disiplinler arası atölyeler gerçekleşiyor olacak. Pedagojik formasyon eğitimli biri olduğum için çocuk atölyelerin başında çoğunluka ben yönetiyorum ya da benim eşliğimde gerçekleşiyor. Her yaş grubuna hitap eden eğitsel ve keyifli atölyeler oluyor. X House Project ile birlikte ilerleyecek her eğitmenin deneyim süreci ve işin ehli olması çok önemli. Sonradan görme atölyelerden çok farklı olduğumuz deneyimlerimize borçluyuz. Bu durumda katılımcıları oldukça memnun ayrılmasına sebep oluyor. Yetişkin Atölyeleri -Çocuk Atölyeleri – Ebevyn-çocuk atölyeleri olarak çeşitleniyor. Kurumsal organizasyonlarda ve festivallerde de karşılarına çıkıyoruz.

14-Sosyal medyanda Londra’da sergi ve müzeler gezdiğini gördüm. Sanatçı gözüyle oralarda ki sanat anlayışı ile biz de ki sanata yaklaşım ve bakışı nasıl değerlendiriyorsun?

Öncelikle orada ciddi bir saygı var her sanatçıya üretim sürecinden ötürü. Müzelerin çeşitliliği ve çokluğu tabi ki toplumu doğru yönde etkiliyor. Tabi ülkelerin sanata verdiği değer oldukça gözle görülür değerde. Ama şunu da söyleyebilmeliyim; biz her türlü zorluğa rağmen ayakta durmaya çalıştığımız güçlü ama küçük bir grubuz ve bu ortamda oldukça başarılı işlerde gerçekleştirebiliyoruz. Sanırım her anlamda mücadele içinde kaldığımız ortamda sanat içinde büyük bir mücadele verdiğimiz aşikar.

15-Yurtdışında takipte olduğun sergiler var mı?

Öncelikle büyük müzelerin aktif sergilerini takip ediyorum. Sergi çeşitliği bizim ülkemizde ki gibi yoğunlukta değil ama çeşitli kollektif gruplar mevcut onları yakından takip ediyor ve bende aktif olmaya çalışıyorum.

16-İşlerini beğendiğin yerli yabancı sanatçılar kimler?

Genç yenilerden takip ettiğim bir kaç isim var. Bunlardan başlıca Denis Sarazhin, Timur Akhriev, Ömer Eken, Ali Elmacı diyebilirim . Ama eskilerden tabi Lucian Freud’u demeden de geçemeyeceğim.

Sevgili Elif’in McART.ist ‘ADA’ sergisi için yaptığı çalışmalarını 14 Temmuza kadar Karaköy Kurşunlu Han’da ziyaret edebilirsiniz.

Workshop ve atölyeler için @xhouseproject ve www.xhouse.com.tr’den bilgi alabilirsiniz.

elifcatlioglu.com / instagram: elfctlgl

Kaçırmayın!

Han Kang

Han Kang’ın Ödüllere Doymayan Romanı Yayımlandı!

Kore edebiyatının dünyaya armağanı, Booker ödüllü Vejetaryen, Booker finalisti Beyaz
Ritüel / Midsommar

İnsan Öldürür Sevdiğini / Midsommar Filmi Özel İnceleme

Bir yılı aştı Ari Aster’in Hereditary filmini sinemada izleyeli. O