” 12 Eylül’de açılacak sergimizde onur konuklarımız sağlık sektörü çalışanları olacak. Sağlık sektörü çalışanları 2020-2021 sanat yılı içinde bizden sorgusuz sualsiz %10 indirimle eser alabilecekler. Yaşamlarını güzelleştirebilmek için sunabilecek katkılarımızı arttırmaya çalışıyoruz. “
” Ziyaretçi geldiğinde ilgi alanı neyse onun karşılığını izleyebiliyor. Farklı teknik, anlatım dili, medyumlar kullanan sanatçıların kendini gösterdiği bir paylaşım alanı şu an galeri. “
Bu cümlelerin sahibi; Istanbul Concept Gallery kurucu direktörü, küratör Işık Gençoğlu ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Keyifli okumalar.
Küratör olmanız dışında kendiniz hakkında neler söylersiniz?
Sanatsever, tasarım aşığı, dünyanın yaşanabilir, güzel bir yer olmasını sağlamaya çalışan, sadeliği (ve kedileri) seven, oldukça meraklı, çalışkan, bilgiden beslenen, yıkıcı yenilikçi*, bir yaratıcı girişimciyim.
Detaylandırırsak; kültür endüstrisinin fizik mezunu tek işçisiyim sanırım. Birden çok şapkası olan, yaptığım işlerle faydalı olmaya çalışan, üreten, üretimi destekleyen idealist bir yaratıcı girişimciyim. Fizik üzerine mba yapıp, üstüne de tasarım kültürü yönetimi eğitimi aldım. Şimdi de siyaset ve uluslararası ilişkilere devam ediyorum. Hocalarımdan birisi beni müzmin öğrenci olarak tanımlamıştı. Bu tanımı çok sevmiştim. Hayatı tam bir okul olarak görüyorum. Daha iyi ifade edebilmek için daha çok şey bilmek gerektiğinden sürekli öğrenme yolundayım. Bu da yaptığım tüm organizasyon, proje ve marka yönetimi, pazarlama danışmanlığı konularına çok renkli bir ışık tutuyor. Yeni oluşumların içinde olmaktan, desteklemekten, onları farklılaştırmaktan büyük zevk alıyorum. STK’lar için ya da onlarla beraber çalışmak benim için gerek şart! Ne olursa olsun tüm yaptıklarımın günün sonunda tutarlı bir cümle kurmuş olması gerektiğine inanıyorum. Aslında Istanbul Concept Gallery bir tür demo alanı. Proje yapacaksan böyle yap dediğim yer. Ya da yeni girişimim; Istanbul Concept Magazine, “bak bu proje yapılmış, ben yapmadım ama çok başarılı, sen de bil” demek istediğim alan. Bazen çoğu zaman şaşırtan hızda yapıyor ve vakit geçirmeden paylaşıma sokuyorum. İyileri bir araya getirmeyi, güçlü ekipler kurmayı, doğru işler yapmayı seviyorum.
Istanbul Concept Gallery kurucu ve direktörüsünüz. İçinde bulunduğumuz süreç belirsiz ve karamsar olsa da galeri açık. Şu sıralar Istanbul Concept’te neler oluyor?
2019-2020 sanat sezonunda birlikte çalıştığımız ve önümüzdeki sezonda da birlikte çalışmak istediğimiz sanatçıların eserlerinden bir seçki var şu an galeride. Keyifli bir sezon finali diyebiliriz. Geçtiğimiz yıl da yapmış hatta birçok yeni takipçi kazanmıştık. Buna benzer sergilemeler artık başka galerilerde de oluyor ve insanı çok besliyor. Zengin içerik sunuyor olmanın dışında sergileme teknikleri, farklı çerçeveler ve hatta normal cam, müze cam farkını da gösterebildiğimiz bilgilendirici bir paylaşım alanı kurgulamaya çalıştık. Ziyaretçi geldiğinde ilgi alanı neyse onun karşılığını izleyebiliyor. Farklı teknik, anlatım dili, medyumlar kullanan sanatçıların kendini gösterdiği bir paylaşım alanı şu an galeri. Sohbet edecek çok konu, ilgilenenlerin soracak çok sorusu olan…
Diğer yandan bilgisayar başı projeleri devam ediyor. (Her yıl)12 Eylül sezon açılışına hazırlık en çok zamanımızı alan konu. Hem 10×10 Sergi Serisi’nin yedincisi reel olarak galeride hem de dijital ortamda çevrimiçi fotoğraf sergisi olacak.
Verilecek mesajı olmayan bir sergi projesi yapmanın çok da gerekli olmadığına inanıyorum. A a, tabii, ticari bir fuarda, tasarım objelerinin her birini sanat eseri gibi sunmak, bu mümkün. Sosyal mesaj içerikli bir alan oluşturmak ise sizi rakiplerinizden üç adım öne koyacak stratejik bir hamle. Ben bunları keşfedeli oluyor bir 20 yıl kadar. Bu kısım bir diğer şapkam tasarım yönetiminin küratörlükle beslenen yanı. Bu günlerde kalbimiz “yeni geleneksel”den beslenecek markaları yurtdışı pazarına açacak ihracat hamlelerini desteklemek için atıyor.
Bugünlerde, Hakan Kürklü Artist Community ile Istanbul Concept Gallery olarak “Dünyanın Kapıları” adında bir resim yarışması düzenliyorsunuz. Kazanan sanatçılara galerinizde sergi imkânı sunacaksınız. İçinde bulunduğumuz koşullarda resim sanatçılarını motive edici projelerin önemli olduğunu düşünüyorum. Yarışmanın, sanatçı ve galeriniz arasındaki bağdan bahseder misiniz?
Aslında projeyi Hakan Kürklü ile birlikte kurucu başkanı olduğum İstanbul Yaratıcı Endüstriler Derneği yapıyor. Istanbul Concept yarışmanın ödülü olan kişisel ve karma serginin organizasyonunu sponsor olarak üstleniyor. Bu bizim ölçeğimizdeki bir galeri için oldukça özverili ve önemli yatırım aynı zamanda. Diyarbakır’dan Çanakkale’ye uzanan bir yelpaze içinde resimleri ile kendini ve fikirlerini en iyi ifade edebilen, en yetenekli ismi desteklemiş olacağız. Umarız daha önce hiç karşılaşmadığımız, yepyeni bir isim ile yolumuzun kesişmesi için gerekli şartları sunabiliyoruzdur. Tanıdığımız isimlerin içinde yarışma geçiyor olmasına rağmen bizimle olması işin en büyük mükâfatı. Sizin aracılığınızla alanında çok önemli isimler olan jüri üyelerimiz; Yalçın Gökçebağ, Mahir Güven, Bahri Genç, Işıl Gönen ve Hakan Kürklü’ye de kıymetli destekleri için çok teşekkür ederim.
Mart ayından bu yana ve yeni dönemde sanatçı-galeri-alıcı arasındaki iletişimin zor olduğunu düşünürsek ve olası yeni olumsuz gelişmeler için Istanbul Concept Gallery’nin planları nedir?
Olası olumsuz gelişme işletmelerin kapanması, işsizlik, kültür endüstrisinin tamir edilemez bir kayba sürüklenmesi. Aslında yazı biraz “yalnız” geçirdik. Sanata destek denildi, herkes üzerine düşeni yapmalı çağrıları yapıldı ama tüm paylaşımların sosyal medya ile sınırlı kaldığını düşünüyorum. Zaten çağın böyle bir problemi var. Sanki profilimizde paylaştığımız tüm sorunlar için sorumluluğumuz orada bitiyormuş gibi kendisi gibi sanal bir tatmin duygusu yaşatıyor “sosyal medya”. Oysa galeriler de sanatçılar da birebir ilgiyi ve desteği bekliyorlar. Bu bazen satınalma ile bitebilir ama daha çok eserlerini fiilen gören ziyaretçilerin eksilmemesi iyi niyetiyle de sınırlı olabilir. Sevgili Sunay Akın üstadın bir sözünü okumuştum instagram hesabında: sanat galerileri şu dönemde en güvenilir yerler, zira ziyaret eden trafiği az diye. Ne kadar doğru. Ne kadar acı… Çünkü bu pandemi özelinde bir genelleme değil. Tüm zamanlardan bahsediyor üstat.
Eylül itibariyle en büyük çekincem “tedbirsiz” olunması. Sağlık sektörü çok yoruldu. Çok yıpratıldı. Biz de galeri olarak sağlık sektörü için bir şeyler yapmamız gerektiğini hissediyoruz. 12 Eylül’de açılacak sergimizde onur konuklarımız sağlık sektörü çalışanları olacak. Sağlık sektörü çalışanları 2020-2021 sanat yılı içinde bizden sorgusuz sualsiz %10 indirimle eser alabilecekler. Yaşamlarını güzelleştirebilmek için sunabilecek katkılarımızı arttırmaya çalışıyoruz. Ve bu vesile ile bir defa daha çok, çok teşekkür ederiz.
Istanbul Concept Gallery, ulusal ve uluslararası olarak hem yaşam alanları için hem de markalar için sanat eseri sağlıyor. Sanat piyasasının merkezinde olan bir galeri olarak; Türkiye’deki sanat piyasasının geleceğini nasıl yorumlarsınız?
Uygarlığın gelecekteki kaderinin yaratıcı insanlar azınlığının elinde bulunduğuna inanıyorum. Toynbee “yaratıcı, taşıyıcı zümrenin büyümeyi üretme kapasitesindeki durma, tıkanma, statikleşme büyümeyi sürdürülemez kılıyor. Başarı bizi tembelleştiriyor, kibirlendiriyor” der. Katılıyorum. Sadece eleştiri ve üstten bakışla yeni oluşumları henüz olma aşamasındayken ezme, sadece görsel olarak sofrada iyi meze olacak popülist yaklaşımları öne çıkarma genç Türkiye Cumhuriyeti’nin henüz köklenmemiş sanat piyasasını daha da zayıflatıp, halkı sanattan daha da uzaklaştırarak kültürel çöküşü körüklüyor diye düşünüyorum. Ki bu benim sanatta var olma tanımımı sorgulama sürecini beraberinde getiriyor.
İstanbul Yaratıcı Endüstriler Derneği kurucusu ve Yönetim Kurulu başkanısınız. Derneğinizin amacı nedir, yaptığı çalışmalar nelerdir?
Derneğimiz kısaca; ulusal ve uluslararası alanlarda kültürel, sanatsal, tarihi, sosyal, toplumsal, çevreci projeler geliştirerek kültür sanat ve tasarım aracılığıyla toplum yapısını oluşturan kültürel katmanların birbirinden etkilenmesini araştırmak, kültür, sanat ve tasarımın gelişmesine katkıda bulunmak, … amacıyla kuruldu. Bu amaçları yerine getirirken; beklentinin ötesinde, özenli, standartları yükselten, sürekli gelişimi destekleyen, duyusal, özel hissettiren, farklı kılan, hoşa giden, işlevsel, uzun soluklu, ihtiyacı öngören, akılcı çözüm ve detaylar ortaya koyan projeler üretmek ilkeleriyle hareket ediyoruz.
Yaratıcı Endüstri aktörlerini, yani; yazan, çizen, tasarlayan, uygulayan, yaşama fiilen dâhil eden o taşıyıcı omurgayı, ülke ekonomisinin üreten yapısıyla buluşturup, iki taraf için de fayda sağlayacak sağlam bir zemin üzerinde sürdürülebilir ve sürekli hareket etmesini sağlamak için köprü kurmaya çalışıyoruz. Disiplinler arası bir oluşumun görünürlüğe ihtiyaç duyan başarılı kişi ya da işleri görünür kılma çabası içindeyiz diyebiliriz. Çeşitliliğe çok önem veriyoruz. Farklı bakış açılarının kültürü, kültürün üretimi, üretimin geleceği şekillendireceğinin farkındayız. Bu doğrultuda hareket ediyoruz.
Üyelerimiz konusunda biraz tutucuyuz. Üye sayımızı arttırmayı düşünmüyoruz. Disiplinler arası bir yapılanma olmasını ve disiplinler arası yapıyı destekler bir yayılmayı öngörüyoruz.
Sitenizi incelerken şöyle bir yazıya denk geldim: “Sanat Aracılığı ile Anlaşma Ortamlarınızı Değiştiriyorum.” Bunu biraz açar mısınız?
Bu tüm kalbimle inandığım, gözlerimle gördüğüm, çok üst seviyelerde zaten var olan, olmuş, oluşmuş bir davranış modeli aslında. Sergi alanlarını; iyi bir anlaşma, kendini ve düşüncelerini doğru ifade etme, başarılı ağırlama/diplomasi, birbirini doğru anlama ve algılama, işin özü özeti “anlatma ve karşındakini dinleme” fırsatı olarak görüyorum.
Sanat eseri, benim için hobi aracı, duvar süsü ya da moda akımı değil. Istanbul Concept “Tarihi, güçlüler değil haklılar yazabilsin” ideali ile var oldu. Dolayısıyla sipariş üzerine üretilen tuvalleri sanat eseri olarak değil çok kıymetli tasarım objeleri olarak görüyorum. Sanat eseri izleyene direkt mesaj verebilen, günümüz tarihine notlar düşen, yeri geldiğinde savunan, yeri geldiğinde eleştiren, yeri geldiğindeyse birlikteliğe davet eden güçlü bir sözcü. Bu eserler sayesinde olanlar görünür, söylenmesi gerekenler konuşulur oluyor.
Küratör olarak, kişisel gelişiminiz için kendinizi nasıl besliyorsunuz?
Dijital ortam mucizevi fırsatlar sunuyor insana. Dünyanın her yerindeki merak ettiğim sohbetlere dahil olabiliyorum. Doküman toplayabiliyorum. Araştırma yapabiliyorum. Öğrenebiliyorum. Yaşam amacımı gerçekleştirebiliyorum. Şu an uzaktan Siyaset ve Uluslar Arası İlişkiler okuyorum. Ve bu bana müthiş zengin bir hazinenin üzerinde oturuyormuş mutluluğu veriyor. Bilmediğim tüm boşluklar doluyor sanki. Peki bunun işimle ne alakası var? Çok var. Herkes sanat tarihi okumamı söyledi. Biliyorsunuz mba ve tasarım yönetimi eğitimlerim öncesi lisansım fizik benim. Yani aslında benden bir bilim kadını olacakken yaratıcı girişimci denilen sanat aşığı çıktı. Ama tüm bu süreci sadece sanata hizmet etmek için yaşamıyorum ben. Hatta biraz da tam tersi sanatın tarihe hizmet ettiğine, sanat eserlerinin günün tarihini yarına aktaracak büyük güç barındırdıklarına inanıyorum.
Dolayısıyla da öğrendiklerim üzerine giydirilmiş sanat tarihi ile ülke/dünya tarihine kaynak oluşturacak metinleri belirleyen yol ve yöntemi geliştirmek/kaydetmek ihtiyacındayım.
Istanbul Concept’e bir galeri alanı açarken “hangi sınıfa/düşünceye ait olacak?” diye sordular. Bence bir sınıfa ait olmak metodik olarak eskidi. Şimdi artık olması gereken sınırların ötesinde olmak, birilerinin birilerini ötekileştirmesine izin vermemek, gün gelip çevremizdeki ötekiler ayıklandığında sıranın bize geleceğinin farkına varabilmek gerek. Ve sanatın temel bir hak olduğunu da…
Istanbul Concept Gallery’nin yakın veya gelecek aylarda projeleri var mı?
Öncelikle belirtmeliyim; ben nasıl başka galerilere danışmanlık verebiliyor, dışarıda profesyonel küratörlük hizmeti verebiliyorsam IC Gallery’nin de kapısı başka küratörlere, inandığı projelere her daim açık. Ailemizi büyütmekte istekli ve kararlıyız.
Bizim önümüzdeki iki yıl için sergi planımız neredeyse belli. Ekim’de sevgili Su Alara Acerol’un, Kasım’da ise sevgili Nurgül Gün Günel’in kişisel sergilerine ev sahipliği yapmayı umuyoruz. Nisan 2021’de ise sanatçımız yönetmen, senarist, yazar ve ressam Ümit Ünal’ın kişisel sergisini yapacağız. Şubat elbette festival demek.
10×10 gibi lokomotif projemiz var evet ama onun haricinde 2021 Şubat’ta onüçüncü yılını kutlayacağımız Aşk Festivalimiz(love-360.com) de var. 360 Dereceden Aşk Festivali kapsamında söyleyecek sözü olan herkesi aşkın etrafında toplanmaya ve sanat aracılığıyla bilinmeyen ve görünmeyeni gösterme hedefimiz devam ediyor. Bu noktada biraz da tam bir idealist proje olan 10×10’dan bahsetmekte fayda var sanırım.
10×10 hakkında kısaca şunları söyleyebilirim: 10×10 Sergi Serisi katılımcı sanatçılarının eserleri Istanbul Concept Gallery’nin uzun vadedeki hedefi olan müze çalışmasına kaynak oluşturacak koleksiyonun temellerini atıyor. 2023 yılında, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına armağan olarak “10×10 Küratör Seçimi” ismiyle çıkacak bir kitap hazırlıyor, koleksiyonumuz olması için çalışıyor ve sermayeden bağımsız bir çağdaş sanat müzesi açmayı hedefliyoruz. Kitabımızın Türkiye sanat tarihinde kaynak kabul edilecek bir çalışma olabilmesi için titizlikle yürütülen projede sanatçı ekleme çıkarma hakkını saklı tutuyoruz. 2023 yılında 10. 10×10’u yaptığımızda ortaya çıkacak sanatçı listesini 10×10 Küratör Seçimi kitabı danışma kurulumuza sunarak kendilerinin değerlendirmeleri sonucunda son halinden bir önceki haline getiriyor ve ardından 10×10+ sergisi ile serinin sonunu gerçekleştirip içimize sinen hali ile kitabımızı basıyor ve bağımsız müzemizin çalışmalarına başlıyoruz. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılına bir armağan olarak tasarlanan 10×10’un dünya standartlarında bilinir ve görünürlükte olması için gerekli iş birliği çalışmalarına ağırlık vererek, hepimizin hak ettiğine inandığı ilk değerimiz #eşitlik üzerinden sanatın anlaşma ortamlarımızı iyileştirip, geliştirdiği inancıyla çalışmaya devam ediyoruz.
Geçen bu süreç içinde altı defa gerçekleştirdiğimiz 10×10’un yedincisi ile izleyici ile buluşacağımız 12 Eylül sezon açılışımızda ise “mesajımız var!” diyoruz. Evet, tam da pandemi sürecinde doğanın bize söylemek istediklerinin altını çizerek!
Diğer yandan sohbet programlarımız, eğitimler, üyelik çalışmaları devam edecek rutin çalışmalar. Internet satış sayfamızın güçlendirilme çalışmaları ve sanat herkesin hakkı sloganımıza uygun eser envanterimizi güçlendirme hedefimiz de bir diğer çalışmamız. 12 Eylül’de iki yeni seri ile izleyenlerin karşısına çıkacağız.
web: istanbulconcept
instagram: istanbul_concept
Sanat Okur okuyucularına, değerli vaktini ayırdığı için, Istanbul Concept Gallery kurucu direktörü, küratör Işık Gençoğlu’na çok teşekkür ederim.