WHAT WILL PEOPLE SAY/İnsanlar Ne Der Film Eleştirisi – Nil Has

26 Nisan 2019

Onun hayatı bir kuşu kafese koymaktan farksız. Dini ve ahlaki konularda insanlar ne dediğinden ve ne diyeceğinden çok kendimiz ne düşünür ne hissederize odaklanmalıyız.

Norveç’te yaşayan Pakistanlı bir aile… kızı için en iyisini isteyen ve her gece çocuklarını yatakta kontrol eden bir baba… Baskıcı bir anne ve Norveç’te yaşayan diğer Pakistanlı aileler.

İki kültür arasında kalmış bir genç kız. Dışarı da Norveçli, evde ve diğer Pakistanlıların yanında kurallara uyan ve yeri geldiğinde boyun eğen genç bir Pakistanlı kız.

Film bir gece erkek arkadaşını odasına alan Nisha’nın (Maria Mozhdah), erkek arkadaşının çalan telefonu üzerine babası tarafından odada yakalanmaları sonucu gelişen tramvatik olayları konu alıyor. Kızının kendisine ve Pakistan toplumuna göre hatalı olan bu davranışını kendileri gibi Pakistanlı olan arkadaşlarının kötü ve baskıcı desteğiyle kızı Nisha’yı Pakistan’a ailesinin yanına götürür. Bunu kızını yurttan alma bahanesiyle oğluyla birlikte açıkca kızı kaçırarak yapıyor. Olaylar bu gelişmeden sonra Nisha üzerinden şekillenmeye devam ediyor. Pakistan da kuzeniyle bir gece evden kaçarak boş sokaklarda koştururken bir köşe de kendilerince masum ama kural belirleyenlerce yasak bir şekilde yakalanıyorlar. Bu sahneden sonra olaylar daha da berbat hal alıyor ve insanı koltuklarından
kaldıracak sahneyle karşı karşıya kalıyoruz.

Şimdi Nisha’nın yaşadığı daha tramvatik değil mi?

Elleriyle aynı yerden yemek yiyen insanlar, tek tip giyinen kadınlar, karmaşık sokaklar, yemek kokulu dar gecitler, kötü kötü bakan komşular…

Pakistan’da hiç tanımadığı hatırlamadığı insanlar arasında ve toplumda yaşaması için zorlanıyor. Bambaşka çocuklarla bambaşka bir eğitim sisteminin içinde. Bundan daha feci ne olabilir ki. Hele ki bir gece yaşadığı ahlaksız tutuma ne demeli ne hissetmeli, tarifsiz.

Kendine ve bastırılmış duygularına hakim olamayan baba kızından intihar etmesini istiyor. (çok acı ve gerçek)

O’na kimse fikrini sormuyor.

Tam alıştığını düşünmeye başladığımız nokta da olayların farklı bir boyuta geçmesiyle ve inanması güç olaylara maruz kalan Nisha, babası tarafından Norveç’e geri götürülüyor. Yine bambaşka okulda bambaşka çocuklarla ve ezici gözler altında okumaya zorlanıyor.

Nerden olduğu hangi dinden olduğu önemli olmamalı bir çocuğun.

Nisha’nın hayatı bu noktada bize dinin kurallarını, çevre baskısını ve otoriter ve yeni kültüre açık olmayan bir aile içinde kendi isteklerini, kendi yaşam tarzını ve kendi kurallarını yaşamak isteyen genç bir kıza nasıl bakmamız gerektiğini açıkça gösterir boyutta. Bu durumda kendi vatanı dışında başka bir kültür içinde yeşeren bir çocuğun istekleri ve yaşama biçimi de o topluma göre olacağını aklımızda bulundurmak gerekir. Nisha orda doğmuş olsa bile durum bu şekilde çünkü ailesi Pakistan kültürünü Norveç’te devam ettiriyor.

Geleneksel bir aile yapısını aratmayan sonuç kısmında ise Nisha ailesi tarafından uygun görülen ve tıp mezunu Pakistanlı Adnan ile evlenmesi için çocuğa ve onu görmeye gelen aileye sunuluyor. (skype görüşmesiyle!)

Yine göğsümün yandığını hissettiğim bir sahne daha.

Sonuç ise onun gibi hayatlarını ellerine almasına izin verilmeyen kız çocukları ve kadınlar gibi evden kaçarak hayatına sahip çıkmaya çalışmasıyla yüzleşiyoruz.

Onun hayatı bir kuşu kafese koymaktan farksız.

Norveç, İsveç ve Almanya’nın ortak yapımı olan bu film, ‘I Am Yours’ filminin de yönetmeni olan Iram Haq’ın gerçekleri yüzümüze Adil Hussain, Ekavali Khanna gibi isimlerle çok net vurduğu ikinci filmi. (Bize dışarıya çok iyi aile imajı çizmeye çalışan ancak içlerinde ciddi travmatik sorunlar yaşayan geleneksel bir aileyi ders niteliğinde yansıtmış.)

2017 yılında Toronto Uluslar arası Film festivalinde gösterilen, Les Arcs European film festivali, Edinburgh Uluslar arası film festivali, Norveç film festivali ve benzeri platformlarda, en iyi yönetmen, en iyi film, en iyi senaryo, en iyi aktör, en iyi yardımcı rol dallarında ödül alan ve pek çok dalda da aday gösterilen bu filmin kaçırılmaması gerekir. Özellikle gerçekleri hatırlamak isteyenler için iyi bir film olduğunu düşünüyorum.

Nil Has

1988 doğumlu, Sanat ve Kültür Yönetimi mezunu, sanat ve kültür meraklısı.

1 Comment

  1. Emekli olmama az kaldığı için yeni hobiler edinmek adına biraz araştırma yaparken sitenize rastladım. Oldukça detaylı çalışmalarınız var. Bundan sonra sitenizi takip edeceğim. Elinize sağlık…

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Kaçırmayın!

Oya Baydar

Oya Baydar’ın Yeni Romanı Raflarda Yerini Aldı!

Oya Baydar’ın yeni romanı Hatırlamanın ve Unutuşun Kitabı, Can Yayınları
Demian Lienhard

Demian Lienhard’tan “Goebbels’in Propaganda Orkestrası”

Demian Lienhard‘ın İkinci Dünya Savaşı’na dair alışılmışın dışında bir hikâye