Bir oyun izledim. Karşımda 20 yaşında genç bir asker vardı. Ruhen ve bedenen yaralı bir asker. Uzuvlarını kaybetmiş, gövdesi ve başı ile hayatta. Daha doğrusu hayatta mı? Kullanabileceği tek şey aklı. Ya aklıyla hayatta kalacak ya da tüm duygularının kölesi olarak bir savaşa daha girecek. Aslında her türlü ikinci savaşın içinde. Sıkışmışlık, acı, korku, endişe, aşk, yaşam hepsi bir arada.
Sir Yes Sir, Serkan Abeş’in tek kişilik yüksek performansıyla ortaya çıkıyor. Küçücük bir dekor, biraz ışık, bolca ses ile iyi bir oyunculuk izliyoruz.
Oyuncunun telle çevrili dar alanda verdiği duygu ile Johnny karakterinin ruh hali ve yapısı içinize işleyecek. Çünkü Dünya içinden sahneleri görüyoruz. Ama bu sefer gerçek sahnede. Birbirini tekrarlayan sahneler görüyoruz ama oyuncunun yüksek performansıyla film gibi akıyor. Birbirini tekrar eden sahnelerde göremeyen, duyamayan, konuşamayan bir askerin, insanın içine düştüğü sarmal çukuru, bulantı ve kabuslar sıkmıyor, tam tersine oyunun dozunu yükseltiyor.
Kendinize sorular sorduğunuz ve cevapları düşündükçe gerçeği çok yakından tanıdığınızı hatırlayacağınız bir oyun.
Sir Yes Sir izlerken zihin aracılığıyla yaşamak mümkün mü? diye düşündüm ve zihnin derinlerinde hayatta kalmayı izledim.
Ufak bir ekip işiyle doyumu hissedeceğiniz Sir Yes Sir oyununu 18 Mayıs Çarşamba günü saat 20:30’da Kadıköy Emek Tiyatrosu’nda izleyebilirsiniz.