İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından bir sene kadar önce restorasyonu duyurularak hepimizi heyecanlandıran 123 yıllık geçmişe sahip, Art Nouveau akımının İstanbul’daki ilk örneği Casa Botter binası muhteşem bir dönüşümle Sanat ve Tasarım Merkezi haline geldi. Binanın açılışı 14 Nisan’da Melike Bayık’ın küratörlüğünü yaptığı, 13 sanatçıyı bir araya getiren “Düşler, Hakikatler” sergisi ile gerçekleşti. Melike Bayık ile Casa Botter ve “Düşler, Hakikatler” sergisine dair sohbet ettik.
Sevgili Melike, Casa Botter’le yollarınız nasıl kesişti? Bu sergi nasıl ortaya çıktı?
İBB ile bir süredir devam eden görüşmelerimiz vardı. Aslında kendi içinde çalışalım dediğimiz birçok konu var. Bunlardan bir tanesi olan “Düşler, Hakikatler” benim bir değişim döneminde olduğum, hayatta daha iyicil şeylere, üretmeye odaklandığım bir süreçti. O yüzden içinde olduğumuz durumları bertaraf ederek olumlu ve iyi niyet taşıyan konular üzerine düşünüp, düşlediğim bir zamanın izi bu sergi. Elbette hakikat kısmı ise içinde olduğumuz çarpık anlamlar silsilesini barındıran büyük insanlık kaoslarının bir yansıması. “Düşler, Hakikatler” sergisi planlandığında Casa Botter henüz gündemimizde değildi. Hızlı ve etkin bir kararla Casa Botter’in ilk açılış sergisi olacağı şeklinde proje onayı gelince mekanın ruhuna saygıyla eğilip üretmeye başladık. Bu kadar etkili bir sonuç olacağını düşünmemiştim, başka bir mekanda sergi yapmayı beklerken Casa Botter bana geldi diyorum hep. : )
II. Abdülhamit dönemine dayanan kimlikli bir bina, binanın geçmişi, hafızası, atıl duran bir dönemi, yenilenmesi derken bugünle ve yenilenmiş haliyle sokakla olan ilişkisi üzerinden bu serginin kavramsal çerçevesini ve Casa Botter’le kurduğu ilişkiyi bize anlatır mısın?
Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi ile ilk sergisi “Düşler, Hakikatler” tuhaf bir şekilde sanki gerçekten bunun bir parçaymış gibi hissettiriyor. II. Abdülhamit döneminde sarayın ve dönemin ünlü terzisi Jean Botter için Raimondo D’Aronco’ya sipariş edilen İstanbul’un ilk Art Nouveau binası olan yapı 123 yaşında. Bina hem bir yaş almışlıktan hem de tarihin yoğun katmanlarından diri ve yenilenmiş hali ile bir buluşma alanına dönüştürüldü yeniden. İBB Kültür ve İBB Miras ekiplerinin titiz çalışması, Alba İnşaat’ın hassas restorasyonu ile karşımıza çıktı. Apartman tarih ve bugün arasında öyle güçlü bir anlatıya ev sahipliği yapıyor ki sergi de kendi içinde onun düşlerine ve hakikatlerine ev sahipliği yapıyor gibi ironik bir sezgi taşıyorum. Metruk ve yıkılmak üzere bitap durumda olan bir yapıdan dönüşebilen, güçlendirilen, iyileşebilen bir bina olarak kurtarıldı. “Düşler, Hakikatler” ise iyilik ve kötülük, kimlik, aidiyet, tarih ve şimdi, feminizm, dayanışma ve birliktelik, alışmışlıklar, ilişkiler gibi birbiri içine geçmiş absürt ikilikler serginin söylemlerini oluşturuyor. Tüm bu kavramlar ekseninde düşler ulaşılması gereken bir emareyi betimlerken, hakikatler ise geçmiş ve şimdi arasında çarpık bir anlatı sunuyor.
Bana kalırsa “Düşler, Hakikatler” sergisi sakinlik ve kaos arasında kalınan, tercihlerin yönlendireceği bir sergi. Neyi seçeceğiniz, hangi yöne gideceğiniz büyük bir insanlık miti gibi karşımıza çıkıyor. Geçmiş ve bugün arasında binanın kimliği, omurgası üzerinden tarihi bir köprü kuruyor, şifalanarak, dayanışma ile bir bir aradalık mekanı olarak sarmalanıyor. Mekanın mimarisi, sergi ve bütün kavramsal anlatı büyük bir yumak halinde izleyici ile dönüşmeye, iyicil ve dönüştürücü ihtimallerin peşinden koşmaya devam ediyor. Düşler, Hakikatler ve bina bir bütünlüğe kavuşarak halk ile buluşuyor ve kavramsal anlatıya yatak oluşturuyor.
Müthiş bir bina, muhteşem bir dönüşüm var burada. Sanatçı seçiminde kavramsal çerçevenin dışında mekanla bir ilişki kuruldu mu? Binayı gördükten sonra iş üreten sanatçılar oldu mu? Sanatçı ve eser seçkisinden bahsedebilir misin?
Sanatçıların eser seçiminde mekan ile ilişki kuruldu. Binayı gördükten sonra eser üretecek kadar zamanımız olamadı ne yazık ki. : ) Ama eserlerin mekanla ilişkisinin buraya özgü kurgulanması üzerine yoğun bir çalışma oldu. Larissa Araz, Mehtap Baydu, Sena Başöz, Orhan Cem Çetin, Cevdet Erek, Ulaş Eryavuz, Ece Gökalp, Berat Işık, Ali Miharbi, Studio Pinprick, Güneş Terkol, Erdem Varol, Emir Yağmurca’nın disiplinler arası eserleri sergide yer alıyor. Ses ve yerleştirme eserler, dokuma, fotoğraf, video, ışıklı kutu, resim, mekanik yerleştirme ve neon gibi birbirinden farklı medyumlardaki yapıtları izliyoruz sergide yer alan sanatçılardan. Mekanın bütünü ile olabildiğince hassas bir iletişim kurup bazen mekanın ruhuna dokunan, bazen mekanın duvarlarına giren, bazen de alanı kamusal ve özel olarak bütünüyle sarıp sarmalayan birçok eser “Düşler, Hakikatler”de izleniyor.
Açılış muhteşem bir kalabalıkla oldu ve gördüğüm kadarıyla bina sokakla ve sadece sokağın sakinleriyle değil şehrin birçok yerinden gelen ziyaretçilerin yoğun ilgisiyle karşılaştı. Sen bu noktada Sanat ve Tasarım Merkezi’ne dönüşen yeni Casa Botter ‘i ve binanın ve serginin sokakla kurduğu diyaloğu nasıl buluyorsun?
İnanılmaz! Tek kelime bu aslında. Açılışın yoğun olabileceğini düşünmüştük ancak bu kadar kalabalık bir yoğunluk beklemiyorduk, sanıyorum açılış akşamı 6-7.000 gibi büyük bir kitle özledikleri Beyoğlu’na yeniden sarılmanın mutluluğunu da yaşadı. Casa Botter Sanat ve Tasarım Merkezi çok önemli bir lokasyonda ve Beyoğlu’nun geçmişten bugüne bütün İstanbul’un ruhu, kokusu onun duvarlarına sinmiş durumda. Binanın ve serginin sokakla açılıştan bu yana kurduğu şeffaf diyalog beni hala heyecanlandırıyor. Her şeyden önce sokak ile direkt iletişim kuran kamusal alanı, İstiklal’i kullandığımız Cevdet Erek’in “Çıngır” adlı ses yerleştirmesi var. Bu noktada 24 saat sokakta duyulan bir ses ile izleyiciye davetkar bir kurgumuz var. Aynı zamanda vitrinin olabildiğince geniş olması, halkın daima içeriye rahatça girebilmesi, yapının Osmanlı döneminde de terzi Jean Botter’in evi ve iş yeri olması da değerli. Bu noktada sokaktan içeriye gelen izleyiciyi bir buluşma alanına, bir aradalık alanına dahil ediyoruz. O noktadan İstiklal’in en güzel binalarından birisi her gün Beyoğlu’na ve halka sarılıyor, izleyici ile kucaklaşmaya devam ediyor.
İBB Miras ve İBB Kültür ekipleri Botter Apartmanı, Hasanpaşa Gazhanesi, Fener Evleri, Cendere Hamidiye Pompa İstasyonu, MetroHan, Yedikule Gazhanesi gibi tarihi geçmişe sahip ancak bir süredir atıl olan bir çok binayı restore ederek müze ve kültür – sanat merkezlerine dönüştürdü. Bu dönüşümü ve yerel yönetimlerin duruşunu, toplumsal ve kültürel eksende nasıl buluyorsun?
İBB Miras ve İBB Kültür ekiplerinin çalışmalarının değerini bu proje ile İBB ile daha da yakın temasa geçtikten sonra daha iyi kavradım. Büyük bir hassasiyet, müthiş bir şeffaflık ile başlayan ve devam eden tüm restorasyon çalışmaları düzenli biçimde halk ile paylaşılıyor. Yıkılmak üzere olan milli değer sayabileceğimiz birçok kültürel yapıyı restore ederek sanat ve kültür merkezi olarak ücretsiz biçimde halk ile buluşturuyorlar. Geçmişten bu yana yerel yönetimler ile sanat ve kültür dünyasının ilişkisi çok güçlü olamamıştı. Belediyelerin çalışma pratiği ile sanat-kültür ortamının üretim disiplini çoğunlukla paralellik göstermez ve beklentiler daima iki taraf için de sonuçsuz kalırdı. O nedenle yerel yönetimler ve sanat-kültür ortamının yan yana çok projesi olamazdı. Ancak İBB ile başlayan çalışmalar Türkiye genelinde çeşitli yerel yönetimlerde de dönüşümlere vesile oldu. İşi yönetirken büyük bir hassasiyet ve nezaket ile çalışan alanında uzman insanlar, atıl durumda olan yapıları dönüştürmekle kalmayıp, sanat-kültür programları ile donatıyor ve üzerine sanat-kültür profesyonelleri ile de işbirliği kuruyorlar. Bu açıdan binaların restore edilerek halka kazandırılması ve yerel yönetimlerin sanat-kültür dünyası ile profesyonel bir ilişkiyi, zamanında çok da iyi kurulamayan köprüleri çok rahat kuruyor olmaları müthiş heyecanlı. İşi bilen insanlarla, restore edilmiş tarihi alanlarda çok değerli projeler bir kültür politikası çalışması olarak halk ile buluşturuluyor.
Melike son olarak sen soru sordurtmayı zihinde ışık çaktırmayı seven bir küratörsün. Bu sergi neye dikkat çekiyor neyi sordurtuyor?
Tüm soruların çok değerli ve güzeldi, bu son soru ise çok doğru. : ) Birlikte olmak, iyileşmek, birbirimize merhamet ve şefkat duyarak dayanışmayı, yeni ihtimalleri yakalamak, iyilik ve kötülük arasında iyicil tarafın gücünü unutmamak, dingin ve huzurlu bir coğrafyada omuz omuza başarılabileceklerin umudunu kaybetmemek. Sergi büyük kontrastlıklar içinde düş kurmanın önemini hakikatlerin kaçınılmaz ve keskin gerçekliğinde irdeliyor. Katı ve değişimsiz gibi görünen toplumsal ve kültürel paradigmalar karşısında dengeyi anımsayarak iyicil olasılıkların, merhametli ve içten duyguların, düşlerin, empati ve iyileşmenin bir umudunu sunuyor. Aslında bu sergi ikili karşıtlıkları ve tartıştığı tüm katmanlı konulara rağmen bir arada olmaktan, dayanışmadan ve umutlu olmaktan vazgeçmiyor.
Casa Botter‘i ve “Düşler, Hakikatler” sergisini hala görmediyseniz 16 Temmuz‘a kadar sürecek bu güçlü sergiyi kaçırmayın. Buarada küçük bir not: binanın restorasyonu devam eden diğer katlarında da İstanbul Documenter Film Arşivi, Bilgi – Belge Merkezi, konferans salonu, tasarım atölyeleri ve sanatçı ofisleri gibi farklı etkinlik alanlarının yer alacağı duyuruldu. Heyecanla bekliyoruz.
[…] 30 Mayıs 2024 Perşembe günü saat 18:00’de Melike Bayık ile gerçekleşecek söyleşi ile açılış yapacak , 31-01 ve 02 Haziran tarihlerinde, açık […]