“Ian sanatıyla ön planda olmayı tercih eden efsanevi bir müzisyendir.”
Fazıl Okudan
sanatokur.com
The Alan Parsons Project’in gitaristi Ian Bairnson’ı kaybettiğimizi okuduğumda ilk aklıma gelen kişi, beni grupla olmasa da grubun derinliği ile tanıştıran dostum Fazıl Okudan oldu.
90’lardaki anılarımız canlandı gözümde, ikimizin de bir yandan üniversite eğitimlerimize devam ettiğimiz; diğer yandan benim radyocu, Fazıl’ın da gitarist ve solist olarak müziğin içinde yer aldığımız o muhteşem zamanlarımıza gittim… Fazıl Okudan, The Alan Parsons Project’i sadece dinleyen değil, belki dünyada sayılı olan özel fanlarından biri. Ve bu ne yıllara yenildi ne yeni müziklere… Fazıl için Alan Parsons Project hep en özeli oldu.
Bu arada sosyal medya, YouTube v.b.’nin gelişmesi birtakım bağlantıları kolaylaştırsa da yine de fark edilmek, o bağlantıları dostluğa çevirebilmek çok ama çok zor; bunu hepimiz biliyoruz. İşte benim canım dostum Fazıl; Ian ile bunu başarmıştı.
Sadece kendileri de değil, eşleriyle birlikte tam bir aile dostu olan bu iki özel insanın paylaşımları, birlikte yaptıkları müzikler, dünya çapında The Alan Parsons Project severlerce ilgiyle takip edilirdi. Öyle ki Ian Bairnson’ın ölümü sonrası sadece Fazıl’ın yakın dostları değil; dünyanın çeşitli yerlerinden The Alan Parsons Project severler, Fazıl’a taziye dileklerini ilettiler.
Ben de bu vesile ile The Alan Parsons Project’in müziğini daha derin konuşmak ve sevgili Ian’ı anmak için Fazıl ile bir söyleşi gerçekleştirdim.
Fazılcım duyguların çok yoğun farkındayım, hislerini anlatmanı istemem de senin için zor olabilir ama The Alan Parsons Project’in her bir üyesi efsane isimlerdi ve onlardan Ian Bairnson’ı anmak için en doğru kişilerden birisin. En baştan başlayalım istersen; The Alan Parsons Project’i ne zaman dinlemeye başladın, bu yolculuğu anlatabilir misin?
The Alan Parsons Project’i 1980 yılında ‘The Turn Of A Friendly Card’ albümü ile tanıdım. Hem şarkılar hem kayıt kalitesi beni büyüledi. Grubun diğer albümlerine ulaşmak için araştırma yapmaya başladım. Malum o yıllarda internet yoktu ve bilgiye ulaşmak hiç kolay değildi. Gruba ait kaset, LP, CD ne bulursam teker teker toplamaya başladım. Eric Woolfson ve Ian Bairnson albümlerde benim favorim haline geldi. Elimde Walkman okulda bütün arkadaşlarıma bu albümleri dinletmeye başladım.
Ayrıca TRT o yıllarda Alan Parsons’un müziklerini jenerik olarak kullanıyordu ama konser vermedikleri için hem ülkemizde hem dünyada çok fazla kişi tarafından tanınmıyordu. Çünkü The Alan Parsons Project olarak çıkardıkları on albüm boyunca dünyanın hiçbir ülkesinde konser vermediler. Ne zaman ki 1990 yılında Alan Parsons ve Eric Woolfson yollarını ayırdı o vakit Alan Parsons’la birlikte ilk ve tek kez albüm kayıtlarında yer alan müzisyenler konser verdi. Sonraki yıllarda Alan Parsons, tüm konserlerine “Alan Parsons Live Project” adı altında başka müzisyenlerle devam etti. Ian Bairnson soloları gitara başlama sebebimdir diyebilirim, bir nevi idolüm. Sırf Alan Parsons Project şarkıları çalmak için lisede bir grup kurduk. Hatta 1990 yılında Milliyet Müzik Yarışması’na grubun şarkılarıyla katıldık. 1986’da Hey Dergisi’nde Ian Bairnson ile ilgili kısa bir yazım çıkmıştı. Yıllar içinde birçok mecrada The Alan Parsons Project’in müziğine ve müzisyenlerine dair paylaşımlarım oldu. Bir yerden sonra koleksiyonerliğe kadar gitti benim gruba dair birikimlerim. Ülkemizdeki en fazla imzalı The Alan Parsons Project koleksiyonuna sahip kişi benim diyebilirim artık.
Ian Bairnson ile tanışmanı senden dinleyebilir miyiz?
The Alan Parsons Project Türkiye’ye ilk kez 1998’de İstanbul Bostancı Gösteri Merkezi’ne konsere geldi ve iki gün üst üste sahneye çıktılar. Benim de Ian Bairnson ile tanışmam o zaman oldu. Konserin ertesi gününde Alan Parsons ve Ian Bairnson’ın Akademi İstanbul’da ses kayıt teknikleri hakkında düzenledikleri Workshopa katıldım.
İstanbul’a ikinci gelişleri 2000 / Haziran / Açıkhava konseri için balayımızı yarıda kesip konsere yetiştik. İlerleyen yıllarda Alan Parsons üç kez daha Türkiye’ye konsere geldi ancak daha önce bahsettiğim gibi albüm kayıtlarında yer alan grup müzisyenleri yoktu. YouTube ilk yayına başladığı zamanlar kanalımda Ian Bairnson solo coverlarımı paylaştım. Bunun yanı sıra Facebook açıldığında Ian Bairnson sayfasını kurdum. Ian o yıllarda İspanya’da yaşıyordu. İspanyol bir müzisyen olan Xavier Ian’a benden bahsetmiş. Türkiye’de çok büyük bir hayranın var ve bütün sololarını çalıyor, demiş. Ian’ın da ilgisini çekince Barselona’ya davet edildim. 2013 yılında Ian ile aynı sahneyi paylaşma şerefine nail oldum ve ona bas gitar çalarak eşlik ettim. Bu özel etkinlikte The Alan Parsons Project ve Pilot şarkıları çaldık. The Alan Parsons Project’in son albümü Gaudi adından da anlaşılacağı üzere İspanyol Mimar Antoni Gaudi’ye ithaf edilmiştir. O yüzden Ian ile Barselona’da o albümden şarkılar çalmanın keyfini kelimelerle anlatamam.
2017 yılında Ian’ın sağlık durumunun bozulduğunu öğrenince eşim Ayşım ile beraber Edinburgh’e onu ziyarete gittik. Ian’ın sevgili eşi Leila bizi çok güzel ağırladı. Bir hafta boyunca birlikte gitar çaldık, sohbet ettik, kedilerini sevdik ve bisiklete bindik. Kurduğum Facebook Ian Bairnson grubu aktif olarak yayınlarına devam etmektedir. Gruba eşi Leila ve Ian’ın ablası Evelyn’nin katkıları büyük. Ayrıca Ian’ın menajeri Kirk Kiester’e Ian Bairnson’ın web sitesi için çalışmalarında da yardımcı oldum.
Ian Bairnson’ın gruptaki etkinliği bildiğim kadarı ile çoktu; yani her albümlerinin canlı kayıtlarında hazır bulunan bir isimdi diye biliyorum. Ama sanki isim olarak biraz geri planda duruyordu; bunun nedenini biliyor musun ya da bir tahminin var mı?
Bu tavrın kişiliği ve hayat görüşüyle örtüştüğünü düşünüyorum. Çünkü Ian sanatıyla ön planda olmayı tercih eden efsanevi bir müzisyendir.
Son olarak senden hislerini öğrenebilir miyim?
Ian bedenen dünyada olmasa da melodileri ruhumuza dokunmaya devam edecek, sonsuza dek… Kim bilir daha kaç gencin gitara başlamasının sebebi olacak…