Sanat piyasasının referans kaynağı olan Forbes Sanat Raporu’nu altı yıl boyunca hazırlayan, raporun 2020 edisyonunu ve sanat piyasası hareketlerini Instagram’daki @art.finans hesabından paylaşmaya devam eden ekonomi gazetecisi Handan Bayındır ile harika bir söyleşi gerçekleştirdik.
Keyifli okumalar.
Sanat ekonomisti olarak ülkemizdeki sanat piyasasının pandemiyle savaşını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Pandemiye neredeyse hiçbir piyasa-sektör hazır değildi -doğal olarak. Sanat piyasasında ise işler sanki biraz farklı oldu. Dijital mecra kullanımının son birkaç yıldır iyice artmış olması, kapalı devre yaşama geçilen bu dönemde piyasa oyuncularını buna hazırlıklı kıldı. Geçen sene 20 civarında salon müzayedesi gerçekleşmişti. Bu sayı önceki yıllarda 50’yi geçiyordu. 2019’da azalan salon müzayedelerinin yerini ise zaten ayak seslerini çoktan duymaya başladığımız online müzayedeler almıştı. Son iki aydır da sanat eserlerinin ikinci el pazarda el değiştirmesi devam etti ancak bu, çekicin kürsüye inmesiyle değil mouse tıklamasayla oldu. Simsarlar ve galeriler, özellikle Instagram’ı son derece verimli kullanmaya başladılar, sergi açılışları bile instagram canlı yayınlarıyla gerçekleşiyor. Müzelerin sanat etkinlikleri neredeyse hiç olmadığı kadar toplumla iç içe görünüyor. Normalde ücretli olan pek çok etkinlik bu dönemde herkese açık hale getirildi. Bankaların sanat kurumları da hızla pozisyon aldılar. Örneğin İş Sanat daha önce Instagram’da günde bir gönderi paylaşırken 16 Mart’tan itibaren bu sayının 4-5 civarında olması dikkat çekici. Genel olarak sanat kurumlarının takipçi sayıları artmış durumda. Diğer yandan sanatçılar canlı yayınlarla izleyicilere atölyelerini açıyor veya online etkinlikler düzenliyorlar. Ve bütün bunlar Türkiye’de bir salgından söz edilmeye başlandığı andan itibaren hızla ve yoğun olarak hayata geçirildi. Özetle dijital platformlara bakıldığında sanat alanında bir karnaval havası hakim. Bunun alım-satıma yansıması ise olumlu yönde olacaktır diye düşünüyorum.
Pandemiyle birlikte önceliklerimiz ve alışkanlıklarımız değişti. Sanat finansörleri bu süreci nasıl ele alıyor? Sanat ekonomisindeki etkileri nelerdir?
Son birkaç yıldır sanat piyasasında fiyatlar düşük seyrediyor hatta 2019’da ciro bazında keskin bir düşüş yaşandı. Önceki yıllarda alıştığımız milyon lira seviyesinde eser satışı hiç olmadı. Bu durum alıcılar için tam bir fırsat ortamı sağlıyor. Görünen o ki fırsat da gayet iyi değerlendiriliyor. Buna şaşırmamak lazım zira sanat eseri alımı, hedonik bir alışveriş ve toplumun A, A+ sosyoekonomik grubunun hakim olduğu bir pazar. Bunun anlamı şu; servet sahipleri aynı zamanda sanat koleksiyonu sahipleriyse -ki günümüzde neredeyse hepsi öyle- onları alım yapmaktan hiçbir koşul vazgeçiremez. Mail kutum, “şu sanatçının şu dönem eserlerini nasıl bulurum” soru ve talepleriyle dolu. Pandemideyiz ve koleksiyonerler Canan Tolon, Ergin İnan, Neş’e Erdok, Selçuk Togul, Ertuğrul Ateş arıyorlar! Aklıma Christie’s Dubai’den bir arkadaşımın “kriz dönemlerinde koleksiyonerlerin iştahı daha da artar” sözü geliyor ister istemez…
Pandeminin sanatta arz-talebe nasıl bir etkisi oldu? Müzayedelerde son durum nedir? Rakamlar bize ne söylüyor?
Bu sorunun cevabını, Türkiye’nin en büyük müzayede şirketi Antik A.Ş.’nin mart ayındaki geleneksel salon müzayedesi yerine pandemi nedeniyle yaptığı online müzayede sonuçlarıyla vermek yerinde olacak. 28 Mart’taki online salon müzayedesinde toplam 123 lot mezata çıktı, bunun 120 adedi resimdi ve 38 lot satılmadı. Yüzde 68’lik bir satış oranıyla toplam 82 lot işlem gördü. Ciro ise 5 milyon 602 bin lira oldu.
Geçen yıl aynı dönem gerçek salon müzayedesine bakalım: Toplam 170 lot satışa çıktı, bunun 156’sı Türk resmiydi. 27 eser satılmadı. Yüzde 81’lik satış oranıyla 129 lot işlem görmüş, 6 milyon 627 bin lira ciro elde edilmişti.
2019 Mart’a göre satılan lot sayının yüzde 36,4 oranında gerilemesine karşın işlem başına ortalama birim fiyat yüzde 33 artış gösterdi. Bu durumda Antik A.Ş için karlılık bakımından gayet başarılı bir müzayedeydi bu. Dahası, 25 bin izleyici, 6 bin 500 aktif kullanıcı ile gerçekleşti yeni akım “online-salon” müzayede. Oysa salon müzayedelerine ortalama 500 katılımcı oluyor. Katılım rakamları hem Antik A.Ş. için hem de Türkiye müzayede piyasası için bir rekor. İzleyici ve katılımcı açısından erişilen bu rakamların bayrak yarışına da (mouse yarışı mı demeliyiz?) zemin hazırlaması mümkün. Nitekim bu ilk “online-salon” müzayedede Fikret Mualla’nın sıra dışı bir çalışması için 68 kez pey verildi, bu bakımdan rekor bu eserde oldu. Burhan Doğançay’ın “Kurdeleler” serisinden bir yapıtı içinse 57 pey verildi.
Sanat alıcısı için neden fırsat dönemi olduğunu yine bu müzayededen bir örnekle açıklayayım: Antik A.Ş.’nin online-salon müzayedesinde rekor fiyat 370 bin lira ile bir Erol Akyavaş eserine aitti. “Göreme” adlı 105×165 cm. boyutundaki tuval üzerine yağlıboya tablo, daha önce müzayede salonu görmüş bir eser. Antik A.Ş’nin 28 Mayıs 2016 tarihli salon müzayedesinde 250 bin lira açılış fiyatıyla salona gelen “Göreme”, 500 bin lira çekiç fiyatıyla yeni sahibinin evine gitmişti. O günkü kur üzerinden maliyeti 169 bin dolardı. Bu yıl 350 bin liradan açılan satış, 370 bin lira çekiç fiyatıyla kapandığında bu, alıcı için tam bir zafer oldu. Ne de olsa TL bazında yüzde 26, dolar bazında yüzde 66 daha düşük maliyetli (57 bin $) bir alışverişti… Bu örnek ne yazık ki istisna değil, son dönem satışlarında sıklıkla rastlanıyor. Sanata gönlünü kaptırmış bir yatırımcı veya koleksiyoner için daha iyi bir ortam olabilir mi?
Sanat üretiminin bitemeyeceğini düşünürsek; büyük işin galeri sahiplerine düştüğü aşikar. İşletmeciler bu süreçten nasıl etkileniyor? Sanatçılara yansıması nasıl?
Sanat üretimi için çarpıcı bir dönem yaşanıyor. Pandeminin, sanatçılar için yeni bir mücadele, dünyaya yeni bir söz söyleme anlamını taşıdığını ve onları cesaretlendirdiğini düşünüyorum. Bu süreçten çok yaratıcı işler, farklı perspektifler bekliyorum. Özellikle genç sanatçıların yaratıcı üretimlerindeki ivmeye şahit olmak için kısa bir sosyal medya turu atmak yeterli…
Son olarak sanat ekonomisinin içinde bulunduğu durumun ülkemiz ekonomisine etkisi nedir?
Burada sadece plastik sanatlar için sözünü ettiğimiz “sanat ekonomisi”nin, Türkiye ekonomisi içinde hacmen anlamlı bir yerde olduğunu söylemek mümkün değil. Örneğin 2018’de 94,7 milyon lira olan müzayede cirosu 2019’da yaklaşık yüzde 50 düşüş gösterdi. 2020’de piyasanın tıkır tıkır işleyeceğini öngörmekle birlikte fiyatların düşüş trendinden çıkamayacak olması nedeniyle ciro bazında genel bir toparlanma beklemiyorum. Dolayısıyla sanat ekonomisinin ciro bazında Türkiye ekonomisine doğrudan etkisi/katkısı olamaz ancak sanatın Türkiye ekonomisine dolaylı katkısının paha biçilemez olduğuna inanıyorum.
Değerli vaktini bana ve okuyucularımıza ayırdığı için Handan Bayındır’a teşekkür ederim.