İTEF 2020 (İstanbul Uluslararası Edebiyat Festivali) bu sene çevrimiçi yazar sohbetleri gerçekleştiriyor. Festival kapsamında konuşmacı olacak yazarlardan biri de ülkemizde de kitapları çok satanlarda yer alan Hollandalı yazar, Eva Meijer.
Eva Meijer ile söyleşi gerçekleştirilmesine vesilen olan Kalem Ajans kurucusu ve İTEF Festival Direktörü Nermin Mollaoğlu‘na, söyleşi sorularını hazırlayan Kadriye Yavuz‘a ve okuyucularımız için söyleşiyi Türkçe’ye çeviren Dilara Alemdar‘a SanatOkur’a desteklerinden dolayı çok teşekkür ederiz.
Keyifli okumalar.
1. Birden fazla alan ile ilgileniyorsunuz. Yazar, filozof, söz yazarı ve siyasetçisiniz. Tüm bu alanlarla ilgilenebilmenizi sağlayan gücün var olmasını hayvanlarla bolca vakit geçirmenize bağlayabilir miyiz?
Farklı alanlarla ilgilenebildiğim için şanslıyım. Sabahları yazıyorum, sonra ara verdiğimde müzikle uğraşıyor, çizim yapıyorum sonra biraz daha yazıyorum ve arada uzun yürüyüşler yapıyorum. Dışarıda olmak odaklanmama yardımcı oluyor. Hayvanlarla zaman geçirmek bana enerji vermiyor ama beni rahatlatıyor ve hayattaki küçük şeylerin değerini bilmemi sağlıyor. Hayvanlar bunu yapmakta iyiler.
2. İnsanın, kendisi ile fazla meşgul olması hayvanlarla iletişim kurabilmesine engel mi? Yoksa kendi içerisine çok daha fazla dönen insan, hayvanlar ile iletişime daha yatkın olabilir mi?
Bence bu insanlarla iletişim kurarken de geçerli. İnsanlar genelde ya kendilerini çok ciddiye alıyorlar ya da yeteri kadar ciddiye almıyorlar. Başkalarını, insan veya hayvan, yeteri kadar dikkatle dinlemiyorlar, ama aynı zamanda kendileri için neyin önemli olduğunu da unutuyorlar. Başkalarını gerçekten dinlemek sizi dünyada daha rahat hissettirebilir. Başkalarını anlamak ise biraz zaman alabilir.
3. Hayvanları anlamaya çalışmak karşımızdaki bir başka insanı anlamaya çalışmak ile eş değer olarak değerlendirilebilir mi? Hayvanların gösterdiği belli başlı tepkiler vardır, anlaşabilmek için onları bilmek yeterli olur denilebilir mi?
Her canlı farklıdır ve birini tanımanın birçok farklı yolu vardır. Komşularınızı sevgilinizi tanıdığınızdan farklı bir şekilde tanırsınız, köpeğinizi annenizi tanıdığınızdan farklı bir şekilde tanırsınız. Hayvanları anlamanın tek bir yolu yok, bazılarını hiçbir zaman anlayamayacağız bazılarını ise gayet iyi anlıyoruz. Bunun aynısı onlar için de geçerli, bazıları insanları çok iyi anlayabiliyorlar, örneğin evcil ve insanlara yakın yaşayan hayvanlar. Bazıları ise hiç anlamıyorlar.
4. Kitaplarınızda, insanların gerçekten ne düşündüklerini ve ne hissettiklerini anlamanın mümkün olmadığını belirtiyorsunuz. Çünkü insan düşündüğünden ya da hissettiğinden farklı söyleyebilir. Peki, hayvanlarda da neden bu durum geçerli değil? Onun da yanındaki insanı üzmek için veya olası durumdan kurtulmak için hissettiklerinden farklı davranması mümkün olabilir mi?
Söylemek istediğim tam olarak bu değil. Söylemek istediğim, insanlar veya hayvanlar arasındaki iletişimin mucizevi bir şekilde anlamayı sağladığını düşünemeyiz. Ama tabii yanlış anlaşılmalar da anlaşmayı sağlayabilir. Hayvanlar da başkalarını yanıltıp manipüle edebiliyorlar.
5. Hayvanların sahip olduğu iletişim dilini siz nasıl tanımlarsınız?
Sadece bir tane hayvan dili yok. Birçok farklı tür, sosyal grup ve bireyler var. Türler içinde, hayvan topluluklarının kendilerine ait dilleri var. Bu diller aynı zamanda insanlarla beraber de yaratılmış olabilir, evcil hayvanlar örneğinde gördüğümüz gibi.
6. Çoğumuzun hayvanlarla iletişim kuramamasının nedeni insanlar ile hayvanların hayatta farklı şeylere değer vermesi mi?
Bence çoğu insan hayvanlarla iletişim kurabilir, eğer bunun için zaman harcarsa. Bu noktada kültürümüzün de bunu daha ciddiye alması da çok önemli.
İnsanlar ve hayvanların paylaştığı birçok değer var. Hepimiz güven, sevgi, barınak, yemek, oyun, güzellik ve uyum istiyoruz.
7. “Kuş Evi” kitabınızı okuduktan sonra etrafı, etraftaki kuş seslerini bilinçsizce dinlemeye başladım. Kitaplarınızı yazma amacınız okuyucularınızın etrafı, doğayı, hayvanları gözlemlemeye teşvik etmek diyebilir miyiz?
Belki de bu insanların bu kitaptan çıkarabilecekleri bir şeydir. Ama ben 9 farklı kitap yazdım, evet bazıları hayvanlar hakkındaydı ama bazıları da başka konulardaydı.
8. Aklınızda, kitabını yazmak istediğiniz Gwendolen Howard gibi unutulan ve hayatını hayvanları anlamaya adayan başka insanlar var mı?
Şu an aklımda böyle bir şey yok ama bu tip insanlar hakkında okumayı seviyorum.
9. “The Guardian” gazetesine 2019 yılında yapmış olduğunuz bir röportajınızı okumuştum. Konuşmanızda köpeğinizin de vegan olduğunu belirtmişsiniz. Kendinizin değil ancak köpeğinizin vegan olmasının ona fizyolojik açıdan sorun olmayacağını mı düşünüyorsunuz. Bu durum, aslında geçmişten bu zamana kadar var olan hayvanların doğada yaşama durumuna aykırı değil mi?
Köpeklerin vegan olması onlar için gayet sağlıklı, bunu kanıtlayan birçok araştırma var. Köpekler hepoburlar, vegan beslenmeyi seviyorlar.
Doğal olduğunu düşündüklerimiz genelde kültürün oluşturduğu bir yanılgı. Bunu hayvanların toplumdaki yerinde, veya cinsiyet alanında da görüyoruz. Bu bizim “doğa” hakkındaki fikirlerimiz için de geçerli. Bütün bunlar farklı zamanlar ve kültürlere göre değişiyor.
Eva Meijer Hakkında
Hollandalı yazar, oyuncu, felsefeci, söz yazarı ve şarkıcıdır. Kitapları dünyaca ilgi görmüş ve şimdiye kadar 17 dile çevrilmiştir. Yayımlanmış dokuz kitabından ikisi Türkiye’de okurlarla buluşturulmuştur. Kuş Evi (2018) adlı kitabı Nebula Kitap, Hayvanlar Konuşa Konuşa (2019) adlı kitabıysa Kaplumbaa Yayınevi tarafından yayımlanmıştır. Kuş Evi, okurların oluşturduğu jüri tarafından BNG Bank Literatür Ödülü’ne layık görülmüştür.
Yazar Eva Meijer, Kuş Evi romanını yayına hazırlayan Başak Güntekin’in konuğu olarak katılacağı Zoom yayını, 18 Haziran Perşembe günü, saat 21:00’de gerçekleşecek.
Etkinliğe kayıt olmak için tıklayın.
Etkinlik şifre ve ID:
ID: 823 7773 3191
Şifre: itef2020