Kupon Sergisi Üzerine Sanatçı Şevval Konyalı ile Söyleşi
Burçak Fakıoğlu Yakıcı
Şevval Konyalı’nın ilk kişisel sergisi “KUPON”, 14 Nisan – 26 Nisan 2023 tarihleri arasında Galeri/Miz’de gerçekleşiyor. Sanatçının son dört yılda ürettiği işlerinin yer aldığı sergi, teknoloji çağında eserlerin yeniden üretilebilirliği, eserlerin özgünlüğü ve toplumsal cinsiyet rollerini konu alıyor. Sanatçının üretiminde nesneler nostaljik görünümlerinden çıkıp eleştirel bir boyut kazanıyor. Sergide sanatçının 39. Akbank Günümüz Sanatçıları Ödülünü kazandığı “Re” isimli enstalasyon eseri de bulunuyor. Şevval Konyalı ile sergisi hakkında konuştuk.
Özgünlük ve otantisite kavramlarını sorgulayan bir kurguyla düzenlediğiniz serginizin ortaya çıkış sürecinden bahseder misiniz?
Sanatsal pratiğimde önemli bir yer taşıyan Walter Benjamin’in, teknik araçlarla yeniden üretim çağında sanat eserinin en mükemmel reprodüksiyonunun bile zaman ve mekandaki varlığından yoksunluğunu tanımladığı aura tezi, serginin çıkış noktasını oluşturdu. Yegâne anlamına gelen “Kupon” ismiyle izleyiciyle buluşan sergi, teknolojinin önlenemez gelişimi karşısında yeniden üretilebilir hale gelen sanat yapıtının yitirdiği biricikliği, özgün fotoğraf ve enstalasyonlar aracılığıyla sorguluyor.
Enstalasyonların üzerinde çalışırken eski bir nesne arayışına girme yolculuğunuz nasıl oluştu? Eski nesnelere olan ilginiz nasıl başladı?
Babamın farklı dönem ve kategorileri bir araya getiren, gündelik yaşama dair geniş bir çeşitlilik içeren efemera koleksiyonu, doğduğum ve büyüdüğüm evin duvarlarını süslüyordu. Halen zenginleşen bu koleksiyon ıvır zıvır diye adlandırabileceğimiz teneke oyuncaklardan, emaye İstanbul tabelalarına; buluntu aşk mektuplarından esans kutularına kadar temelde bir ömre ait olabilecek nesnelerden oluşuyor. Çocukluğumdan beri aşina olduğum bu koleksiyon sayesinde yaşanmışlığı olan gelip geçici nesneleri sanat yoluyla kalıcı niteliğine ulaştırabilmek, benim için büyük bir tutkuya dönüştü.
Geçmişe götüren nesnelerle ortaya çıkan enstalasyonlarda bir özlem arayışına girmekten çok geçmişin ve bugünün toplumsal ve kültürel olguları üzerinde sorgulamaya yönelttiğini düşündüm. Gelini Öpebilirsiniz enstalasyonunda çocuk masalı ile evliliğe ilişkin bir geleneğin kesişmesi bunun oldukça çarpıcı bir örneği. Bu bağlamda çocuk masalları yaşamınızda nasıl bir yere sahipti? Masallarla işleriniz arasında nasıl bir bağ kuruyorsunuz?
Hatırladığım ilk stereotipileri kırma girişimim 6 yaşındayken, anaokulunda düzenlenen Cadılar Bayramı partisine pamuk prensesin üvey annesi kılığına bürünerek katılmamdı. Yüzümü her seferinde güldüren bu anının dünya masalları üzerinden kalıplaşmış iyi ve kötü karakterleri sorgulama isteğimin ilk adımları olduğunu fark ediyorum.
“Gelini Öpebilirsiniz” enstalasyonu, çocukluk döneminde inşa edilen toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kodlara sergideki diğer eserlerden farklı ve daha masalsı bir yerden bakıyor.
Eski oyuncak pamuk prenses maskesiyle Osmanlı döneminden kalma gelin tellerini bir araya getiren enstalasyon, camdan bir tabutta prensin kurtarıcı öpücüğüyle uyanmayı bekleyen; saflığın ve masumiyetin temsilcisi masal prensesi stereotipine dayanıyor. Cam vitrinin zeminini oluşturan, kadifeden yapılmış kırmızı renkteki eski ipek kumaş sarma tamburu, içindeki prensesin kırılganlığını vurguluyor, el değmemişliğin bir mücevher gibi, kadife kaplı kutuda korunmasını anımsatıyor.
Yavru Vatan enstalasyonu, eski oyuncak bebek arabasının içinde 70’li yıllara ait Türkçe ve Yunanca Ayşegül çocuk hikâye kitaplarından yapılan origamilerden oluşuyor. Bir bebek arabasında buluşturuyorsunuz dönemin politik gerginliğini. Bu çalışmanın ortaya çıkışı nasıldı?
Kıbrıs Barış Harekatının parolası “Ayşe tatile çıksın” dan ilhamını alan enstalasyon, dönemin gündemine çocuksu ve barışçıl bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Orijinalinde Martine ismiyle tanınan Ayşegül’ü günümüz yetişkin ve çocuklarının halen tanıyor olması, çocuk kitaplarının evrensel niteliğini kanıtlıyor. Mavi renkteki, 1970’lerin oyuncak bebek arabasında sergilenen, eş kitapların farklı dilde basılmış sayfalarından oluşturulan origamiler, üst üste birikerek bir çeşit adacık oluşturuyor.
1940’lardan kalma 7 Gün dergisine ait bir sayfa ve eski abaküsten oluşan Sevda Baremi enstalasyonu ve pinyata oyununu hatırlatan Altın Kıskaç enstalasyonu sergi içinde sanki bir oyuna davet ediyor izleyici. Çocuklukta birçok şeyi oyuna dönüştürebilme halimize gönderme yapıyor adeta. İzleyiciye bu özelliği hatırlatma motivasyonunuz oluyor mu?
Sergide yer alan eserler, berrak ve yaratıcı çocuk zihninden aldığı ilhamla yetişkin dünyasını yeniden düşünmeye ve kırmadan eleştirmeye çağırıyor. “Sevda Baremi”, sevdiğinizle tanıştığınız aya ve mevsime; göz ve saç renklerinize göre ilişkinizin süresini hesaplayabileceğiniz eğlenceli bir formül sunuyor. Çocukluk yıllarına ait bir nesne olan abaküsün, yetişkin dünyasının romantik birlikteliklerine çözüm olabileceğini düşündüren enstalasyon, ilişkilere en fazla 9 yıl zaman tanıyor. Sevda Baremi yazısından bir alıntı paylaşmak isterim: “Asri hayat, her mesele için bir hesap cetveli tayin ediyor. Fakat buradaki aşk baremi eski filozofların tahminlerinden alınmıştır. Sevmekte ve evlenmekte mütereddit olanlar için bu cetvele müracaat kabildir.”
⠀
“Altın Kıskaç” enstalasyonu ise, sepet içinde yakalanan yengeçlerin ölmek pahasına, kaçmaya çalışan yengeci tıpkı dibe çekmesi gibi başarılı kimsenin iş yaşamında karşılaştığı tehlikeli rekabeti anlatan “yengeç zihniyetinden” ilhamını alıyor. Pinyatayı çağrıştıran formdaki tel yengeç sepeti, yanında sergilenen eski el işi kağıtlarıyla kaplı uzun sopa ile bu zihniyetten kaçmaya çalışan beyaz yakalıyı anımsatıyor.
Son olarak Otizm Favori Nesne oluşumundan bahseder misiniz ?
2019 yılından beri Koç Üniversitesi Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi bölümünün desteğiyle birlikte, fikren öncülük ettiğim ve tasarımını gerçekleştirdiğim, “Otizm Favori Nesne” enstalasyon eserini otizmli çocuklar ve ebeveynleri ile buluşturuyoruz. Eser aracılığıyla otizmli çocukların takıntıları olan favori nesnelerini ve hikayelerini arşivlemekteyiz. Bir merak kabinesi özelliği taşıyan enstalasyonu oluşturan favori nesneler, bazen karanlığı aydınlatan oyuncak bir fener, bazen dünyayı değiştirecek plastik sihirli bir değnek ve bazen de her sabah aynı saatte içilen kahvenin fincanı oluyor. Enstalasyon halen hastanenin pediatri birimi koridorunda sergileniyor.