Enerjisiyle, aktif varoluşuyla, pek çok insanla temasında etrafına yaydığı samimi enerjisiyle, benim de bir dönem birlikte çalıştığım başarılı oyuncu, jazz dansçısı ve pilates eğitmeni Pınar Göktaş ile yaptığım samimi söyleşiyi keyifle okumanızı diliyorum.
Seni tanımayanlar için kendini nasıl ifade edersin?
Ben Pınar. Oyuncuyum swing dansçısıyım ve pilates eğitmeniyim. Bu aralar kendi yazdığım tek kişilik gösterim Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur’u oynuyorum. Heyecanlıyım!
Mühendislik eğitimi sonra yüksek lisans oyunculuk. Geçiş süreci nasıl oldu? Birden verilmiş bir karar olmasa gerek?
Aksine sinsice verilmiş bir karar. Tek çocuğum ve ailede sanatla ilgilenen kimse yoktu mecburen kendime uygun bir yan yol stratejisi oluşturmalıydım. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okurken dışarıdan o yıllarda Yıldız ve Müşfik Kenter’in başında olduğu bir oyunculuk okulu olan Akademi Kenter’i bitirdim yani İtü’de okurken ufak tefek oyunculuk işleri yapmaya başlamıştım bile. Sonrasında Haliç Konservatuarı Yüksek Lisans Bölümü’ne kabul edildim ve o günden beri de oyunculuk hayatım devam ediyor.
Tempolu bir hayatın var. Rutinlerin nelerdir?
Swing dansı hayatımda önemli bir yerde, swing müziğine bayılıyorum bir yerde swing çalarsa beni otururken göremezsiniz. Bunun dışında düzenli olarak pilates yapıyorum ve gün içinde mutlaka kendi projelerimi yazmak için bilgisayar başında oluyorum.
Sevdiğin işleri yaptığını görüyorum. Neler oluyor hayatında?
En son BluTv’nin 7Yüz projesinde ve Ay Yapım’ın 8. Gün adlı dizisinde rol aldım. ( Gülmeyin öyle denk geldi : ) ) Bunun dışında senaryosunu yazdığım ve bu baharda çekeceğim ve oynayacağım bir kısa film projesi ve tek kişilik bir gösterim Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur var. Her salı 20:30’da Zeytuna’da sahnede oluyorum. Şubat’ın 15’inde Moda Sahnesi’nde 25 Şubat’ta Koma Sahnesindeyiz.
Çok yönlü olmayı nasıl başarıyorsun? Aktif bir kadın olmak şahane olmalı.
Küçüklüğümden beri hep hareketli bir çocuktum. Bir oyuncu olarak hareket etmek bana iyi geliyor. Son yıllarda televizyonlarda değişen dengeler çok sayıda oyuncunun işsiz kalmasına sebep oldu. Bu sistem sizi çok kolay menajerinden umutsuzca telefon bekleyen bir oyuncuya dönüştürebiliyor. Ben elimden geldiğince ortaya bir şeyler koymaya ve kendimi geliştirmeye çalışıyorum.
Şimdilerde ”Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur” adlı tek kişilik oyununu oynuyorsun. Metni sana ait. Böyle bir oyun yapmak nereden aklına geldi, bahseder misin?
Uzun zamandır üzerinde çalıştığım bir projeydi. Oyunun rejisini ve dramaturjisini yapan yönetmenim Şule Ateş’le yollarımız kesişti ve daha önce hiç denemediğim bir şey olan hikaye anlatıcılığını denedim. Şule hem çok deneyimli hem de oyuncusuna alan açan bir yönetmen. Tatlı sert bir yapısı var. Komedi zamanlaması çok güçlü biri. Onunla çalıştığım için çok mutluyum. Altı aylık bir prova sürecinin sonunda 2019 Aralık ayında prömiyer yaptık.
Olmazsa olmazların nelerdir?
Bedenime iyi bakmaya ve bu yoğunluğun içinde merkezimde kalmaya çalışıyorum. Bazen durmak ve kendine nasılsın diye sormak kendine şefkat göstermek gerekiyor. Bunlardan uzaklaşmamaya çalışıyorum.
En büyük hayalim dediğin bir hayalin ya da amacın var mı? Ona ne kadar uzaktasın? Ulaşmak için neler yapıyorsun?
Birden çok hayalim var. Müzikallere bayılıyorum. All That Jazz, Cabaret ve yenilerden La La Land en sevdiklerim. Sally Bowles karakterine aşığım. İçinde dans edip oynayabileceğim ve şarkı söyleyebileceğim bir sahne projesinin hayalini kuruyorum. Bunun dışında bugün Selin Özdemir ile beraber yürüttüğümüz senaryosunu yazdığım kısa film projemiz Bayrak’ın, başvurduğumuz uluslararası bir platformda son sekize kaldığını öğrendik. Bu baharda filmi çekmek hayallerimden bir diğeri..
Kendini özgürce ifade edebildiğin, söylemlerinin yerine ulaşacağı ve iyileştirme gücü olacağını bildiğin bir platform olsa; konu başlıkların neler olurdu?
Kadın deneyimlerinin hem perdede hem de sahnede yer bulabilmesini önemsiyorum. Geçen ay 1800’lü yıllarda geçen Fransız filmi Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi’ne gittim, uzun zamandır izlediğim en özel filmdi. Bir sahnesinde karakterlerden biri regl sancısı çekiyor ve diğeri acıyı azaltması için ona şöminede ısıtılmış taşlar veriyor. Minicik bir sahne bakınca filmin genelinde hiç öyle önemli bir yer de kaplamıyor. Ama düşününce dünya nüfusunun yarısının yaşadığı çok doğal olan bu olayı, daha önce hiçbir filmde görmediğimi fark edip şaşkına döndüm. Kadın deneyimi ve kadın hikayeleri yıllarca anlatılmaya değer bulunmadı gişe yapmaz dendi ama artık bu kalıplar değişiyor.
Bunun dışında şiddet konusu üzerine düşünüyorum. Sektördeki kadınların katılımıyla oluşan Susma Bitsin platformunun bir üyesiyim. Setlerde ve sahnelerde şiddetin ve tacizin karşısında sessiz kalınmaması ve mümkünse gerçekleşmeden önlenmesi üzerine neler yapılabileceğine dair çalışmalar yapıyoruz. Üzerine düşündüğüm bir diğer konu özellikle genç kadınların yaşadığı flört şiddeti şu an ana akım medyada aşk adı altında şiddet romantize ediliyor ve bunu çok tehlikeli buluyorum.
Son olarak oyuna gelmek isteyen ve gelecekleri neler bekliyor? İp uçları verir misin?
Öyle Şeyler Yalnızca Filmlerde Olur 90’ların sonu ve 2000’lerin başına yayılan eğlenceli bir büyüme hikayesi. Romantik filmlerin klişelerine yakından bakıyor ve gerçek hayattaki yansımalarını sorguluyor. Her oyun seyircinin de enerjisiyle bambaşka geçiyor. Hikayemi dinlemek isteyen herkesi beklerim!
Sevgili Pınar, SanatOkur ailesi adına benimle yaptığın samimi söyleşi için çok teşekkür ederim.