1981, İstanbul doğumluyum. 2004 Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Heykel Bölümü mezunuyum. 2008 yılında Yüksek Lisans ve 2016 yılında da Sanatta Yeterliliği tamamladım.
Halen Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak görev yapmaktayım.
Instagram: fulya_asyali
Kişisel Sergilerim
2018 “Veresiye Satan”, Tophane-i Amire KSM, İstanbul
2014 “Maça Ası”, Çağla Cabaoğlu Gallery, İstanbul
2012 “Çok Sesli Sessizlik”, Galeribu, İstanbul
Seçilmiş Grup Sergilerim
2016 “SCOPE New York”, Contemporary Art Show, 2017, Amerika
2014 “Sinopale”, Sinop Bienali , Sinop
2013 “Türk Görsel Sanatlar Sergisi”, China Central Academy Of Fine Arts, Pekin, Çin
2013 “I.Biennial Of The South Panama 2013”, ‘Summoning Worlds’, Panama City, Panama
2012 “Turkish Contemporary Art”, Artspace London, Londra
Üretimlerim Hakkında
Kutsal/ideal/yüce olarak sunulanın zarafeti ile toplumsal yaşayıştaki baskı ve şiddet arasındaki uçurum ile iç – dış dünya çelişkileri, heykellerim için seçtiğim imgelere ve farklı duyguları taşıyan bu imgelerin birlikteliği ile oluşturduğum bütünlüğe temel oluşturmakta. Son sergim “Veresiye Satan”, istese de başka türlü olamayan ve yükünü tarif edemeyen, bu yükün kendi kaçınılmaz kozası olduğuyla barışan ve ruhundaki rutubetli tek göz odanın sessiz ve kırılgan özgürlüğünü, dış dünyanın yaygarasından özenle sakınan “sanatçı bakışını” anlatıyor. İsyandan ve arayıştan ziyade kabulleniş ve tamirat hissiyatıyla harelenmiş bu ruh hali, dış dünyanın iç dünyayı taciz eden gürültüsünü betimlerken onunla başetme yollarını da tarif ediyor.
İlk bakışta izleyiciyi etkisi altına almasını önemsediğim kolaj etkisi, figür heykellerin izleyiciyle hemzemin olmasını ve boyutunun bire bir insan ölçülerinde olmasını gerektiriyor. Bu durumda gövde ölçeğinde minyatürleşen metruk mekan da minyatürleştirmenin kendine has etkilerini heykellerimde kullanma olanağı yaratıyor: Minyatür, gerçek oranın düşsel ikizi oluşuyla gözün içerde gezinebildiği ancak girilemeyen, insanı doğrudan ruhsallığın mekanına sokan sahneler kurgulama imkanı veriyor.
İnandırıcılığını kaybetmiş, yara almış idealleri, düşünceleri, hayalleri yıkıntı bina imgeleriyle somutlaştırıyorum. Yıkıntı imgeleri, heykellerimde, korunaklı ve kalıcı olması niyetiyle inşa edilen yapıların hayatın dönüştürdüğü ölçüde gelip geçiciliğinin mecazının yanı sıra yapım ve yıkım arasındaki hayaletsi halleriyle artık canlanması beklenmeyen ama bir zamanlarki varlığı ince bir sızı halinde hissedilen şeyleri yansıtıyor.
Heykellerin biçimlendirme tekniği, farklı malzemelerden kendi form bütünlüğü içinde üretilmiş parçaların montajı oluşuyla, geçmiş – gelecek arasında devamlı bir inşa halinde olan varoluşun, bitmeyen bir şantiye hissi verişine hizmet ediyor. Yıkıntılarda metal malzemenin kullanımı, hali hazırda inşaat malzemesi olması nedeniyle çalışma esnasında yanma, aşınma, yırtılma gibi müdahalelere maruz kaldığında doğal etkiler yakalanmasıyla ve malzemenin soğuk etkisinin yaratmak istediğim mekanın metruk, ıssız yapısına uygun düşüşüyle bağlantılı.