Virüs Ve Sanatın Ortasındaki Ben // Nil Has

Virüs Ve Sanatın Ortasındaki Ben // Nil Has
NİL HAS

Son zamanlarda elimdeki kitapları bitirmekte sorun yaşasam da bolca kısa film izliyor ve yeni müzikler keşfediyorum. Süreç pek çoğumuz için monoton olsa da evlerden çalışan ya da evde kalmayı sevenler için gayette verimli geçtiği kanısındayım. Gözlemlerim ve görüşmelerimden anladığım bu. Benim için de öyle: kitap okuyamıyorum fakat sanatsal makaleler okuyor, çeşitli platformlardan kısa ve uzun filmleri izliyorum. Bazen haberlere (kültür-sanat) fazla maruz kaldığımı düşünüp biraz geri çekiliyorum ve günlük olaylara dalıyorum. Fakat ilgi alanım ve takip ettiğim insan ve gruplar sayesinde olaya tekrar dahil olmam uzun sürmüyor.

Bu noktada bundan sanırım tam 1 ay önce olsa gerek evlere gönüllü kapandığımız günün öncesi sosyal medya sanat kurumları tarafından bu kadar faal kullanılmıyorken şimdi ayaklarımı uzatıp istediğim grubun ya da sanatçının işlerini izliyor hatta sanatçı konuşmalarına, online atölye gezmeye ve açılışlara dahil olabiliyorum. Fakat bu durumun sergi ve müze gezerken verdiği rahatlığı tiyatro izlerken alamıyorum. Nedense performansa dayılı işleri online ortamdan izlemeye alışık değilken şimdi böylesi konsantremi bozuyor. Yalnız olmadığımı biliyorum.

Bu süreç bana kendimle daha az uğraştığım, bolca işler gördüğüm, etkileşimimin arttığı, “sıkıldım” kelimesinin aslında içi boş olduğunu hissettirdiği belirsiz bir süreç. Muhtemelen de böyle devam edecek. Ama elbette gün ışığını hissetmek, temiz havayı solumak, sevdiğim insanlarla açık alanda görüşebilmek gibi özlemlerim herkes kadar var.

Virüs Ve Sanatın Ortasındaki Ben // Nil Has
Virüs Ve Sanatın Ortasındaki Ben // Nil Has

Virüs bittiğinde, sokaklara çıkmaya başladığımız zamanlarda acaba şu an kolay ulaştığımız etkinlikler var olacak mı, yenileri gelecek mi merak ediyorum. Acaba virüsün süreçten olumsuz etkilenen sanatçıların üretimlerine ne gibi yansımaları olacak? Galeriler zarar edecek mi? Online sergiler ve 3D galeriler kazanım elde edecekler mi? Tiyatro emekçileri -özellikle ödeneksiz olanlar- gelecek sezona oyun çıkartabilecekler mi? Yeni sergileme biçimleri ve yeni platformlar neler olacak? Virüsün küresel etkisi sanat işletmecilerini ne kadar geriye sürükleyecek? Pek çok galeriyi destekleyen holdingler sürecin sonunda diğer iş kollarını ayakta tutabilmek adına galerileri ikinci plana atarlar mı? Vs vs bir sürü soru var aklımda.

Salgın sürecinin yaratıcı gücünü kullanabilen insanlar açısından güzel işler çıkartılabileceğine inandığım bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Her ne kadar maddi kazanımda ciddi sıkıntılar yaşasakta, “kaos, maske, salgın, virüs, karantina, dört duvar, aile, işçi, demokrasi, yasak, istismar yasası vb.” gibi kavramları ele alan sanatçı işlerinin galerileri süsleyeceğine, salonları dolduracağına inanıyorum. Kim bilir belki önümüzde ki sanat fuarlarında ortak tema bile olabilir. Filmler çekilip, oyunlar yazılabilir, hatta “pandeminin sanat piyasasına etkileri” adında kaynakta çıkartılabilir.

Bu günlerin bizlere gösterdiği güzel şeylerden bir tanesi de var olmaya devam etmek için verdiğimiz savaşta sanattan destek alıyor olmamız. Online sergileri gezen ve söyleşileri izleyen insan sayısı hiçte az değil. Bunda biz izleyici ve dinleyicileri destekleyenler yerli ve yabancı galeriler, müzeler, büyük küçük tiyatrolar ve diğer sanat çalışanlarıdır. Ülkemizde gönüllü karantina ilk duyulduğu andan itibaren ilk önce müze ve galeriler sergilerini online ziyarete açtıklarını duyurdu ardından tiyatrolar ses vermeye başladı. Müzisyenler instagram hesapları üzerinden akşam ev konserleri verdiler ve devam edenler gittikçe artıyor. Bu noktada sanatın birleştirici ve iyileştirici gücü her kesimi (her kesimden sanatçılar, sanat işletmecileri, koleksiyonerler, sanat severler) hem birbiriyle kaynaştırıyor hem de daha çok insanı sanatla buluşturuyor.

Evlerimizde kalalım ve bize sunulan sanatsal etkinlikleri değerlendirelim.

Sağlıkla Kalın
Nil Has

1988 doğumlu, Sanat ve Kültür Yönetimi mezunu, sanat ve kültür meraklısı.