Yazar Banu Bozdemir ile kendisi hakkında, yeni çıkan “Eski Yeni Kitaplar” kitabı ve sinema kitap ilişkisi üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Geçtiğimiz günlerde “Eski Yeni Kitaplar” isimli yeni kitabıyla yeniden minik okurlarının karşısına çıkan başarılı yazar Banu Bozdemir, yeni kitabında zıtlıkları bir araya getiren, önyargıları kırıcı, her çocuğun kendi kütüphanesi olması fikriyle ilgimizi kendisine döndürerek dikkat çekiyor.
Kitapları dışında sinema üzerine yazdığı yazıları, film yarışmalarında yaptığı jüri üyeliği göreviyle de adını sıkça duyduğumuz yazar Banu Bozdemir’in, yeni kitabının raflara çıktığını öğrenince merak ettiğimiz soruları kendisine yönelttik.
Keyifli söyleşi için Banu Bozdemir’e teşekkür ederiz.
Buyurunuz…
Sizinle tanışmamış olan okurlarımıza kendinizi nasıl tanıtırsınız?
Sinema eleştirmeni ve çocuk kitapları yazarıyım en kısa anlamıyla… Yazma eylemi hayatımın her anında vardı, hatta çocukluktan başlayan bir tutku. O yüzden üniversitede gazetecilik bölümünü kazanınca sevinmiştim, sürekli yazmanın, gözlemlemenin ve haberim peşinde olmak beni dinamik kıldı. O zamanlar Abdi İpekçi’nin izinde oaln Milliyet dahil olmak birçok gazetede çalıştım, sonrasında kalemimi tamamen sinema yazarlığına çevirdim. Bir süre sonra çocuklar için kitaplar yazmaya başladım. Mesleğimden dolayı Küçük Sinemacılar, doğaya verdiğim önemden dolayı da çevreci kitaplar yazarak çocuklarla paylaştım. Yirmiyi aşkın kitabım var, en son kitabım Eski ve Yeni Kitaplar yayınlandı. Epsilon ve Fom Yayınları ile çalışıyorum. Beyazperde’ye film eleştirileri, öteki sinemaya kısa film röportajları yapıyorum. Cinedergi.com’un kurucularından biriyim aynı zamanda da editörü. Film festivallerinde jürilik ve danışmalık yapıyorum, çocuklarla da kitaplarımla alakalı atölyeler.
Sadece kitap yazmadığınızı da bildiğim için sorumu şöyle sormak istiyorum: Yazmak eylemi ne hissettiriyor? Yazmaya karşı sizi hareketlendiren duygu nedir? Yazma süreciniz için ritüelleriniz var mı?
Öncelikle yazmanın çok içten gelen bir şey olduğunu söylemeliyim. Ben ne yazım atölyesi aldım ne de kurslara gittim. İçimde birikmiş olanı yazarak çeşitlendiriyorum. Çocuklar için yazarken doğa en büyük ilham noktam. Şimdi herkes doğa için yazıyor ama ben yazmaya başladığımda çok ufak, hatta belirsiz çığlıklar vardı doğa için. O çığlıklar büyüyünce yani popülerleşince herkes doğa için yazmaya başladı. Doğanın ta içine bakınca orada oluşabilecek tahribatları da en derininden görebiliyorsunuz. Pandeminin de kitabını yazmışım, güneş patlamasıyla evinden çıkamayan insanların dramını da. Hormonlu yiyeceklere dair uyarım da oldu, deniz kirliğine karşı da… Yani yazmak sadece bir yazma eylemi değil, etrafınıza bakış atma, değer verdiğiniz şeylerin başına gelecekler konusunda kafa yorma, çözüm üretme ve sunma eylemi aynı zamanda. Film eleştirisi yazmak da öyle benim için. Derdi olan, söyleyecek söz barındıran filmlerin incelemesini yapmaktan inanılmaz keyif alıyorum. Sadece çekmek için çekilmiş filmlerle yazmak için yazılmış kitaplar aynı derecede zaman kaybı. Yazmak bir yandan da gerçek üstü bir eylem benim için, yani yaşadığımız dünyayı biraz sıkıcı bulduğum için değiştiriyorum, eğip büküyorum. Genelde parklarda, yeşil alanlarda notlar alarak yazma eylemine başlıyorum. Yazarken mutlaka kahve içerim ve müzik dinlerim… 🙂
Çocukların merakla beklediği son kitabınız “Eski Yeni Kitaplar” Epsilon imzasıyla raflara çıktı. Okurları neler bekliyor?
Genelde kalemi doğaya dönük bir yazarım ama arada farklı konularda da yazdığım oluyor. Eski ve yeni Kitaplar da onlardan. Zıtlıklardan ilham almayı seven bir yazarım aynı zamanda. Mışıl Suyu kitabımda temizler ve kirliler, Ayakizi Ülkesi’nde iyiler ve kötüler, Kıvırcıklar Dünyası’nda da kıvırcık ve düz saçlıların karşı karşıya geldiği hikayeler yazdım. Eski ve yeni Kitaplar’da da aslında önyargıları kırmaya çalışarak, kitaplardan mutlaka alınacak bir bilgi, keyif ya da ilgi alanı vardır demek istedim. Bir dede ve torunun kütüphanesindeki kitaplar bilgi kavgasına girişiyorlar. Yeni olanlar en yeni bilgilerin kendilerinde olduğunu savunuyor, eskiler ise her yeni bilginin oluşmasında eskinin etkisi vardır diyor. Tartışmalar hız kesmeden giderken iki kütüphane arasında yaşanan komik ve aynı zamanda düşündürücü bir öykü yazdım. Her çocuğun bir kütüphanesi olması, orada sevdiği kitaplarla dolu bir dünya kurmasının mümkün olduğunu ve aynı zamanda bilginin paylaşılabilir olduğunu çocukların dünyasına yakın bir dilde sundum.
Kitaplarınıza baktığımda çocukların dünyasından beslendiğinizi düşünüyorum. Çocuklarla temas ediyor olmak, kitaplar aracılığıyla onlarla iletişimde olmak nasıl hissettiriyor? Bundan sonra da çocuk kitapları mı yazacaksınız, yetişkin kitapları okuyacak mıyız?
Çocuk kitapları yazmaya başlayınca ilk olarak kendi çocukluğumun kapısını çaldım. O yüzden kitaplarım geçmişin naif bakış açısıyla, günümüz çocuklarının duygusunun harmanını yansıtıyor. Çocukların gözlerindeki ışıltıdan bunu başardığımı düşünüyorum. Kitaplar aracılığıyla çocukların dünyasına sızmak gerçekten de keyifli. Onların genç dünyalarına farklı anlamlar katma çabası bizimkisi. Bu çaba bana çok iyi hissettiriyor, onlarla yan yana gelmek, kitapların dünyasından konuşmak, sizin yarattığınız dünyaları anladıklarını ve sevdiklerini görmek de cabası. Büyükler için de denemelerim oldu, Leylalı Haller ve Kaşif Karınca gibi. Bunu zaman belirler ama çocuklar için yazmaktan şimdilik memnunun.
Sinemayla olan ilişkinizin kitaplarınıza etkisi nedir? Sinema ile kitaplarınız arasında bir bağ kuruyor musunuz? Yazmak ve üretmek konusunda birbirlerini beslemelerine izin veriyor musunuz?
Sinema ve kitaplarım arasında muhakkak bir bağ var. Kitaplarımı görsel bir dünyayı adımlar gibi yazıyorum. Yani gözümde canlanıyor yazdığım dünya. O yüzden animasyon gibi yazdığımı söyleyenler oluyor. Sinema çok geniş ve büyülü bir dünya. Etkilenmemek olanaksız, hele de yazıyla haşır neşir bir insansanız. Ben de kitaplarımla çocukları büyülemeyi, onları farklı dünyaların içinde var etmeyi seviyorum. O yüzden farklı konular, farklı kahramanların olduğu, vicdan, dayanışma ve sevginin üstün kılındığı, doğaya saygılı, ironik, kimi zaman komik dünyalar yaratmayı seviyorum.
Daha önce de Küçük Sinemacılar adında bir kitabınızı çocuklarla buluşturdunuz. Çocuklar için ufukta yeni bir sinema kitabı var mı? Çocukları sinema ve kitapla bir araya getirecek bir çalışmanız var mı?
Daha küçük yaş grubu için düşündüm aslında. Küçük Sinemacılar ortaokul ve liselileri kapsayan çok yoğun bir kitap oldu. Bir sinema sözlüğü gibi. Büyükler de okuyor o yüzden. Onu güzel bir atölyeyle taçlandırarak sunuyorum çocuklara, güzel bir sinema yolculuğu oluyor. Küçük yaş grupları için daha basit, sinemayı anlayacakları bilgiler içeren bir kitap düşünüyorum ama sinemayla ilgili bambaşka bir kitap çıkarmak istiyorum ama henüz onu bulamadım. Sinema gibi büyülü bir konu olması, çocukları o dünyanın içine çekmesini isterim. Bulunca zaten yazacağım. 🙂