Arda Kıymaz
Arda Kıymaz

Arda Kıymaz ile “Sorma Bana” Üzerine Bir Söyleşi

16 Mart 2025

Arda Kıymaz ile müziğe, üretim sürecine ve “Sorma Bana“nın hikayesine dair samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Keyifli bir okuma deneyimi yaşamanızı dileriz

“Doğru olduğuna inandığınız bir şey için çabalamanın verdiği haz bambaşka.”

ARDA KIYMAZ

“Sorma Bana” sizin için özel bir şarkı gibi görünüyor. Bu parçanın ortaya çıkış sürecinde sizi en çok zorlayan ve en çok tatmin eden anlar nelerdi? Diğer çalışmalarınıza kıyasla sizde nasıl bir iz bıraktı?

Beni en çok zorlayan şey sözleri yeniden yazmaya karar verdiğim andı. Ne olur ne olmaz diye önceden yazdığım sözleri silmemiştim tabi ama enstrüman kayıtları nerdeyse bitmişken önceki yazdığım sözlerdeki vurgulara, yükselişlere uygun şekilde sözleri yeniden yazmam gerekiyordu. 2 ay gibi bir sürede tamamladığımı hatırlıyorum, kimine göre kısa kimine göre uzun. Ama doğru olduğuna inandığınız bir şeyi için çabalamanın verdiği haz bambaşka.

Beni en mutlu eden şeylerse Berk Tekelioğlu, Oğuzcan Bilgin ve Berkay Aygör’le beraber aynı parça üzerinde çalışırken ne kadar özenle ve severek çalıştıklarını fark ettiğim anlardı. Aynı amaç uğruna bir araya gelen kişilerle çalışmak gerçekten farklı bir motivasyon kaynağı benim için.

İlk versiyondan son haline gelene kadar “Sorma Bana” nasıl bir değişim sürecinden geçti? Bu süreç sizin için nasıl bir deneyimdi?

Şarkıyı üniversitenin ortalarında yazmaya başladığımı hatırlıyorum. İşin mutfağı (prodüksiyon tarafı) çok daha merak uyandırıcı geldiğinden yalnızca Rock değil, aynı zamanda chill house, oyun & film müzikleri gibi farklı tarzlarda da işler yapmaktan büyük keyif alıyorum. Tabi bunların her biri ayrı ayrı vakit isteyen şeyler. Dolayısıyla beni bir miktar da yavaşlatıyor. Tüm bunlar yetmezmiş gibi yapacağım müziklerin düzenlemesi yani mixini de üstlenmeyi seçtim, o da bana ayrı bir sınav oldu.

Sorma Bana ‘nın demosunu kaydetmeye başladığımda aynı zamanda mix yapmaya da çalışıyordum ama istediğim soundu bir türlü elde edemiyordum. Kafamda çalan şarkıyla kulağımda duyduğum sesler birbirinden farklıydı. Bunun üzerine istediğim sounda erişebilmek için şarkıya türlü türlü enstrümanlar, efektler ekleyip çıkardım. Zorlu bir sürecin sonunda Orçun Ayata ve Barış Ergün’den aldığım feedbacklerle bir şeyleri doğru yapmaya başladığımı anlamıştım. Şarkı ilk halinden çok daha iyi bir yere geldi. Uzun sürdü ama bana çok şey kattı.

Müzikal anlatımınızda dinleyicinin hikâyeyi anlamasından çok, hissetmesini mi ön planda tutuyorsunuz? “Sorma Bana” özelinde düşündüğümüzde, anlatı mı yoksa his mi daha baskın?

Eğer sözleri değiştirmemiş olsaydım, bu şarkı için ‘anlatı’ derdim. İlk versiyonda tamamen bir hikaye üzerinden yola çıkmıştım çünkü. Ancak bu anlatının yeterince etkileşime ve anlaşılırlığa açık olmadığını düşünerek, sözleri hissiyat açısından baskın olacak şekilde değiştirdim. Henüz yayınlamadığım diğer şarkılarıma da bakacak olursam şarkının moduna göre genel anlamda anlatı/his baskınlığı sürekli değişiyor.

Üretim sürecinizde yaratıcı kontrol tamamen sizde mi, yoksa dışarıdan gelen fikirlerden de beslenmeyi tercih ediyor musunuz? Özellikle “Sorma Bana” için çevrenizden gelen yorumlar veya müdahaleler şarkıyı nasıl etkiledi?

Çevremde bu anlamda fikir aldığım birkaç müzisyen ve ses mühendisi arkadaşım var. Onların fikirlerini alıp önerilerini değerlendiriyorum elbette. Hatta bazen bir noktada o kadar tıkanıyorum ki, yolumu açmalarını ben istiyorum. “Sorma Bana” için de aynı şekilde, bazı denemelerle bu noktaya geldik. Hatta ilk etapta şarkıda prodüktör olarak bana destek olan Berkay, yaylı ve üflemeli enstrümanlar eklemiş, adeta senfonik rock’a çevirmişti. İşin garip tarafı çok da güzel olmuştu ama ben parçanın alternative rock olarak kalmasında ısrarcıydım.

Günümüzde birçok şarkının viral olması hedeflenerek üretildiğini görüyoruz. Ancak sizin müziğiniz daha içsel bir süreçten besleniyor gibi. Sizce trend müzik yapmak işin kolayına kaçmak mı?

Trend bir şarkı yapmak bence kesinlikle kolay bir iş değil. Bir şarkı üzerinde çalışırken yaparken temel amacınız geniş kitlelere hitap etmekse trend müzik tarzlarından birini benimsemeniz bunun için iyi bir yol olabilir. Kendinizi bu şekilde ifade edebileceğinizden eminseniz nasıl bir parça yapacağınızı kafanızda oturtmak oldukça kolay olacaktır. Diğer yandan, içsel bir süreçten beslenerek müzik yapmak da yine kişisel bir yaklaşım. O anki duygularınızı en iyi nasıl ifade edebileceğinizi düşünüyorsanız ona göre hareket etmelisiniz. Sonuçta hem trend müzikler hem de içsel süreçlerden beslenen müzikler farklı amaçlara hizmet ediyor. Spotify’a ayda yaklaşık 60.000 şarkı eklendiğini düşünürsek, sizin için hangilerinin daha anlamlı olduğunu keşfetmek bence müziği daha da büyülü kılıyor.

Şarkılarınızda hikâye anlatıcılığına önem verdiğiniz hissediliyor. Buna katılıyor musunuz? Dinleyicinin sadece bir melodiyi değil, aynı zamanda bir anlatıyı da deneyimlemesi sizin için ne ifade ediyor?

Bir olayı olduğu gibi anlatmamak edebiyatta genelde hüner olarak kabul edilir. Müzikte de dinleyiciyi şarkıda geçen hikayeyle bütünleştirebilen müzisyen bence alkışı fazlasıyla hak eder. Şarkıda derin bir anlatıyı karşı tarafa geçirmek, hikayeyi içselleştirmeden çok da mümkün değildir. Ancak hissiyata dayalı, özellikle altyapının baskın olduğu ve çoğunlukla kısa ve akılda kalıcı dizelerden oluşan müziklerde böyle bir duruma ihtiyaç olduğunu düşünmüyorum.

Şarkılarınızda genellikle bireysel iç hesaplaşmalara ve ruh hâllerine odaklanıyorsunuz. “Sorma Bana” özelinde düşündüğünüzde, şarkılarınızı yazarken kendi iç dünyanızda bir değişim, bir yüzleşme ya da hesaplaşma yaşıyor musunuz?

“Palavra” ve “Sorma Bana” parçalarında genel tema bu şekilde olsa da bazen çevremde gördüğüm-duyduğum-okuduğum durumların empatisini de yaparken buluyorum kendimi. Bu esnada kafamdaki olayı ister istemez kendimle bağdaştırdığım noktalar da oluyor. Dolayısıyla bazen hiç alakam olmayan hislerle yüzleşmem dahi gerekebiliyor.

Müziğinizi bir film sahnesiyle eşleştirmeniz gerekse, “Sorma Bana” için bu sahne hangi filmin hangi sahnesi olurdu?

V For Vendetta – Final Sahnesi

Hasan Nazif Yılmaz

1984 Lovech doğumlu. Fotoğraf çeker, sanatsever.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

Güler Güçlü Bir Uzay Parçası, Beton, 120x20x60 cm, 2023
Önceki

Chi Art Gallery’den Yeni Sergi: Ayna Ayna

Kaçırmayın!

James Wood

James Wood’dan Edebiyat ve İnanç Üzerine Ufuk Açan Denemeler

Amerika’nın en saygın edebiyat eleştirmenlerinden James Wood, denemelerinin ilk kez
ÇIĞ

Tuncer Cücenoğlu’nun Başyapıtı “Çığ” Bir Kez Daha Rusya’da!

2015 yılından bu yana Rusya’da 50’nin üzerinde tiyatro tarafından sahnelenen