Çocukluk Bahçesi, Rast Gallery
Çocukluk Bahçesi, Rast Gallery

Çocukluk Bahçesi’nde Hem Masalsı Hem Gerçekçi bir Gezinti

2 Aralık 2024

Küratörlüğünü Derya Yücel’in gerçekleştirdiği Çocukluk Bahçesi adlı sergiyi 15 Aralık’a kadar Pera’daki Rast Gallery’de görebilirsiniz. Doğu Özgün, Ekin Keser, Gözde Can Köroğlu, Kemal Özen, Seda Oturmak ve Sidar Baki’nin işlerinin yer aldığı serginin tanıtım metnini paylaştıktan sonra sevdiğim işlerden bazılarını da eklemek istiyorum.


“Belki de insanın gerçek yaşamına en çok yaklaşan anlar çocukluğudur”

Sanattaki çocuk imgesinin değişimi, toplumdaki çocukluk kavramının algılanış şeklinin değişimi ile paralellik gösterir. Modern toplum yapısındaki çocuk imgesini yaratan temel faktörler çocuğun tanımlı ve sınırlı varlığına dayanırken, postmodern toplumlarda ise çocuğun tanımsız ve tekinsiz varlığına dayanır. Modern toplumun, bilindik masum ve hakimiyete açık figürü, özerkleşerek alışılanın dışına çıkar. Böylelikle çocuğun bir imge olarak sanattaki yeri de değişir. Çocuk hem kendine özgü bir birey olarak yetişkinlerin dünyasında yer alır; hem de kendi tarzını yarattığı ayrı bir dünyaya sahip olur. Breton, çocukluğu, rüya ve gerçeklik arasındaki sınırı silikleştiren bir alan olarak tanımlarken, çocukluk ve hayal gücü ilişkisini tanımlar. Hayalperest insanın yazgısından duyduğu hoşnutsuzluk arttıkça yapabileceği en iyi şeyin çocukluğuna dönmek olduğunu söyler: “Bilinen tüm kısıtlamaların yokluğunda, aynı anda sürdürülmüş birkaç yaşamın perspektifini edinir orada. Bu yanılsama kök salar içinde; artık her şeyi anlık olarak, olabilecek en basit haliyle görmekten başka bir şey istemez”.

Çocuk imgesi; gelecektir, insanoğlunun masumiyetidir ve insan hayatının yalnızca kendi varlığına bağlı kutsallığıdır. Dolayısıyla çocuk imgesi, aslında sanatçının hayatı sorgulayış sahasıdır. Bu yaklaşım, çocukluk aracılığıyla gerçekliğin tek bir düzlemde algılanabileceği fikrini de sorunsallaştırır. Çocuk, yeniden doğmanın ve yenilenmenin diğer taraftan intikam ve yıkımın sembolü olarak kullanılır, insanın benliğini, yaşamını, masumiyetini, iç dünyasını, umutlarını, geçmişini, geleceğini, korku, travma ve kaygılarının yansıması olarak görselleşen çocukluk, yalnızca alışageldiğimiz, bildiğimiz, yetişkin hükmü altındaki bir çocukluk değildir.

Çocukluk imgeleri, hem bir ruh hâlinin yansımalarını temsil eder hem de gerçeklik algısının belli bir esnekliğe sahip olduğu düşüncesini ortaya çıkarır. Bahçe, ebeveyne göre koruyucu bir kale çocuk için hayal gücünün sınırlarını deneyimlediği özgürlük alanı olabilir, bir mekân olarak çocuğun içinde kök salmış bahçeyi ve bir yaşam kesiti olarak çocukluğu odağına alan sergi, masal, bilmece, oyun, ironi içeren büyülü bir dünyanın hayaline odaklanır.


Kemal Özen’in kelebekli resimlerine ve hikayelerine bayıldığımı söylemeliyim. Işığın parlaklığına kendini kaptırmış bir çocuğu gördüğümüz ‘Tuzağa Yakalanmak’ adlı resminde sanatçı, kelebeklerin yapay ışıklar nedeniyle yollarını kaybetmeleri ve kendilerini tuzağa kaptırma durumlarını bir metafor olarak kullanmış. Ayrıca sanatçının çocukluğunda çok hasta olduğu bir dönemde gördüğü bir rüyayı yeniden yorumlaması ile ortaya çıkan ‘İyileşme’ ise kelebeklerin çoğalma yöntemlerinden anne ve yavrusu arasındaki şefkat, koruma, fedakârlık gibi ilişkilere yoğunlaşıyor.

Doğu Özgün’ün ‘Korkak Ev’ isimli resmi, toplumsal cinsiyet normları çerçevesinde üreme ve çocuk yetiştirme fikrine dayanıyor. Sanatçı, ardışık sayıların takip edildiğinde kusursuz bir resim çıkan çocuk boyama kitaplarındaki öğretici resim tekniğini tersyüz ederek kusurlu bir ev ortaya çıkarır. Evin içinden çıkan teleskop, çocuğun denetleneceği, zorlanacağı ve mükemmel hale getirileceği bir zorbalık olarak okunur. ‘Rahat Hazır Ol!’ isimli başka bir yerleştirme işinde ise çocukluğun yetişkinler tarafından araç sallaştırılmasından bahsediyor sanatçı.

Atıl mekanlar içinde izlenen çocuk imgelerine yer verdiği çalışmalarını çok sevdiğim Sidar Baki’nin iki ‘İsimsiz’ çalışması yer alıyor bu sergide. Terk edilmiş ya da çoğunlukla yıkılmaya yüz tutmuş tekinsiz mekanlarda izlenen bu çocuklar, masumiyetin sembolleri olarak ortaya çıkıyorlar. Savaşlar, yıkımlar, krizlerin ortasında kalan bu masumiyet figürleri her an bir oyuna dalmış olarak resimlerde yer bulur. Yetişkinlerin görülmediği dünyalara bizi götüren bu çocukluk temsilleri, direnen ve umudu koruyan bir çocuk olma halidir.

Bunların dışında Ekin Keser’in kimliği belirsiz akraba fotoğraflarını annesinin kevgir koleksiyonundan parçalarla birleştirerek yaptığı ‘Elenmeyenler’ adlı yerleştirmesini ve Narin Güran gibi hayattan koparılan ya da istismar edilen çocukların anısına adadığı ‘Narin Varoluşlar’ serisini de çok sevdim. Gözde Can Köroğlu’nun oyunsu heykellerinde insanın varoluşsal karmaşıklığı, bilinçdışının kaotik yapısı, bireyin hem kendisiyle hem de çevresiyle kurduğu ilişki halleri ve özgürleşme çabası somutlaşıyor. Seda Oturmak’ın oyun parkı üzerinden yetişkinlerin dünyasına ve mızıkçılık barındıran heves kaçırıcı hallerine işaret ettiği işleri çok güzeldi. Ayrıca ‘Silahlı Otoportre’ ve ‘Cici Kız’ serileriyle toplumsal cinsiyet kodlarına ve yargılarına değindiği çalışmalarını da sevdim.

Yani kısacası bu ufacık tefecik ama içi dopdolu galeriyi ve Çocukluk Bahçesi sergisini 15 Aralık’a kadar ziyaret etmeyi unutmayın.

Şimdiden iyi gezmeler.   

İmge Tan

İmge Tan, ODTÜ İşletme mezunu olmasına rağmen ağırlıklı olarak yayıncılık sektöründe serbest çalışmıştır. Çeşitli yayınevlerine bağlı olarak çevirisini yaptığı yaklaşık 30 kitap bulunmaktadır. Yıllarca kültür-sanat etkinlikleri, kitaplar ve seyahatler ile ilgili yazılarını paylaştığı kendi bireysel blogu ve çeşitli sosyal medya platformları olmuştur. Son yıllarda ise bu tür paylaşımlarını sosyal medyada kendi hesabında paylaşmaktadır.

Bir yanıt yazın

Your email address will not be published.

CRR Arşivi Tasnif ve Dijitalleştirilmesi
Önceki

Cemal Reşit Rey’in Eserleri Geleceğe Taşınıyor!

Ömer Sarıgedik
Sonraki

Ömer Sarıgedik’in Ses Enstalasyonu Salt Beyoğlu’nda

Kaçırmayın!

Peter Zimmermann, Way Out

Peter Zimmermann Altıncı Kişisel Sergisiyle Dirimart Dolapdere’de

Dirimart, Peter Zimmermann’ın galerideki altıncı kişisel sergisi Contact’a ev sahipliği
Merve Çanakçı, Kalbi Kırık, 2023, Keten üzerine yağlıboya ve tülbent, şase ve dikiş, 72 x 44cm

Merve Çanakçı “Buluta Yüklenmiş Megabaytlar” Sergisi

.artSümer, 16 Aralık 2023 – 27 Ocak 2024 tarihleri arasında